DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin haftalık basın toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın doktorların yurt dışına gitmesine ilişkin, “Bu devlet sizi okuttu, yetiştirdi, maliyeti yüksek olan da sağlıktır. Ama şimdi az para veriyormuşuz. En az alan 8-9 bin en yüksek alan 25 bin. Özel sektör daha çok para verdikleri için kaçıp gidiyorlarmış. Açık konuşuyorum; varsın gidiyorlarsa gitsinler, bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı istihdam ederiz" sözlerine tepki gösterdi.

Babacan, ''Siz bütün bu olup bitenlerden asıl sorumlunun kendiniz olduğunu görmüyor musunuz? Düşün şu doktorların yakasından. Sağlıkta şiddet sorunu varsa en önemli sebeplerinden biri Erdoğan'ın doktorluk mesleğini küçümseyen tutumudur. Gidecek olanlar hekimler değil gidecek olan kendisi. Hekimlerimizin verdikleri bu mücadelenin yanındayız. Bu insanlar gece gündüz demeden pandemi demeden fedakarlık yaptılar. Bu hakkı teslim etmek lazıma artık'' dedi. 

Babacan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Bahçeli, Meclis’teki grup toplantısına giderken ‘Bu Pazar seçim olsa #DevaHazır’ afişimizi okumuş. ‘Pazar seçim yok’ demiş. ‘Önümüzdeki Pazar günü seçim yapılacak’ demek ki biz orada. Belli ki anlamamış Kendisinin siyasetle tek ilgisi seçim günleri...

Devlet Bahçeli, her ortağı olduğu iktidarı krize sokuyor. 25 yılda tek bir hayırlı iş yaptığı yok. Sayın Bahçeli’ye seslenmek istiyorum: Çıkın Türkiye’nin hangi sorununun nasıl çözülmesi gerektiğini, nasıl bir Türkiye görmek istiyorsunuz bir anlatın. Ama hamaset, küfür, hakaret, aşağılama, boş laf kullanmadan.

Çiftçimizin kredi borçlarının faizsiz 2 yıl ertelenmesinden, gübre fiyatlarının yarısını devletin üstlenmesine; çiftçiye özel düşük elektrik tarifesi uygulamasından, yüzde 50’ye varan yem desteklerine kadar bir dizi projemizi takvimlendirdik.

Her alanda titiz çalışıyoruz. Biliyoruz ki DEVA Partisi hazırlanmazsa seçimi kazanırız ama Türkiye'yi kazanamayız. Önce seçimi arkasından Türkiye'yi kazanacağız. Ülkemizde demokrasinin, siyasetin tarihi DEVA Partisinin kuruluşundan itibaren değişmiştir. Bizim davamız adalet davasıdır. Ankara'da emeğiyle geçinmeye çalışan esnaf elektrik faturasının altında eziliyorsa orada adalet sorunu vardır.

Sosyal yardım ve destekleri güçlendireceğimizi duyurduk. İhtiyacı olan hanelere asgari gelir desteği uygulamamızla, yoksullukla mücadelede gösterdiğimiz kararlı duruşu ete kemiğe büründürdük.

İstanbul'da kadın ölüm korkusu yaşıyorsa o ülkede adalet sorunu vardır. Türkiye, Beştepe Harikalar diyarından bakıldığı gibi tozpembe değildir.

Erdoğan, partisinin grup toplantısında evlere şenlik bir konuşma yapmış. ‘Kur korumalı mevduat hesaplarında 550 milyar liraya ulaştık’ diyor. Ülkeyi batırma projesini büyütmüş. Yüzde 6 kur artışı sebebiyle mevduat sahiplerine ödenecek para 33, ülkenin tarımına verilecek destek 29 milyar. Hesap ortada.

Mevduat sahibinin kur korumasına ihtiyacı var da çiftçimizin mağduriyetinin giderilmesine ihtiyacı yok mu? Niye mevduat sahibini koruyorsunuz da çiftçimizi korumuyorsunuz? O mevduat sahipleri seslerini Beştepe'ye duyuruyor ama esnafımız, çiftçimiz, minibüs şoförümüz duyuramıyor.

