27. Dönem Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu, Özgür İfade programında Cansu Canan Özgen ve Gürkan Hacır'ın sorularını yanıtladı.

Yavuz Ağıralioğlu'nun açıklamalarından satır başları:

İYİ Parti bu mevzuda zaten kaybedileceğine dair bir siyasi kurgusu vardı ve zaman zamanda dillendiriyordu. Bu kadar derdi, problemi olan memlekette siyaset, memlekete umut olabilme kürsüsüdür. Bunlar dururken başımıza ne geldiğini konuşmayı ben hürmetsizlik sayarım. Olanı, olması muhtemeli ben seçimden önce konuştum.

Ben seçime ilişkin endişelerimi paylaştım. Siyasetçiler haklı çıkmayı severler, bu kadar derdin olduğu şartlarda 'ben demiştim' demek beni mutlu etmiyor. Keşke ben mahçup olsaydım. 

Kaybetme endişesini her dillendirdiğimizde biz hakarete maruz kaldık. Hedef oklarının haline geldik. Münasebetsiz tartışmaların konusu haline geldik. CHP'deki arkadaşlar, onlar bizi ve iddiamızın gücünü değil, bizim AK Parti ve MHP'ye zarar verebilme kapasitemizi sevdiler. Söylediklerimizin kendi istediklerine benzer olanları sevdiler, kendilerinin işine gelmeyenleri her şeyi hakaretle, ithamla bize iade ettiler. 

İYİ Parti seçmeni, ittifakın içinde olsa bile AK Parti ve MHP seçmenine CHP'den çok daha yakındır. 

Sonuç diye gördüğünüz şeyin benim itirazlarıma konu olan, görüntüde ‘Parlamenter sisteme dönmeyi arzu ediyoruz’ iddialarının arkasında partisini cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine göre yöneten bir irade var.

Aslında Kemal Bey partisini cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine göre yönetiyor, süreci cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine göre yönetiyor. Tek adam evet. Demokrasi kılıklı tek adam. Masayı kendi heveslerinize göre organizasyon olarak kurmanız böyle, masada İYİ Parti'nin emeklerini pusulaması öyle... 5 yıllık emeklerimize Kemal Bey pusu kurdu. 

Türkiye'de farklılıklarınızla memleket yöneteceğiz diyorsanız İYİ Parti'nin farklılığına niye dayanmadınız. Eleştirileri, farklılıkları seviyoruz diyorsanız İYİ Parti'nin eleştirilerine niye saldırdınız? 'Kaybeder miyiz?' diye endişesi olan İYİ Parti kurmaylarına troller vasıtasıyla niye sövdürdünüz?

Niçin İYİ Parti'nin kaybetme endişesine 3 gün boyunca 30 yıllık küfür ettirdiniz? Muhalefet hoşgörü görüntüsü altında taahmülsüzlük, demokrasi görüntüsü altında tek adamlık, istişare görüntüsü altında dayatma ile karşı karşıya kaldı. 

-Kemal Bey bir önceki protokolde altı genel başkanın tam mutabakatı ile aday seçilebilir, aksi halde seçilemez. Birisi itiraz ederse genel başkan aday seçilemiyor.

Meral Hanım defalarca kamuoyunda veto etti. Meral Hanım 'sizin adaylığınızda kaybedeceğimizi düşünüyoruz, sizin adaylığınıza karşı değiliz' dedi. Anketlerde Kemal Bey'in adaylığında İYİ Parti seçmeninin sandığa taşınamıyordu. Propaganda gücü kaybediliyordu. Altı kişi mutabakatla bu kararı alıyorsa biz itiraz ettiğimizde,  bu mutabakat olmadığına göre başka bir şey istişare edilecek.

Özel'den Kılıçdaroğlu'nun 'sarayla müzakere' eleştirisine cevap Özel'den Kılıçdaroğlu'nun 'sarayla müzakere' eleştirisine cevap

Orada kriz çıktı, dayatma o. 'Kazanması muhtemelen adayların ismi geçiyordu, anket yaptıralım, siz çıkarsanız başımızın üstüne, çıkmazsanız seçimi riske etmeyelim' dedik. Böyle bir itiraza 'siz bilirsiniz, siz imzalamazsanız da olur' demek 'biz bu masayı adaylığımız teyidi gibi bir organizasyonun aparatı haline getirdik' demektir. Bu kriz 'siz ne isterseniz yapabilirsiniz' demekten çıkmıştır kriz. İYİ Parti kalktı, güven kaybetti, oturdu oy kaybetti. İYİ Parti gören oldu, ama engelleyemen olduğu için İYİ Parti zarar etti. 

