İHH Kartepe temsilcisi Yunus Soyyiğit 2021 İHH kurban organizasyonu sebebiyle gittiği Çad'da gördüklerini ve hissettiklerini bir yazıda topladı.

İşte Soyyiğit'in duygu yüklü Çad hatıralarını anlattığı o yazısı:

Bir kurban günü, bir öğlen vakti, Çad’ın başkentine 170 km uzakta bir köydeydik. Vakfımızın 10 köyde 10 su kuyusu’nun açılışını yapmak için, kurban kesimlerinin  ardından sahaya inmiştik. Ana yoldan uzaklaşmış afrikada “safari” diyeceğimiz yollarla köylere varmıştık. Her gittiğimiz köyde halk toplanıyor, bizi sevgi seli ile karşılıyor, çocuklar cıvıl cıvıl üzerimize üşüşüyor.. yaşlısı genci bize dokunmak için birbirleriyle yarışıyorlardı. “Beyaz adam geldi  köyümüze , kalplerinin üstünde kırmızı beyaz bir işaret var. Köyümüzün camisinin minaresindeki gibi. Hani Allahın evi dediğimiz, dualar ettiğimiz.. Belliki bu beyazlar zararsızdı, bunları “O” göndermişti. Bizi yaratan, ve zor zamanımızda yanımızda olan, bizi yediren, içiren… içiren demişken; evet bu beyazları “O” gönderdiki elleriyle dokunsunlar topraklarımıza da su fışkırsın  köyümüzden.. şelaleler aksın…”

Gözlerine baktığımda, tenime dokunduklarında hissettiklerim-miydi bunlar , yoksa gerçektende böylemi diyorlardı. İnsan olmayanı hissetmezdiki, kalp yalan söylemezdi. Vallahi doğruydu.. Amcalar ellerimizi sıkarken kendime çekiyordum onları. Eski bir dosta kavuşmuş gibi kocaman sarılıyordum. Biraz çekiniyorlardı ama farkediyordum hoşlarına gidiyordu. Sanki bizim beyaz vücutlarımız onlardan üstünmüş gibi davranıyorlardı. Aksini ıspatlamalıydım. Ebu Zer gibi Ayaklarının ucuna koyup başımı, yüzüme basın mı demeliydim. Bilmiyorum.. bilemiyorum.. aklım dumura uğradı düşünemiyorum.. 

Erdoğan'dan cuma namazı sonrası 'İran-İsrail' yorumu Erdoğan'dan cuma namazı sonrası 'İran-İsrail' yorumu

Dediğim gibi; her köyde insanlar su kuyularının başına toplanıyor, açılış yapılıyor, bağışçımıza, Türk halkına ve Müslümanlara dualar ediliyor, çocuklarla su fışkırtmaca oynanıyor ve gün bitmeden diğer kuyularıda açmak için yola revan  oluyorduk. “Son kuyu abi” dedi Malik. İHH genelmerkez personeli ve yol arkadaşım. “Son kuyu abi, ha gayret bununla bitirelim” diyerek; kendisi ve bahçe duvarları ot’tan yapılmış, kapısı olmayan şirin bir köy evinin önüne park etti  aracımızı. İlk bakışta; insanlar burda nasıl yaşarlar la birlikte bir acıtasyon kaplarken içimi; bahçe duvarının içinde yalnızca kalbiniz ile bakarsanız görebileceğiniz küçük çocuklara ilişti gözüm. Kara bir oğlan ayakta, yerde ondan birazcık daha büyükçe, oturan bir kız belliki ablaları ve kucağında belden aşağısı çıplak bir bebe. Küçük kız biz gelince tedirgin olan bebeği kucağında pişpişliyor ve kendiside gözlerinde şaşkın bir korku ile bize bakıyordu. Konuşmaya çalıştım tepki vermedi. Aracımızdaki balonlar aklıma geldi birkaçtane tutuşturdum ellerine. O şaşkınlıkla beni seyrederken ben, gözlerim arkada köy meydanındaki su kuyusunun başına geçe-durdum.

