Çok servet edinen, daha lüks mallara sahip olan bu dünyada daha fazla kalacak da bizim mi haberimiz yok?

Adam bir mühite otel dikiyor etrafında ne kadar boş arazi varsa onları da satın alıyor.

Bir başkası bir yere villa dikiyor etrafındaki tüm arazileri satın alıyor.

Bir başkası lüks bir araç alıyor iki gün geçmiyor bir başka lüks araç için satıyor eski aldığını tükenmeden yenisini alıyor. 

Bir diğeri oldukça lüks bir ev alıyor, daha senesi dolmadan bir başka evin hayallerini kuruyor ve alıyor da.

Temelden satılık lüks villalar daha inşaat başlamadan tükeniyor.

Hiç unutmam üniversiteye hazırlık yıllarında inşaatta çalışırken dairenin sahibi inşaat aşamasında evine taktırdığı tüm kabloları söktürüp bir arkadaşının uyarısı üzerine bir üst modelini döşetmişti evine.

Kendi aramızda hesap yapmıştık da 4 çalışanın bir yıllık kazancı idi bir üst model elektrik tesisatı yenilemesi ve biz o zamanlar çarşıya çıkınca çay içmeden eve dönüyorduk...

Üst perdeden zenginler öyle de alttakiler tekin mi?

Durup dururken eşya yenilemeler, eve gereksiz olduğundan herkesin emin olduğu, sadece evin hanımının emin olmadığı eşyalar almalar.

Daha dün eskisine muhtaçken şimdi yenisini beğenmeyenler...

Bi' daha mı geleceğiz dünyaya mantığıyla on yetimin doyacağı parayı bir çırpıda harcayanlar...

Adam telefonu sadece konuşmak ve sosyal medyada şöyle bir dolaşmak için kullanıyor, aldığı telefon iki memur maaşına denk düşüyor.

Adam aldığı arabayla evden işe, işten eve, senede birkaç kez de şehir dışına çıkıyor, gidip arazi aracı alıyor...

Adamın evine çift maaş giriyor, tek maaş alan diğer arkadaşın gireceği sınava girip onun hakkını yiyor, yasal hakkım diyerek...

Niye oluyor tüm bunlar?

Ye kürküm ye mantığı.

Beni adam yerine koyan yok belki malımla adamdan sayılırım mantığı.

Benim malım senin malını döver mantığı.

Tüm bunları ben kazandım mantığı.

Onda varsa bende de olsun hatta bende daha iyisi olsun mantığı.

Otursa konuşsa mangalda kül kalmayana kadar konuşur, etrafta ne kadar kötü insan varsa hepsinin ipliğini pazara çıkarır, adaletten dem vurur, açlıktan söz eder, verdiği üç beş kuruş dişe dokunmayan sadakadan söz eder ama iş yaşamaya gelince Karun mezardan çıksa parmağını koparır- bir yaşam tarzı sergiler.

Gelin hep beraber kendimizden utanalım, başkasının bizim yerimize bizden utanmasına mani olalım.

Utanalım ve dirilelim, görgüsüzlük gaflettir, uyanalım...

Mustafa Süs