Orucu bozan durumlar çok merak ediliyor. Özellikle Ramazan ayında oruç tutarken hangi durumlar orucu bozar hangileri bozmaz araştırılıyor. Peki diş kanaması orucu bozar mı? Oruçluyken diş eti kanaması orucu bozuyor mu? Hanefi, Şafii, Hanbeli ve Maliki mezhebine göre diş kanaması orucu bozar mı fetvası nedir?

DİŞ KANAMASI ORUCU BOZAR MI? (DİYANET'E GÖRE)

Diş kanaması orucu bozmaz. Ancak çıkan kan, karıştığı tükürüğe eşit veya daha fazla olursa yutulması hâlinde oruç bozulur ve kaza edilmesi gerekir. Daha az miktarda olan kan ise dikkate alınmaz (Haddâd, el-Cevhera, I, 173).

DİŞ YARASINDAN ÇIKAN KANIN TÜKÜRÜK İLE YUTULMASI ORUCU BOZAR MI? (DİYANET)

Diş kanaması orucu bozmaz. Ancak çıkan kan, karıştığı tükürüğe eşit veya daha fazla olursa yutulması hâlinde oruç bozulur ve kaza edilmesi gerekir. Daha az miktarda olan kan ise dikkate alınmaz (Haddâd, el-Cevhera, I, 173).

HANEFİ MEZHEBİNE GÖRE ORUCU BOZMAYAN DURUMLAR NELERDİR?

Orucu bozmayan durumlar için Hanefî mezhebi esas alınıp şöylece sıralanabilir:

- Ağız dolusu bile olsa kendi isteğiyle olmaksızın kusmak.

- Boğazına su kaçmamak kaydıyla serinlemek için yıkanmak veya yüzmek.

- Suyla ıslatılmış bile olsa misvak veya diş fırçası kullanmak.

- Göze sürme çekmek.

- Balgam veya burun akıntısını yahut ağzı çalkaladıktan sonra kalan yaşlığı tükürükle yutmak.

- Güzel koku sürünmek veya koklamak.

- Oruçlu olduğunu unutarak oruç yasaklarını ihlâl etmek.

- Cünüp olarak veya hayız yahut nifas kanı gece kesildiği halde gusül abdesti almadan sabahlamak.

DİŞ KANAMASI VE DİŞ YARASINDAN ÇIKAN KANIN TÜKÜRÜK İLE YUTULMASI ORUCU BOZAR MI?

Diş kanaması orucu bozmaz. Ancak çıkan kan, karıştığı tükürüğe eşit veya daha fazla olursa yutulması hâlinde oruç bozulur ve kaza edilmesi gerekir. Daha az miktarda olan kan ise dikkate alınmaz (Haddâd, el-Cevhera, I, 173).

AĞLAMAK ORUCU BOZAR MI? (DİYANET'E GÖRE)

Oruçluyken ağlamak orucu bozmaz. Orucu bozan durumlar içilen, yenen bir şey yada birliktelik durumlarda orucumuz bozulmaktadır. Ağladığımız zaman oruç bozulmaz. Çünkü ağladığımızda ağzımıza veya burnumuza su girmiyor. Haliyle ağlayan bir kişinin orucu bozulmaz ve oruç tutmaya devam eder.

NAMAZDA VEYA NAMAZ DIŞINDA AĞLAMAK ABDESTİ BOZAR MI?

Her ne sebeple olursa olsun namaz dışında ağlamak ve buna bağlı olarak gözden yaş akması abdesti bozmaz. Ancak namaz esnasında, dünyalık bir endişe ile ses çıkararak ağlamak kişinin namazını bozar, abdestini bozmaz (Mergınanî, el-Hidâye, II, 4,5). Bununla birlikte namazda Allah korkusu, cennet veya cehennemin hatırlanması vb. nedenlerle ağlamak abdesti bozmayacağı gibi namaza da zarar vermez.

AŞI OLMAK VEYA İĞNE VURULMAK ORUCU BOZAR MI?

Oruç; yemek, içmek, cinsel ilişki ve bunların kapsamına giren şeylerle bozulur. Bu sebeple, besin değeri taşımayan aşılar orucu bozmaz.

