Seçim atmosferinde bu değer yargılarımızın dolaylı yollar ile yıpratılmak istenmesi, sade vatandaşları üzmektedir. Senelerden beri, terör ile verilen mücadelenin kararlılığı, gerçekliği ortada iken terör örgütü liderlerinin Ülke seçimine yönelik yaptıkları açıklamalar, şehitlerin kemiklerini sızlatmaktadır. Siyaset bu konuda daha kararlı, daha duyarlı olmak, davranmak zorunda değil midir? Elde edilecek iktidar hevesi insanların bu kadar savrulmasına sebep olabilir mi? Anlamıyorum. Henüz o açıklama yapan terör insanlarına, siz kim oluyorsunuz da Ülkemin işlerine karışıyorsunuz? Diye bir çıkış yapılmadı.

Bende tekrardan bu önemli değerlendirmelerimi yayınlama ihtiyacı hissettim. Umarım birileri yaptıkları yanlışı anlarlar!

Son yaşanan olaylar; Vatan ve MİLLET kavramımızın ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Kardeşliğe ve barışa ayıracağımız zamanımızın önemini artırdı.  Birliğimizin, beraberliğimizin önemini, bizlere hatırlatmış oldu.

Canım Vatanım, Şehit kokusu tüten toprağım. İslam bayraktarı dedelerimin emaneti, çocuklarımızın geleceği, Dünyanın seni dört gözle beklediği, başında seni görmekten mutlu olduğu, Yüce Milletim. Kalk, silkin nedir bu halin? Şair ne güzel söylemişti ''Sen bir devsin yükü ağırdır devin… Evet, sen bir devsin. Senin uyanmanı, bekleyenler var. Mazlumlar, kimsesiz çocuklar, garipler, ezilenler, açlar, yuvasızlar, senin hükümdarlığın altında; rahat ve huzur içerisinde yaşayan tüm halklar… Evet, seni bekliyor… Sen bunun farkında mısın? Yine Şairin dediği gibi hala oyunda oynaşta mısın? Beklendiğini bilmiyor musun?  Kendinle olan kavgan nedir? Bu topraklarda birlikte yaşıyorken ne oldu bize? Neden birbirimizin mutsuzluğunu, yok olmasını ister olduk... Birliğimizi, dirliğimizi bozmak isteyenlerin amacı nedir? Bu amacı güden insanlar nasıl tavizkar davranabiliriz?  

Neden, Bu Ülke gelişsin istemezler? 40 yıldır bitmeyen, zaman, zaman ara verilen terör savaşını körüklerler… Haaa, şimdilerde açıklama yapıyorlar.'' SEÇİM   BİTENE  KADAR  EYLEMSİZLİK  KARARI  ALDIK...''' Siz kimsiniz? Size bu hakkı ve Ülkeme yönelik konuşma fikrini kim verdi?  Daha doymadınız mı? Kan akıtmaya? Orta Doğuyu kanla yoğurmaya? Zalim, zalimliğini yaparken; mazlumun ahı, ne zaman boğacak, bu zulmü… Ne zaman bitecek bu kan?   

Dünya devletleri, kendi yararları için; bu coğrafyada yapmadık yanlış, bırakmıyorlar. Ellerinden ne gelirse; onu hayata geçirmek için, çaba sarf ediyorlar.     

Her zaman dürüst, doğru, adaletli, sevecen, yardımsever insanlarımın, bu toprakların üzerinde yaşaması en büyük dileğim… Yabancıların deyimiyle bakmaya kıyılmayacak kadar; güzel yaratılışı olan, yeşil ve mavinin karıştığı toprağım. Dostlukların zirve yaptığı, canın, cana karıştığı, sevgi ve hoşgörünün her alana yayıldığı, kinin ve nefretin yok olduğu güzel Vatanım... Ne oldu? Birbirimizin ezilmesinden hoşlanır olduk. Birbirimizi dışlar olduk, kovar olduk. Kim, bizi bu hale soktu? Uzaktan da olsa birbirimizi tanımaz olduk. Birbirimize saygı duymaz olduk. Kalk, sana yabancı bütün davranışlara, yaşama biçimlerine bir sille vur. Sana sözde dost gibi, uzanan elleri, elinin tersi ile; itiver… Özüne, aslına, seni; sen yapan tüm değerlere geri dön...    

Tüm Batılılar bu kadar mı esir aldı seni. Sen tarladan geçerken, meyvesini yediği ağacın bedelini bırakarak giden Ataların torunu değil misin? Sen, nasıl olur da sebepsiz yere insan öldürürsün?  İnsanları zehirlemek için, uyuşturucunun  yaygınlşmasına katkı verirsin? Satarsın? Dağıtırsın? Atalarının bir insanı dirilten bütün insanlığı diriltmiş gibidir, Yüce düsturunun esiri olduğunu unutursun. Sen nasıl benim gibi düşünmüyor, diye; vatandaşlarını düşman edinirsin? Seni kim bu hale getirdi? Bu soruyu hiç kendine sordun mu? Sen kültürsüz, cahil, sorumsuz, Vatanına ve Milletine ihanet eden birileri ile nasıl beraber olursun? Onların ayakçısı durumuna düşersin! Ayağa kalk! Sen dik durmalısın, yaralansan da hastalansan da aç olsan da dik durmalısın. Sen o kadar Yüce bir Milletin kanını taşıyorsun. Zorlukları çözen, haksızlığa direnen, zalime karşı gelen, mazlumun yanında olan, bir neslin torunusun. Fakir, kimsesiz bir yetimin senin tarafından korunması sayesinde mutlu ve mesut yaşadığı, yüzünün güldüğü, o taze gülücüklerinin, saflığının, temizliğinin, ortaya çıkmasına sebep olan bir neslin torunusun. Ne oldu sana afyon mu yuttun? Hipnoz mu oldun? Kendine gel artık. Doğrul… Kendini tanı ve ayağa kalk…    

