Ramazan Ayı  aynı zamanda  nimetlere  şükretmek  ayıdır. Paylaşmayı, bölüşmeyi, yardımlaşmayı teşvik eden bir aydır. Sosyal  dayanışma, bu ayda zirvede  olmalıdır. İnsanlar kendilerine verilen nimetlere bu manada da  şükretmiş olurlar. Evet nimetlere şükür. Nimetleri bize  sunana  şükür. Hamt gerekir. İşte  sosyal anlamda insanlara her manada yardımcı olmak bu nimetleri bize veren Yüce Rabbime  şükür etmek  manasına da gelir. Çünkü biz öyle yapmak zorundayız. Zekat emri onun için vardır. Sadaka, infak onun için vardır... İnsanlara  yardım ALLAHIN emridir...

Son günlerde Dünya toplumunun çekmiş olduğu açlık sıkıntısını görünce sanki önlerindeki nimetin hiçbir zaman bitmeyecekmiş gibi düşünenlerin kendilerinin de bir gün açlıkla karşı karşıya kalacaklarını hiç düşünmemektedirler . Böyle bir gündem olunca Türkiye İsraf önleme çalışmalarını yürüten kurumun başındaki başkanın söylediği Ülkemiz açısından gerçekten çok düşündürücüdür. Yiyecek açısından çöpe attığımız yiyeceklerin bedeli Türkiye bütçesinin onda biridir. Çok korkunç bir rakam. Ayrıca tüm alanlar yani resmi kurumların israfı, enerji israfı, gereksiz harcamalar v.s. Bunların ise bedeli tamı tamamına Ülke bütçesinin dörtte birini oluşturmaktadır. Gerçekten çok korkunç bir rakam. Kısacası, biz kendi kendimizi fakirleştiriyoruz. Bir de bu açıkların kapatılması için iç veya dış borçlanma ile aldığımız paraların faizini de düşünürseniz, gerçekten yürekler acısıdır. ENERJİ açısından dışa bağımlılığımıza karşılık enerji tüketimindeki israfımız ne kadar fazladır bilinmez.

Oysa  DünyAda  insanlar  açlıktan  ölmektedir.

AFRİKA   açlığın an fazla yaşandığı yerdir. Filistin'de açlığa  mahkum edilen insanlar, açlık silahı ile vurulmak istenmektedir. Bütün bu kargaşada en büyük zararı çocuklar  görmektedir. Demek ki  neymiş, açlık bir  silah olarak kullanılabilirmiş...

ÇOCUK ÖLÜMLERİ önü alınamaz bir gerçektir.  Keşke   Dünya insanı  her tarafta ölen çocuklar için, aynı duyguları hissetse idi. Dünya zaten kimi çocuk ölümlerini hep görmezden geldi. İsterdik ki, insanımız şehit olan tüm çocuklar ve özellikle Müslüman ezilen çocuklar içinde hassasiyet duysa üzülse idi. Filistin'den doğu Türkistan'a kadar binlerce çocuk vahşice katledildi... Çünkü hepsi sonuçta çocuk. Başka bir şey söylemeye gerek var mı? İşte çocuk gerçeği, keşke Dünya gerçekten çocukların öldürülmediği yaşatılmaya çalışıldığı bir dünya olsa idi. Ne güzel olurdu.  Anne karnında doğmadan ölen çocukları da unutmamak gerek can, candır... Allah'ım hepsinin mekanı Cennet olsun...

Dünyada  kaçırılan, kobay olarak kullanılan, organ mafyasına köle edilen, her türlü yanlış işlerde  kullanılan çocuklar...

Ortada bu gerçekler  var iken, nimete  nankörlük etmek! Nasıl bir  duygudur?

Nerede olursak olalım önümüze yiyeceğimiz kadar ekmek almalıyız. Mümkünse ekmekleri dilimleyerek kullanmalıyız. Yiyemediğimiz yemek ve ekmek artıklarını mümkünse lokantalarda bile olsanız paket yaptırıp evinize götürünüz. O, SİZİN için bir öğün daha yararlanmanızı sağlayacaktır. Yüce DİNİMİZDE israf bu kadar yasaklanırken, bu konuda Müslümanların hassasiyet göstermemeleri yürekler acısıdır. Çünkü vebali o kadar büyüktür. Evlerimizde ya da lokantalarda yediğimiz yemeklerden artanları neden tekrar yararlanmak adına koruma altına almayız. Yahut yiyeceğimiz kadar yemeği neden önümüze getirmeyiz? Eğer doymazsak tekrar takviye alma imkanımız varken, önümüze yesek de, yemesek de fazlaca ekmek ve yemek servisi yaptırırız.

Fırıncılar derneği başkanının yaptığı açıklamalara göre ise; Çöpe atılan sofraya geldikten sonra artık olarak atılan ekmek bedelini milyarla ifade etmektedir. Bir de buna fırında pişirilip henüz tüketilmeden mamul halde iptal edilen ekmekler dahil değildir. Bu açıklama bizleri bir hayli düşündürmelidir. Öncelikle yeme, içme alanındaki israftan başlayarak tasarruf yapma alışkanlıklarımızı geliştirelim. Yaptığımız her israfın cebimizden boş yere giden bir para olduğunu unutmayalım. Yeme , içme alanındaki sağlayacağımız sahip çıkma alışkanlığımızı geliştirmeliyiz. Herkese bu konuda dikkatli olmaya davet edelim. Her sene gereksiz yere Devletin cebinden boş yere giden paralara dur diyelim. Daha sonra tüm alanlarda yapılan tasarruflar sayesinde Devletimizin kazanacağı rakamlar çok önemlidir. Her sene yapılan israf karşılığında bütün donanımları yapılmış binlerce okul demektir. Ya da Tam teşekküllü yüzlerce hastane demektir. Varın israfın ulaştığı boyutları sizde düşünün.

Enerjide dışarıya muhtaç olduğumuz herkes tarafından biliniyor. Hava şartlarının ağır geçmesi ihtimalinden dolayı sıkıntı hat safhaya gelebilir. Çünkü geçen sene kış şartları çok ağır geçti ve faturası da ağır oldu. Garip olanı Ticaret Bakanının açıkladığına göre ithalatta en fazla parayı cep telefonlarına ödemişiz. Hadi siz varın hesaplayın. Kaşık, kaşık toplayıp kepçe ile harcamak buna denir. Bütçenin kaçta kaçının israftan kaynaklandığını düşünmek bile istemiyorum. TELEFONA esir olup onunla zaman geçiren Ülke olarak Dünyada kaçıncıyız? merak ediyorum.

Her alanda yaptığımız israfı burada sayfalarla anlatsak bitiremeyiz amma, en önemlisi yiyecek ve içecek, enerji israfı, şu anda her ikisi de cebimizi fena halde yakıyor. Dolayısıyla fazladan tükettiğimiz akaryakıt ürünleri sonradan tüm piyasada bize zam olarak dönmektedir. Size ne harcadığım para benim değil mi? Mantığının sonucudur.

O halde hayatın her alanında sadece yeme içmede değil, her alanda  israfa  dur  diyelim...

Şu mübarek  günlerde  soframıza paylaşmak adına, birlerine de yer ayıralım. Çünkü  bu konuda  ilahi  mesaj  var...

...