Aksa Tufanı Operasyonunun Yıl Dönümünde Halid Meşal’den Türkiye Halkına Çağrı
7 Ekim 2023 tarihinde başlayan Aksa Tufanı Operasyonu, İsrail işgaline karşı Filistin halkının direnişini yeniden dünya gündemine taşıdı.
İslami Direniş Hareketi Liderlerinden Halid Meşal, operasyonun yıl dönümü vesilesiyle Türkiye halkına hitaben bir konuşma gerçekleştirdi. Meşal konuşmasında,İsrail’in bölgesel ve küresel tehlikelerine dikkat çeken önemli mesajlar paylaştı. İsrail’in sadece Filistin topraklarında değil, tüm bölgede hegemonya kurmaya ve halkları boyun eğdirmeye yönelik stratejisini detaylandıran Meşal, bu bağlamda, Türkiye’nin rolünü vurgulayan ve Türkiye halkının bu mücadeledeki sorumluluğunu hatırlatan önemli noktalara değindi.
Halid Meşal’in konuşmasından dikkat çeken mesajlar;
İsrail’in zulümleri ve katliamları 7 Ekim’de başlamadı.
İsrail’in, Filistin'de gerçekleştirdiği katliamların başlangıcının ve sebebinin, 7 Ekim’de düzenlenen Aksa Tufanı operasyonu olduğunu iddia edenlere, bu zulümlerin ve katliamların 1948’de İsrail işgali ile başladığını hatırlatan Meşal, bugün Gazze’de, Batı Şeria ve Kudüs’te yaşananların, Siyonist zihniyetin işgal tarih boyunca devam ettirdiği sistematik soykırımın bir parçası olduğunu vurguladı. Bu bağlamda, Gazze’de yapılan zulümlerin yalnızca Filistin halkını hedef almadığını, İsrail’in daha geniş bir hegemonya arzusunun bulunduğunu ve bölgedeki diğer ülkelerin de bu tehlikenin farkında olması gerektiğini belirtti.
İsrail’in Hedefi Sadece Filistin Değil
Halid Meşal, konuşmasında İsrail’in hedefinin yalnızca Filistin ile sınırlı olmadığını belirtti.
İsrail'in bölgedeki yayılmacı politikalarının yalnızca Filistin'i değil, tüm İslam dünyasını ve özellikle Türkiye gibi stratejik ülkeleri hedef aldığını belirten Meşal, İsrail’in nihai hedefinin bölgedeki tüm toprakları kontrol etmek olduğunu söyledi. Bu noktada, Türkiye halkını uyararak, Siyonistlere ve zulümlerine dur denmezse, İsrail işgalinin Filistin ile sınırlı kalmayacağını ve İsrail’in, Türkiye dahil tüm bölgeyi işgal etmek için hareket edeceğini ifade etti.
İsrail ve ABD İş Birliği: Bölgeyi Kontrol Etme Planı
Meşal, İsrail’in bu yayılmacı politikalarının arkasında güçlü bir ABD desteği olduğuna dikkat çekti. Son yıllarda ABD’nin bölge stratejisinde İsrail’i sadece bir müttefik olarak değil, aynı zamanda Ortadoğu’daki çıkarlarını koruyan bir taşeron olarak kullandığını ve bu ilişki sayesinde İsrail’in kendisini besleyen eli bile ısıracak kadar kontrolden çıktığını ifade etti.
Siyonist Bakanlar Itamar Ben-Gvir ve Bezalel Smotrich, her fırsatta "vadedilmiş topraklar"da Büyük İsrail Devleti’nin kurulması gerektiğini açıkça ifade ederken, son dönemde Trump’ın da bu yöndeki açıklamaları, bölge halkları için bu tehlikenin ne kadar büyük olduğunu açıkça gösteriyor.
