Türkiye’nin gündemine oturan Seçil Erzan davasının duruşma tutanaklarının çözümü yapıldı. Habertürk muhabiri Mustafa Şekeroğlu’nun özel haberine göre, ortaya çıkan kayıtlara göre duruşma, 9 saat 12 dakika 6 saniye sürdü.

Özgür Demirtaş, Nihat Genç'e sataştı! Genç'ten Demirtaş'a: Sömürgecilerin maaşlı soytarısı.. Özgür Demirtaş, Nihat Genç'e sataştı! Genç'ten Demirtaş'a: Sömürgecilerin maaşlı soytarısı..

 "NEDİR SAVUNMANIZ, SİZİ DİNLİYORUZ"

İki şikâyetçinin iddianamesinin kabul edilmesiyle hakkında istenen ceza 256 yıla çıkan Seçil Erzan’ın duruşmadaki tüm ifadeleri ortaya çıktı. Mahkeme başkanı tarafından sorulan “Evet, hakkınızda nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından davalar açılmış. Nedir savunmanız? Sizi dinliyoruz” yönündeki ilk soruya Erzan detaylı cevap verdi.

"HER ŞEY O ÖZ GÜVENLE BAŞLADI"

Seçil Erzan ilk soruya şu şekilde yanıt verdi: "Teşekkür ederim. Benim kişisel ve toplumsal yaşantımdaki bir çuval inciri berbat edip ya da tüm hayatımı tarumar etmem o ilk kendime gereksiz olan öz güvenim, herkese evet deyişim, hayır diyemeyişim, her şeyi ben çözerim edası ve ilk gereksiz sorumluluğu üzerime almayla o ilk hareket bütün hayatımın bu durumuna gelmesinde yeterli oldu.

Her şey o gereksiz öz güvenle başladı. Ben yaparım öz güveniyle başladı. Benim görmezden geldiğim küçük sandığım şeyler meğerse çok çok boyumdan büyük işlermiş. Hayat, banka müdürü Seçil Erzan olmaktan çok çok daha zormuş bu hayat.

"ZEHİRLERİNİ HAYATIMA SALMIŞLAR"

Ya bana dokunmaz sandığım 1000 yıl yaşamasına izin verdiğim, verdiklerim dirhem dirhem zehirlerini benim hayatıma salmışlar. Şimdi dönüp arkama baktığımda o belki de konfor alanımda rahat ettirdiğimdendi bunları fark etmeyişim benim. Hayatıma geriye dönüp baktığımda o ilk öz güvenin hayatımı tam ortasından ikiye yardığını görüyorum.

"BATMAKTA OLAN GEMİNİN KAPTANIYDIM"

Ben Seçil Erzan olarak bir banka müdürü olarak, 20 yıl boyunca çıplak ayak yürüdüm ve hiçbir yanlışım olmadı. Başarılıydım. Kağıt üstünde veremeyeceğim hiçbir hesabım yoktu şubat ayına kadar. Ama insanların Seço'su, canım arkadaşı olarak ben şu an kırık camlar üzerine basmaya çalışıyorum. Çok heyecanlıyım çok özür dilerim. Ben batmak üzere olan bir geminin kaptanıydım. Dolandırıcı olsaydım eğer gemi batardı, ben kurtulurdum.

"BAKİYE BENDE DEĞİL"

Bu salonda bulunan herkes, konuşulan bakiyenin bu benim nitelikli dolandırıcılıkla suçlandığım suça konu bu bakiyenin, öncelikle bende olmadığını, benim tarafımdan hiçbir şekilde bir finansal enstrümanda eritilmediğini, kendime bir mal varlığı edinmediğimi, hiçbir yere kaçırmadığımı, bir yerde saklamadığımı % 100 bunu biliyor olduklarından ben eminim. Bu, % 100 doğru olan bir gerçek ve bu salonda bulunan herkes de bu konuşulan rakamın 45 milyon dolar olmadığını da biliyor; bu da % 100 bir gerçek ve bir % 100 doğru olan gerçek var; bakiyenin birilerinin evlerinde, arabasında işte kolundaki saatlerde, yurt dışı seyahatlerinde, ikinci evlerinde, üçüncü yazlıklarında birilerinin cebinde olduğunu da burada herkesin bildiğini ben biliyorum.

