Önceden terör örgütü savunmasız insanlarımıza saldırılar yapıyordu. Hatta karakollarımıza saldırıyorlardı. Şehitler veriyorduk. Anaların yüreği yanıyordu.

Savunmasız askerler otobüslerden indirilip şehit ediliyordu. Göreve yeni başlayan öğretmenler şehit ediliyordu. Bir anne kuzusu ile birlikte şehit ediliyordu. Masum insanlar evlerine dönmek üzere iken, kahpece kurulmuş bomba eylemleri ile şehit ediliyordu. Hatta parklarda oturan insanlar, caddelerde gezen insanalar, servis otobüslerindeki canlar şehit ediliyordu.

Erenler, masum bebekler, çoluk çocuk demeden yaşlı kadın demeden şehit ediliyordu. Bu insanların suçu ne idi?

Eren Bülbül'ün annesi Millet İttifakı’na isyan etti: “Oğlumun kemiklerini sızlattılar"

2017'de PKK'lı teröristlerin saldırısında şehit düşen 15 yaşındaki Eren Bülbül'ün annesi Ayşe Bülbül, Millet İttifakında milliyetçiler ile PKK'yı yan yana getiren Meral Akşener'e sert sözlerle seslendi. Anne Bülbül, “Oğlumun kemiklerini sızlattı. Sakın buraya gelmesinler” dedi.

En son hendek olayları ile Devlete kafa tuttular... Günlerce savaştılar... Ne adına?

Bugün bunlar unutuldu... Sahte gülücükler, sahte barış söylemleri gündeme oturdu. En dikkat çekeni, terör örgünün eylemsizlik kararı almasıdır... Neden?
Evet geçmiş günlerde sürekli örgüt saldırı pozisyonunda idi. Dış devletlerin her anlamdaki destekleri ile, bu eylemlerine devam ettiler.

ŞİMDİ   ÇOK    FARKLI BİZ   ONLARIN   İNLERİNE GİRİYORUZ...  GİRİYORUZ DA  BİRİLERİ BUNDAN   RAHATSIZ OLUYOR.  ASKERİ   HAREKATI    DURDURMAKTAN    BAHSEDİYORLAR.  GÜVENLİ   BÖLGEDEN ÇEKİLMEKTEN   BAHSEDİYORLAR.   EY   VATANDAŞ!  SEN İSE   BUNLARI DUYUYORSUN GEREĞİNİ  YAPARSIN ELBET...   HER    ŞEY    GÖZÜNÜZÜN    ÖNÜNDE OLUYOR...

Bu Ülkede geleceği etkileyen en güçlü ses sessiz çoğunluklardan gelmektedir...

GEÇMİŞ ZAMANDA  AK TÜTÜN KARAKOLUNA  300 terörist silahlarıyla türkü söyleye söyleye sınır karakoluna kadar geldi.

İki saat boyunca MEHMETÇİK İLE çarpıştı.  

17 Mehmetçiğimizi Şehit ediyor, 300 terörist tekrar inlerine gidiyor ve Devlet tek bir helikopter bile kaldıramıyordu.

O günkü Hava Kuvvetleri Komutanı  Antalya'da golf oynuyordu.

Soruyorlar; "Niye böyle oldu?"

Diyor ki; "Hava şartları müsait değildi! Ak Tütün'e ben mi gitseydim?"

İşte,  o  günlerde;

Ne  teçhizat, modern denetim mekanizmaları, gece görüş kameraları, termal kameralar, Gözlemci kuleleri yoktu. Ne yeteri kadar Donanım vardı, ne de şimdiki  silahlar... Şimdiki KALEKOLLAR  modern ve SAĞLAM YAPILARDIR . Anında müdahale edecek hava donanımı mevcut. İha ve Siha'lar göz açtırmıyorlar. Kandildeki üst düzey yöneticileri bile, İHA ve SİHA' ların durdurulmasını istiyorlar. Modern helikopterler, zırhlı araçlar, her an sınır komutanlarının emrindedir. Komuta zafiyeti yok.

Kararlılık var. Deneyim var.