Ekonomimiz yüzde 11 büyüdü diyor ama gruptan alkış yok. Milletvekilleri bakıyor büyüdük de bizim haberimiz mi yok diye. Kendi açıkladıklarına kendileri inanmıyorlar. Refahı artan kaç kişi var ülkede?

28 Şubat ittifakı' diye bir şey uydurdu. Sağına Bahçeli'yi soluna Perinçek'i alan sensin. 28 Şubatçı'yı sağında solunda taşıyan sensin. 28 Şubat'ın karanlığından gelen isimleri yanında barındıran sensin. İttifağın rotasını biz çiziyoruz diyenler yanındakiler. Koalisyona laf eden kendisi ittifakla ülkeyi yöneten kendisi.

Sayın Erdoğan ‘Büyük projelere son verecekler’ demiş. Hiç merak etmeyin. Biz Türkiye’nin layık olduğu en büyük altyapı projelerini yaparız. Üstelik sizden de çok daha ucuza mâl ederiz.

Çıkmış hala stokçularla kavga ediyor. Her gün enflasyonun suçlusunu arıyor. Sayın Erdoğan; farkında olmayabilirsiniz ama vatandaş bu kadar pahalamış ürünleri almaya meraklı değil. İnsanlar, daha fazla zam geleceğinden korktukları için kuyruklar oluşturuyorlar. Vatandaş sizin fiyatları indiremeyeceğinizi çok iyi biliyor. Size güvenmiyor.

Sene olmuş 2022. Ülkenin Cumhurbaşkanı’na, insanların hayat pahalılığı karşısında ezilmeden yaşaması, işinden zevk alarak çalışması, çoluğuyla çocuğuyla vakit geçirecek zamanın da olması gerektiğini anlatıyoruz.

Siz bütün bu olup bitenlerden asıl sorumlunun kendiniz olduğunu görmüyor musunuz? Diğer alanlarda olduğu gibi sağlıkta da kötü yönettiğinizin farkında değil misiniz? Düşün şu doktorların yakasından. Sağlıkta şiddet sorunu varsa en önemli sebeplerinden biri Erdoğan'ın doktorluk mesleğini küçümseyen tutumudur. Doktorların maddi sıkıntı yaşamaması lazım. Gidecek olanlar hekimler değil gidecek olan kendisi. Hekimlerimizin verdikleri bu mücadelenin yanındayız. Bu insanlar gece gündüz demeden pandemi demeden fedakarlık yaptılar. Bu hakkı teslim etmek lazıma artık."

TTB ne demişti?

Babacan'ın "Gidecek olanlar hekimler değil gidecek olan kendisi" ifadesi TTB Genel sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut'un yaptığı açıklamayı hatırlatı.

TTB Genel Sekreteri Bulut şunları söylemişti:

Kenan Evren de, kasaba siyaseti yapanlar da buna benzer cümleler kurdu. Hatta bir adım öteye gidip, ‘ağaca bağlayın gitmesinler’ diyenleri dahi gördük" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın doktorları devletin yetiştirdiğine dair söylemlerine de değinen Bulut, "Bu gençler yüzde 1’lik dilimlerde olan insanlar. Zeka seviyeleri yüksek çocuklar. Bu çocukları aileleri yetiştiriyor. Eğitim masraflarını da aileleri karşılıyor. Cumhurbaşkanı kendisi servet yapmayı biliyor. Milyarlarca doların üzerinde oturuyor, doktorları paragözlükle suçluyor. Yeni başlayan bir hekim 5 bin 500 TL maaş alıyor. Eskiden öğrenciler aynı evde kalırdı. Şimdi ise 3 asistan aynı evde kalıyor. Emekli hekimlerden bahsetmiyorum bile. Bu açıklama bizleri yaralıyor. Ancak 2023 seçimlerinde onlar gidecek biz kalacağız