Bu gelişmeler, İsrail’in bölgedeki yayılmacı emellerini ve küresel güçlerle kurduğu ittifakları daha net bir şekilde gözler önüne sermektedir. Halid Meşal’in de belirttiği gibi, ABD-İsrail arasındaki bu iş birliği sadece Filistinliler için değil, tüm bölge halkları için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. İsrail’in bu saldırgan politikalarının yalnızca Filistin ile sınırlı kalmayacağını, tüm bölgeyi kapsayacağını bir an önce idrak etmeli ve bu tehlikeli stratejiye karşı harekete geçmeliyiz.
Türkiye Halkına Çağrı: Özgürlüğe ve İzzete Giden Yol
Halid Meşal, sadece Siyonistlere yaşam hakkı tanıyan İsrail'in, Müslümanlara, Hristiyanlara, İslam ümmetine ve hatta insanlığa karşı düşmanlık beslediğini ifade etti, Türkiye’nin, İsrail'in bu zulümlerine ve katliamlarına karşı çıkması, yalnızca Filistin halkının yanında yer almak anlamına gelmediğini, bu duruşun aynı zamanda Türkiye halkının, istiklali ve istikbali için de mücadele etmek anlamına geldiğini vurguladı.
Bugün İsrail’in saldırılarına karşı çıkan her ses, aynı zamanda özgür ve onurlu bir ümmetin sesi olarak tarihe geçecektir. Bu mücadelenin sadece Filistin topraklarında değil, tüm İslam coğrafyasında bir özgürlük mücadelesi olduğunu vurgulayan Meşal, bu yolda en büyük sorumluluğun da Müslüman halklara düştüğünü ifade etti.
Halid Meşal, İsrail’in hedefinin sadece Filistin olmadığı, Türkiye ve diğer Müslüman ülkelerin de bu hegemonya tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu defaatle hatırlatılarak, Türkiye halkına, bu haklı ve kutlu mücadelenin bir parçası olma çağrısında bulundu.
Uzun ve zorlu bir mücadeleye hazırlıklı olmak zorundayız.
Halid Meşal, Filistin’in özgürlük mücadelesinin uzun bir yol olduğunu, bugüne kadar yapılanların ise sadece bir başlangıç olduğunu belirtti. Önümüzdeki dönemin daha zor, savaşın da daha çetin geçeceğini, bu nedenle herkesin kendini bu zorlu sürece hazırlaması gerektiğini vurguladı. Filistin davasının, sadece Filistin halkının mücadelesi değil, ümmetin ortak davası olarak görülmesi ve bu bilinçle hareket edilmesi gerektiğini hatırlattı.
Türkiye’nin (halkıyla, devletiyle), bu zorlu dönemde, tarihi, vicdani, insani ve İslami sorumluluğunu yerine getirip Siyonist işgalcilere karşı, Filistin halkının kurtuluş savaşına destek olması, sadece Gazze ve Kudüs için değil, Türkiye’nin kendi istiklali ve istikbali için de gereklidir. Bu mücadelenin hem imani hem de insani bir sorumluluk olduğunu unutmamamız gerekir. İsrail’in bölgedeki yayılmacı politikalarına "hayır" demek, sadece Filistin halkının özgürlüğü için değil, aynı zamanda Türkiye’nin ve tüm İslam dünyasının geleceği için bir direniştir.
Meşal’in, Aksa Tufanı operasyonunun sene-i devriyesinde Türkiye halkına yaptığı bu çağrı, İsrail’in bölgesel ve küresel tehditlerini bir kez daha gözler önüne seriyor. Siyonist işgalin yalnızca Filistin’i değil, tüm İslam dünyasını hedef aldığı, İsrail’in ABD ile iş birliği içinde tüm bölgeyi kontrol altına alma hedefinde olduğu bu dönemde, Türkiye halkı da bu mücadelenin bir parçası olmalıdır. Filistin davası, sadece bir halkın özgürlük mücadelesi değil, İslam ümmetinin izzeti ve bağımsızlığı için sürdürülen bir direniştir. Bu mücadeleye destek olmak, Türkiye’nin kendi bağımsızlığı için de kritik bir adım olacaktır.