Belagat nedir?

Eskiler, belagati "sözün fasih olmakla beraber mukteza-yı hâl ve makama mutabık olmasıdır" şeklinde tanımlarlar. Bunun anlamı; söylenen sözün kusursuz olmakla birlikte duruma ve yere uygun düşmesi gerekir, demektir. Başka bir deyişle, sözün "yerinde, yeterince ve zamanında" ifade edilmesidir. Belagat, sözün güzel, etkileyici bir biçimde ve yerinde söylenmesini konu edinen bilim dalıdır. Belagati, güzel yazma yollarını öğreten, yazma uğraşında güzelliğin ve ustalığın ilkelerini gösteren bir disiplin olarak tanımlayanlar da vardır. Belagat, "meram, en güzel, en etkileyici bir biçimde nasıl ifade edilir" sorusuna cevap arar. Eskiden "edebiyat" anlamında da kullanılan belagat, bugün, edebiyatın bir şubesi konumundadır.

Belagatın Batıdaki "retorik" kavramının karşılığı olduğu görüşü sakat bir görüştür. Benzer şeyleri ifade etmek için kullanılan bu iki kavram tam manasıyla birbirlerini karşılamazlar. 

Belagattin üç kısmı vardır: Meani, beyan, bedî'.

Meani ne demektir?

Sözün, hâlin gereklerine uyup uymadığı durumlardan bahseder. Kelime ve sözdizimi ile anlatım arasındaki ilişkiler üzerinde durur.

Beyan ne demektir? 

Mecaz, istiare, teşbih ve kinaye gibi anlam sanatlarını inceler. Düzgün, tesirli söz söylemenin, anlatmanın gereklerinden; düşünceleri değişik yollarla ifade etmenin metot ve kurallarından bahseder. (Beyan tabirinin "anlatım", "bir anlatım aracı" anlamında kullanıldığı da olur.)

Bedi ne demektir?

Kelime ve anlam sanatlarını inceleyerek sözün dış güzelliğini konu edinir. Sözü güzelleştirme ilmi de denebilir. (Kelimenin bu anlamını göz önünde bulundurarak olsa gerek, Edebiyat-ı Cedide sanatkârları bedi' teri mini 'estetik' kelimesiyle karşılamışlardır.) Başka bir ifadeyle, bedi' söz ve mana sanatlarını içine alan, onları inceleyen bir disiplindir.

Muallim Naci'nin belagatın söz üzerindeki tesirini izahı

Belagatin bu üç kısmının sözü güzelleştirmekteki işlevini, Muallim Naci şöyle anlatır: "Kelamda iki türlü güzellik aranır. Biri hüsn-i zati kendiliğinden güzellikler diğeri hüsn-i arazidir [sonradan oluşturulan güzelliktir. Hüsn-i zati; meanî ve beyan ile, hüsn-i arazi; bedi' ile cilvegår olur. Söz bir güzel kıza teşbih olunsa meanî ile beyan endamının düzgünlüğüne, hareketlerinin inceliğine; bedi' ise dış süslere benzetilmek lazım gelir. Yalnız bedi' ile müzeyyen olan söz, tekellüfle süslenmiş bir çir kine benzer. Bir güzel süslenmese de güzeldir. Bir çirkin süslense de çirkindir. İhtimal ki gülünç de olur. Hüsn-i zatisiz hüsn-i arazinin ehemmiyeti olamaz. Fakat hüsn-i zatîye hüsn-i arazi de munzam olsa elbette âlâ olur." (Istilahât-ı Edebiyye.)