Malum,
Dil, zihnin formatıdır.
Dil, kültüre ait her şeyin taşıyıcısıdır.
Her şeyin.
Terbiyenin de,
Zihin manipülasyonu dille yapıldığı gibi,
Dil, anlamayı başlatma gibi olumlu etkisine ilaveten, önceden formatladığı zihnimizde anlamayı da sınırlama işi görür.

Dil felsefesinin tüm konusu budur.
Benim de uzmanlık alanım.
Karakterimizin kökenlerini de dilimizde bulabiliriz.
Belki de biz dilimizden ibaretiz.
İyi veya kötü.
Fakat insanın zihninin formatlandığını anlaması çok zordur.
Herkes zihnini hür zanneder.
Zihnimizin bizi sınırladığını anlamak çok zordur.
İnce bir tetkik gerekir.

Anlamanın yollarından en önemlisi kelimeleri tam karşılığı ile kullanıp kullanmadığımızı kontrol etmektir.
Ne dersiniz?
Bakalım mı?
Formatlanıp formatlanmadığımızı kontrol imkânımız olur.
Mesela demokrasi deyince ne anladığımızı kontrol edelim, bir mana verelim şimdi hemen, sonra tam karşılığını yazalım.
Sonra öylece devam ederiz:

Demokrasi yani azınlık fikirlerini temsil eden partilerden birinin kabulüne çoğunluğun mecbur edildiği sistem.
Kesmedi mi?
Devam edelim.
Niçin batılı diyoruz. Batılının adı neydi dilimizde; gâvur.
Batılı kelimesi, gâvur kelimesinin iticiliğini hissettiriyor mu?
Hayır.
Öyle olmuş ki sömürgeci ve katil olan batılılar kelimesi olumlu anlam taşır olmuş.
Batı medeniyeti yani gâvurluk medeniyeti.
Menfaatine tapan bu ikiyüzlü adamları batılı diye önce olumluya çevirmişiz, ardından taklit gelmiş mecburen.
Başka neler var?
Bir yanlışını bir doğrusunu yazalım mı?...
Türkçesini kullanmayıp yumuşatılan ve zihnimizi maniple eden ne kadar kelime var acaba?
Zihne olumlu olumsuz kavramları dille yerleştirilir ve bu zihnin kararını zoraki yönlendirir.
Meselâ;
Türkçede ateist kelimesi yoktur.
Ne var peki?
Dinsiz.

Başka,
Bizim dilimizin aslını değiştirmezsek Türkçesi nedir bu bilerek yumuşatılmış(!) kelimelerin?
Başlayalım:
Deist değil, kitapsız.
Agnostik değil, iki yüzlü ateist.
Eşcinsel değil, sapık.
Gaydeğil, ibne, muhannes.
Lezbiyen değil, mel’ûne.
Hayat kadını değil, o…………..
Manken değil, a……………….
Rus değil, moskof.
Yunanlı değil, Yunan gâvuru.
Gazino değil, çalgılı meyhane.
Zimmetine para geçirmiş değil, hırsız.
Çapkın değil, zinâcı.
Seküler değil, dünyaperest.
Faktöring değil, tefeci.
Banka değil, faizci.
Liberal değil, ahlaksız.
Siyonist değil, fitneci.
Beyaz Türk değil, SabetayYahudisi.
Anlayışlı koca, baba değil, deyyus.
Yasak aşk değil, fuhuş.
Yasak aşkın meyvesi değil, piç.
Sevgili, dost değil, oynaş.
Artık elektrik alamıyor değil, kal……
Genelev değil, kerhane.
Genelev patroniçesi değil, baş o……………………
Alkol alır değil, şarapçı.
Özgür kadın değil, sahipsiz kadın.
Özgür erkek değil, serseri.
Pedofili değil, sıbyancı.
Muskacı hoca değil, üfürükçü.
Şarkıcı değil, muganni.
Meâlci, Kur’an’cı değil, ukalâ.
Güzellik yarışması değil, pez…………………yarışması.
Dekolte giymiş değil, sür……………
Irkçı değil, kafatasçı.
Arkadan konuşan değil, gıybetçi.
Sırrı ifşa etti değil, gammaz.
Güveni boşa çıkardı değil, kalleş.
Etik değil, Allah’sız ahlak (ne demekse?).

Etik görüş değil, ölümle biten hayata göre doğru-yanlış ölçüsü.
“Menfaati için her şeyi yapar” değil, kâselis.
“Her dönemin adamı” değil, karaktersiz.
“Gençliğini yaşıyor” değil, beyinsiz.
Çağdaş değil, ruhsuz.
Gece kulübü değil, uçkurcular meyhanesi.
“Zulüm 1453’te başladı yazanlar” değil, kriptocular.
Huzur evi değil, kovulmuşlar evi.
“Anasını babasını huzur evine bırakanlar” değil, “cehennem odunları”.
Üniversite öğrencisi değil, işsiz.
Anneler günü, babalar günü değil, anne-babasını unutmuşlar günü.

Sadece yumuşatılanlar yok, bilinçli olarak sertleştirilenler de var. Aklımızla alay eden beyinsiz gürûh ne yapmış bakalım:
Yobaz dedikleri, muhafazakâr.
İrtica dedikleri, İslamiyet.
Din düşmanı dedikleri, İslam düşmanı.
Kızıl Sultan dedikleri, Sultanı Muazzam.
Siyasi simge dedikleri, Emri İlahi.
Türban dedikleri, tesettür.
Dinci dedikleri, Ârif.
Hû’cu dedikleri, ehl-i tasavvuf.
Bakan (!) dedikleri, vekil.
Milletvekili dedikleri, meb’us.