Kandil yönetimi neden iktidarı hedef alıyor? Açıkça bu iktidara verilen oy, kandile sıkılan bir mermidir. Diyor.
Bazı siyasiler ise; pyd bize göre terör örgütü değildir. Bize mi saldıracak? Diyor. 

Senelerdir sınır ötesinden gelip Ülkemde terör eylemlerini yapanlar kim?  En basit soru; bu terör eylemlerinin amacı nedir? Bilen beri  gelsin...

Geçmişte, İçimizi sızlatan bazı durumlar da yaşandı.  Bazı terör elemanları, değişik mazeretlerle zamanın Cumhurbaşkanının yetkisi ile affedildiler. Hatta affedilenlerden birisi affedildikten sonra yeni bir eylem yaptıktan sonra yakalandı.  

 ''Tunceli'de dün ölü olarak ele geçirilen 4 DHKP-C'li teröristin ardından örgütün Türkiye Askeri Kanat Sorumlusu Cengizhan Pilav sağ olarak yakalandı. Pilav'ın 2002 yılında cezaevinde ölüm orucu eylemi sırasında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından affedildiği öğrenildi.'' Zaman Gazetesi   9 Nisan   2007   tarihli haber.        

Şimdi göz bebeğimiz TSK Irak'ın 140 km derinliğine giriyor teröristleri bulundukları yerlerde nokta atışı ile vuruyor.
Bu teröristlere en büyük desteği Dışarıdan, ABD başta olmak üzere; İngiltere, Almanya, Fransa, İsrail, Yunanistan, Ermenistan, İran veriyor. İçeriden ise; bazı hainler...

Şimdi önümüzde seçim var. Karar sizin. Sandığın başına gidince;

Mehmetçiğimizi en modern teçhizatlarla donatan ve can kaybını en aza indiren Ülke güvenliğini sağlamak için, sınırlara duvar ören, modern kuleler yapan, siyasi iradeyi ve yapılan yatırımları görmemezlikten gelemezsiniz.

Geçmiş yıllarda verdiğimiz can kayıplarını aklımızda tutmamız lazım.  

Var sayalım terör ile mücadeleden geri adım atıldı. Ülkenin halini bir düşünün bakalım...

Şimdi yapılan bazı siyasi manevralar,  verilen demeçler, ortaya konan fikirler,  yapılmak istenen  plan ve  projeler, O bölgede veya Ülke genelinde tüm terör örgütü ile yapılan mücadelede  şehit olanların kemiklerini sızlatıyor... Gazilerin canı inciniyor...  Şehit ve Gazi Aileleri bu terör destekçileri ile yakınlaşmadan çok  rahatsız oluyor...

Onlar şöyle diyorlar; '' Sandık başına gittiğiniz  zaman senerlerce masum şekilde şehit edilen, sivilleri düşünün... Sınır ötesinden Ülkemizde yapılacak bir seçime, terör elamanlarının yönlendiricilik yapmalarından çok rahatsızız. Vatan görevini yapmak için canını ortaya koyarak bu görevi yerine getiren ve bu görev esnasında şehit edilen  evlatlarımızı düşünün. Onlar sadece görevlerini yaptılar. Onların görevi bu VATANI korumaktı. O, uğurda da şehit oldular.''
En ilginç olanı, bu terör elebaşlarının yapmış oldukları birilerine destek amaçlı açıklamalardan, birilerinin rahatsız olmamasıdır.  Aslında beklenen şudur. Bazı siyasilerin terör temsilcilerine yönelik olarak;  siz kimsiniz? Benim Ülkemde yapılan seçimden size ne? Bizim sizin desteğinize ihtiyacımız yoktur. Açıklamalarının yapılmasıdır.

İşte bütün bunlardan sonra, şehit yakınları dua ediyorlar;  ''Allahım sen bilirsin, canımızı yakanların canı yansın.  Terör örgütüne dolaylı da olsa, destek verenler, bu desteklerini bir an önce çeksinler...''  diyorlar... Çok yürekli ve içten gelen bir ses ile; ''Terör örgütünün adını vererek   yaptıkları eylemler için açıktan lanet okusunlar, bunlar teröristtir,'' desinler... Bu kadar...