GALATASARAY CAMİASINA NASIL GİRDİĞİNİ ANLATTI

2011 yılında, Denizbank Florya Şubesi'ne şube müdürü oldum. O dönemde Galatasaray Futbol Kulübü'nün Metin Oktay Tesisleri Florya'da olduğu için futbolcular ve çalışanların hepsi Florya Şube'den sözleşme bedellerini alıyordu. Ticari hesaplarda bizim Esentepe Ticari Şubemizdeydi. Ben iyi bir müdürdüm, çok çalışkandım, bankacılık işlemlerini çok iyi yapıyordum, işimi çok severek yapıyordum, çok bağlıydım işime.

 Dolayısıyla bankacılık işlemlerinden dolayı benim o camiada bir bilinirliğim oldu. Bu arada uzun yıllar orada da kaldığım için bu arkadaşlarla bu salonda tabii çok yakın ilişkilerim olmayan insanlar da var bu müştekilerden, iş dışında da görüşüp normal sosyal hayatlarımızı paylaşmaya başladık. Yani birlikte yemekler yiyorduk görüşüyorduk; dolayısıyla onlar da benim hem özel hayatım hakkında ben de onların özel hayatında birbirimizi tanıyorduk bilgi sahibi oluyorduk.

"BEN DOLANDIRICI DEĞİLİM"

Ben dolandırıcı değilim. Ben dolandırıcı... Ben dolandırıldım. Kimseye kimsenin iradesine bir fon denen bir şey çıktı ortaya türetildi. Ya benim iradem dışında oldu bu. Ben Galatasaray Spor Kulübü'ndeki futbolcularla yakın olduğum dönemde onların birtakım kaydi paralarını değerlendirme konusunda bazı kişilerin değerlendirme konusunda destek oluyordum. Yani onların doğru zamanda doğru ürünler almasını sağlıyordum, dışarıdan arsa almalarını sağlıyordum. Bu konuda elimden geleni yapıyordum ama kalkıp da ben insanların parasını zimmet yaparak üzerime almadım yani birileri beni dolandırdı, ben de şu anda bu duruma geldim.

TEFECİLERİ SUÇLADI

Ben 11 Nisan'da buraya geldim; 13 Nisan'da benim annemi yaka paça dışarı attı tefeciler, evinden oldu. Arabamı sattım her şeyi sattım. Bu insanların faiz adı altında o aza değil; normale tamah etmemeleri beni bu hale getirdi. Yüzlerce senet verdim. Şubat ayına kadar hiçbir problem yoktu, ana para ödeniyordu. Ana paranın üzerine çözümlerde vardı fakat şubattan sonra ben zaten inanılmaz bir baskı altına girdim.

"TEHDİT EDİLDİM"

Yani 7/24 evime insanlar geldiler, kapılar yumruklandı. Hiçbir şey anlatamıyorum. Arabama GPS taktılar. Kolumdan çıkarıp saatimi aldılar. Tartakladılar. Önüme mermi koydular. Aklımı oynatacak gibiydim. Hiç kimseye hiçbir şey anlatamıyordum. Beni tehdit edip, 'Bankadan seni işten attıracağız' dediler. Anlatamayacağım yüzlerce şey yaşadım, kendimde değildim zaten. O dönemde birkaç saçma sapan söylemim zaten görüyorum ve birkaç kağıdım oldu.

"KAĞIT PARÇALARINA YAZIYORDUM"

Ben şimdi o kağıtlara bakıyorum da, yani iddianame gizliydi 7 ay boyunca, hep bunları görmek istedim yani çok üretilmiş kafamda saçma sapan şeylerdi o dönemde onları vermek zorunda kaldım ama insanların hepsine yani kağıt parçası istiyorlardı kağıt parçasına yazıyordum.

Çünkü bu, sizin paranız size borçluyum demek içindi. Bu kağıt parçasına yazıyordum. Mesaj istiyorlardı mesaj olarak buna cevap veriyordum. Amacım orada ben bu parayı size ödeyeceğim yani bugüne kadar hiç ödemediğim hiçbir şey yoktu, vermediğim hiçbir söz yoktu ve borçlu da kalmak istemiyordum hiç kimseye.

"KİMSE İNANMIYORDU"

Zaten o dönemde o yazılan her şeyi vermek zorunda kaldım. Benim bir büyüğüm yoktu. Bir hesap kitap yapamadığımı fark ettim ve tamamlamak istediğimde yardımcı olmasını istediğim insanlar oldu. Fakat bu insanlar bana yardımcı olmak yerine daha beter bir sarmalın içine girdim. 'Hayır, sen bize doğruyu söylemiyorsun, böyle bir şey var. Siz işte bankanın üst düzey yöneticileriyle bu para paylaşılıyor. Sen yurt dışına götürdün. Araplarla aldın.' ya inanılmaz böyle senaryolar üretilmeye başlandı."