Bütün köy ordaydı, o küçük kız ve kardeşleri hariç. Belliki anası-babası kursaklarına koyacakları bir lokma için dışarı çıkmış ve küçük bebeğe de kızcağız bakıyordu minik kardeşiyle birlikte. Fotoğraf çekmek istedim onlara ve geriye dönüp telefonumla bir fotoğraf çektim. Biryerden tanıyordum sanki bu kızı, o minik ellerin kocaman işlere kalkışmasını, o küçük omuzlara verilen büyük yükü biryerden tanıyordum sanki.  Tıpkı babasının annesi Fatıma binti Muhammed a.s. gibi.. onunda büyük yükler koyulmuştu omuzlarına, oda küçük bedeniyle büyük işler başarmıştı. Büyük ağırlıklar kaldırmıştı. Evet evet; Kara Fatma’ydı o kız, kimsenin bilmediği bilmeye gayret etmediği, bilmekten korktuğu. Küük ellerle büyük işlere kalkışan Kara Fatma. Afrikanın sahrasında, yolu dahi olmayan, yağmur yağdığında koca araçların dahi ulaşamadığı, kimsenin bilmediği, suyu çok uzaklardan almak zorunda kalınan, teknolojiden, zenon lambalardan, moda dan, futboldan, müzikten, tatilden, virüsten, bolluktan… uzak!! Huzurlu, sakin, ürkek, yeşil ağaçların gölgesinde, develerin, kuzuların ve ineklerin içinde.. samimi olmayanların yaşamadığı diyardı burası. Yokluk dediğime bakmayın; bizde olmayan, olamayan şeyler vardı onlarda. Oldurmak için milyonlarca insanın-milyonlar harcadığı o huzur.. 

Şimdi  uçaktayım, gidiyorum.. etrafımda yüzlerce insan, onlarda kurban kesmişler belliki. Her birinde farklı bir vakıf amblemi, gurur verici.. acaba birisi gördümü seni? Yoksa kör olan sadece benmiydim bu güne dek..geride kalan kalbim, peşimde götürdüğüm bedenimle gelmiyor küçük kız. Bir balonla, avucunun içine dünya konmuş gibi gülümseyişin geliyor aklıma. Korktuğumda senin hep açık olan o kapın, estiğinde evinin ot’tan yapıldığı, zor geldiğinde o minik ellerindeki küçük bebek..onu sarışın.. 5 yaşında  anne oluşun..
Kimin yardıma ihtiyacı vardı be çocuk. Muhtaç olan kimdi.. kim dünyaya yüktü.. sahip olduğumuz herşeyi sana versek bir tutam huzur verebilirmiydin bize. Savaşları, adaletsizlikleri, öldürmeleri, israfları, zulmü, yoksulluğu engelleyecek bir tutam insanlık verirmiydin bize.. sende güldürürmüydün dünyanın yüzünü. Yok yok sana acımıyorum sakın yanlış anlama. Sana sevgi duyuyorum, bir anne gibi ayaklarının altını öpmek istiyorum. Senin kucağındaki bebek olmak istiyorum. O kadar saflaşmak, senin kadar temiz olmak istiyorum çocuk. 

Allahım ben neler söylüyorum.. aklıma mukayyet ol, gözlerim neden buhulu.. yoksa gene ağlayacak ve kendimi birşey yapmış mı sanacağım.. 

Hoşçakal küçük kız.. bak köyünüzün üzerinden geçiyorum. El sallıyorum sana.. insanlığıma.. adamlığıma.. merhametime.. bak göz yaşlarımı bırakıyorum sana yukardan, minik ellerinle tut onları, sonra balonları aldığındaki gibi gülümse..

Hoşçakal güzel kızım..
Gene geleceğim..
Söz veriyorum..

Not: 2021 İHH kurban organizasyonu; Çad hatıralarımdan…