Bu toprakların hali nedir? Sanki işgal edilmiş bir Vatan, gibiyiz. Ne sokak bizim sokağımız. Ne fikir, bizim fikrimiz. Ne yaşama tarzı, bizim tarzımız. Sanki aynı topraklarda yaşayan, farklı, farklı kültürlerin insanları gibiyiz. Günlük hayatta konuştuğumuz, Dil bizim değil, kıyafet batı modeli, gençliğimiz, sanki bize yabancı. Kendi atasına, büyüğüne hakaret eden, alay eden, aşağılayan, tarihini bilmeyen, hatta ondan nefret ettirilen bir nesil, karşımızda dimdik durmaktadır.     

Ey kanaat önderleri, Ey gönül erleri, Ey Devletin bu konudaki sorumlu insanları, bu manzarayı görün. Bir an önce tedbir alın. Yoksa Koskoca İmparatorluklar kurmuş, Yüce Milletin, yeni yetişen neslinin eridiğine şahit olacaksınız. O zaman kendi kavgalarınız, kendini başkasına kabul ettirmek için çalıştığınız anlayışlarınız, taraflılığınız, karşı oluşunuz, kısacası her şeyinizi, bu işler için harcadığınız enerjinizi, arar duruma düşeceksiniz. Aslında, bu alanda harcadığınız enerjiyi, yeni yetişen nesilleriniz açısından; iyi, güzel, edepli şekilde bir ilim adamı, namuslu, güvenilir bir vatandaş olması için; harcamalıydınız. Yoksa; işler böyle kötüye gitmeye devam ederse işte o an, haykırdığınız da karşınızda sesinizi duyuracak birilerini bulamayacaksınız. Çünkü farkında olmadan, o neslin erimesine sebep olduğunuzun farkına varacaksınız...

Bugün, terör ile yaptığınız mücadelenin; yeteri kadar anlatılmaması bile olumsuzluk olarak, geri dönebilir. Vatanına, Milletine yürekten bağlı, gerektiğinde; gözünü kırpmadan can verebilecek, nesilleri yetiştirmeliyiz. Vatan ve Millet sevgisinin; çoğu sevginin üzerinde olduğunu anlatmalıyız, hayatımızın her evresinde yaşayarak, ispat etmeliyiz. Vatana, ihanetin sadece; cephelerde değil, hayatın her alanında vergi kaçırmaktan, esrar kaçakçılığına; kaçak mal kullanmaktan, Devletin her yerdeki malına zarar vermeye kadar; geçerli olduğunu, bu tür davranışları yapanların da Vatana ihanet ettiğini anlatmalıyız. Yıkılan tüm değer yargılarımızı ayağa kaldırmalıyız. İnanç sistemine sahip olmayan Milletlerin, yaşayamayacağı, gerçeğini, altını çizerek; ispat etmeliyiz.     

Çok geç olmadan; Bir an önce akılda, fikirde, imanda, kardeşlikte, dostlukta, birbirinize dayanmada, tek vücut olmalısınız. Gereksiz anlaşmazlıkları, tartışmaları bırakmak gerekmiyor mu? Yeniden tek vücut, tek parça, birlikte, beraberlikte olma fikri çok mu uzaklarda? Bu birlikteliği sağlayacak bizlerde; güç veya düşünce mi kalmadı? Yeter artık, birileri beraber olmanın gerekliliğini en yüksek perdeden haykırmalıdır... Taaa ki; sağır kulaklar duyana kadar... 
ALLAH bizleri ağır şeylerle imtihan etmeden önce, bu düşünce hayata geçirilmelidir. Daha çok fethedilecek gönül, mesaj ulaştırılacak nefis, kucak açmış bizi beklemektedir. Kalkıp doğrulmak için; daha neyi bekliyoruz, bizi yerimizden oynatacak, ağır bir silleyi mi? Evet, o tokadın öncüleri zaten nesillerimizin yüzünde patladı, patlayacak... Bizim bir an önce tedbirimizi almamız gerekir. Terör belasından uzun vade de kurtulmak için; yukarıda altını çizdiğimiz, maddeleri hayata geçirmeliyiz. Var olan, gerçeklerle yüzleşip, doğru şeylere; Devlet ve Millet olarak, destek vermeliyiz… Geleceğimize, ümitle bakalım…
 
HADİ BAKALIM, YARIN GEÇ OLABİLİR...