Meral Akşener’in zehir içtim lafı ‘Ben seçmenin kaybetme umuduna saygımdan böyle bir şey yaptım’ bu duyguyu vermeye çalışıyor hassasiyeti budur. ‘Ben seçmene sırtımı dönmedim başıma geleceği bile bile zehir içtim’ diyor. Bu Meral Hanımın başımıza gelen felakette benim sorumluluğum yoktu ben size 'hürmetimden bunu yaptım' demek istiyor. İYİ Parti'nin rolü masanın panzehri olmaktı. Seçimi zehirleyecek bir tehlike varsa İYİ Parti'nin görevi engellemekti. 

11 defa seçimi kaybetmiş adamın bu defa 'kazanacağız' heveslerinin önünü kesmeye çalışıyordum. 

Muhalefet o kadar ağır yara aldı ki memlekette muhalefetin ne dediğini umursayan bir Allah'ın kulu kalmadı. Muhalefetin çok ağır bir türbülansta olduğunu düşünüyorum. Seçmene yarış atı gibi davranmamak lazımdı. Ben seçmenin yarış atı gibi varış çizgisine koşturulmasını doğru bulmadım. Kazanmak için her şeyi mübah görme ilkesizliğe yol açıyor.

Hacır'ın "İYİ Parti’den, Cumhur İttifakı’ndan bir teklif var mı?" sorusuna Ağıralioğlu "Resmi hiçbir teklif almadım." yanıtını verdi. Hacır'ın "Dolaylı var mı?" sözleri üzerine Ağıralioğlu "Temenni düzeyinde bu konuşuluyor. İYİ Parti’den de Cumhur İttifakı’ndan da temenniler var. Zaman zaman herkes sizi bir yere konumlandırıyor. Ben mizacen belediye başkanlığı yapacak bir insan değilim." ifadelerine yer verdi.

PARTİ KURACAK MI?

Yerel seçimin 1999 seçimi gibi olacağını düşünüyorum. 2028 seçiminin 2002 gibi olacağını düşünüyorum. 2002'de iktidar ve muhalefete beraber kızgınlık vardı. Şimdi de aynı eşiklerin oluşmaya başladığını düşünüyorum. Siyasette bir nesil değişikliği olacağını düşünüyorum. Bu seçim eski siyasi dilin son kavgası.

 Ben bu seçimden sonraki süreçte memleketin geleceği adına doğru bir siyasi merkezin, iyi bir siyasi programın, memleket yükü çekecek bir siyasi kadronun milletin kalbine çok rahatlıkla yürüyebileceğine inanıyorum. Bununla ilgili siyasi bir merkez inşa edeceğiz. Siyasi parti kuracağım dersem, ‘Siyasi parti istişaresinde memleket için alın teri dökelim mi, biz bu memleketin geleceğini inşa edelim mi?’ diyecek insanlara saygısızlık ederiz. Ben bir partinin kurulması gerektiğine inanıyorum.

Arkadaşlarıma ‘Memleket bu, dindar ve milliyetçi bir 21 yıllık iktidarın karnesi bu, bu zayıf karneye rağmen muhalefetin hali bu, bu şartlarda iktidar ve muhalefetin milletin umudu karşısındaki pozisyonu bu, bizim ülkemizin potansiyeli bu, yapabilme kabiliyetleri bunlar, biz bu potansiyeli, kabiliyeti olan bir ülkede bu problemlere siyaset yoluyla sıkışmış bir memleketin nefesi olalım mı? diyeceğim.

Geçmişte yaşadıklarımızdan ders çıkararak, mezhep, din, kimlik tartışmaları dışında aidiyeti, mensubiyeti önemseyen değil, liyakatı önemseyen bir merkez inşa etmeliyiz. 2028'de bir gelecek tasavvuru için istişareler başladı.