Mensur şiir nedir?

Düzyazı şiir. Şeklen nesri andıran yani vezinsiz, kafiyesiz olarak, düzyazı gibi yazılan ancak diğer şiirsel unsurlarla (iç kafiye/seci, iç ahenk, şairane benzetmeler, duygu yüklü ifadeler vb.) beslenen; şiirle nesir arasında nesirden ziyade şiire yakın duran metinlere verilen isim. 19. yüzyılın ikinci yarısında Fransa'da doğan ve Baudelaire'in yaygınlaştırdığı mensur şiirin edebiyatımızdaki ilk güzel örneklerini Halit Ziya ve Mehmet Rauf, en güzel örneklerini de Yakup Kadri Erenlerin Bağından isimli eseriyle vermiştir. Sonraki yıllarda bu yolda yazılan eserlerin çoğu türün genel niteliklerinden uzaklaşarak anlamsız, duygusuz, etkisiz söz yığınlarına dönüşmüştür.

Halit Ziya, söz konusu tür için şöyle der: "Mensur şiirler kısa, küçük, hemen zihne doğdukları gibi kâğıt üzerine rasgele atılıvermiş duygular dan, yol üstünde toplandıkları gibi teklifsiz, tasnifsiz çiziliverilmiş çizgilerden ibaret olacaktı."

Mensur şiir örneği:

SİGARA

Merakımı tütünüyle dürdüğüm, vefa olup kâğıdına girdiğim, hasretimle beleyip de sardığım sigaram.

Pürsek bir iplik gibi çözülür düşüncelerim boz dumanında...

Dudak dudağa emişiriz: Ben illetini sen hiddetimi... Ateşinde eriyen öfkem, lacivert bir ipek kıvamıyla yüzünden akar:

Dudaklarımdan can sıkıntımı alır; kül edip avuçlarıma dökersin.

Bazen efkârımı sarıp, yâre sunduğum da olur.

Efkâr yâr göğsünden geçer: Düşüm duman duman uçar...

Hakkımı neye inkâr edeyim: Annemden sonra, senin cömert buselerinle yatağıma girdim ve onlarla uyandım.

Öpüşlerini istediğim zaman, isteğim yerde armağan eltin.

Zehir de olsan, insanların ihaneti kadar acı değilsin!

                                                                                                              (M.Kaya Bilgegil)