Tedavisi devam eden hastalar, sağlıklarına kavuşup tedavileri sona erinceye kadar oruçlarını erteleyebilirler. Bununla birlikte, Ramazan ayında herkesle birlikte oruca devam etmeyi arzu ediyorlar ve oruç tutmalarına da başka bir engel bulunmuyorsa iğnelerini iftardan sonra yaptırmaları yerinde olur. Bu imkâna sahip olmayanlar, tedavi ve aşı amaçlı iğne yaptırabilirler. Ancak, oruçlu iken gıda ve vitamin iğneleri yaptıranların, ağızdan aşı alanların damardan serum ve kan verilenlerin orucu bozulur. Daha sonra bu oruç kaza edilir.

ORUCU BOZAN ŞEYLER NELERDİR?

Orucun temel unsuru, yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak durmak, nefsi bunlardan mahrum bırakmak olduğu için, oruçlu iken bunlar ve bu anlama gelecek davranışlar orucu bozar. Yemek ve içmek, yenilip içilmesi mûtat olan her şeyi kapsamı içine alır. Sigara, nargile gibi keyif veren tütün kökenli dumanlı maddeler ile uyuşturucular ve tiryakilik gereği alınan tüm maddeler oruç yasakları kapsamına girer (İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtâr, III, 386-387). Her ne sebeple olursa olsun, ağızdan alınan ilaçlar da aynı hükme tabidir.

BURUN SPREYİ KULLANMAK ORUCU BOZAR MI?

Tedavi amacıyla buruna damlatılan ilacın bir damlası, yaklaşık 0, 06 cm3 tür. Bunun bir kısmı da burun çeperleri tarafından emilmekte, çok az bir kısmı mideye ulaşmaktadır. Bu da, mazmazadan ( ağzı su ile çalkalamadan) sonra ağızda kalan rutubette olduğu gibi orucu bozacak düzeyde görülmemiştir. Kaldı ki bu işlem yeme içme yani gıdalanma anlamı da taşımamaktadır. Dolayısıyla burun damlası orucu bozmaz (DİYK 22. 09. 2005 tarihli karar).

AĞIZ KOKUSUNU ÖNLEMEK İÇİN AĞIZ SPREYİ KULLANMAK VEYA SAKIZ ÇİĞNEMEK ORUCA ZARAR VERİR Mİ? (DİYANET)

Ağız ve burundan alınıp mideye ulaşan her şey orucu bozar. Bu itibarla, ağız kokusunu önlemek veya diş ağrısını gidermek maksadı ile ağza sıkılan sprey ve benzeri maddeler yutulur da mideye ulaşırsa orucu bozar, yutulmazsa bozmaz.

Günümüzde üretilen sakızlarda, ağızda çözülen katkı maddeleri bulunduğundan, ne kadar dikkat edilirse edilsin bunların yutulmasından kaçınmak mümkün değildir. Bu sebeple bu tür sakız çiğnemek orucu bozar (İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtâr, III, 395, 396). Öte yandan, hangi sakızın orucu bozmayan türden olduğu bilinemeyeceğinden oruçlu iken sakız çiğnemekten sakınılmalıdır.

GÖZ DAMLASI ORUCU BOZAR MI? (DİYANET'E GÖRE)

Konunun uzmanlarından alınan bilgilere göre, göze damlatılan ilaç, miktar olarak çok az (1 mililitrenin 1/20'si olan 50 mikrolitre) olup bunun bir kısmı gözün kırpılmasıyla dışarıya atılmakta, bir kısmı gözde, göz ile burun boşluğunu birleştiren kanallarda ve mukozasında mesâmat (gözenekler) yolu ile emilerek vücuda alınmaktadır. Kaldı ki bu işlem yeme içme yani gıdalanma anlamı da taşımamaktadır. Dolayısıyla göz damlası orucu bozmaz. (DİYK 22. 09. 2005 tarihli karar; bkz. Kâsânî, Bedâî', II, 98).

KULAK DAMLASI ORUCU BOZAR MI?

Kulak ile boğaz arasında bir kanal bulunmaktadır. Ancak kulak zarı bu kanalı tıkadığından, ilaç boğaza ulaşmaz. Bu nedenle kulağa damlatılan ilaç orucu bozmaz.

Kulak zarında delik bulunsa bile, kulağa damlatılan ilaç, kulak içerisinde emileceği için, ilaç ya hiç mideye ulaşmayacak ya da çok azı ulaşacaktır. Kaldı ki bu işlem yeme içme yani gıdalanma anlamı da taşımamaktadır. Dolayısıyla kulak damlası orucu bozmaz (DİYK 22. 09. 2005 tarihli karar; bkz. Merğînânî, el-Hidâye, II, 263; Kâsânî, Bedâî', II, 98; İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtâr, III, 367, 376).