Macaristan Başbakanı Orban'ın, Brüksel'de düzenlenen AB Liderler Zirvesi'nde Ukrayna'nın Birliğe katılım müzakerelerinin başlatılmasına itirazı, görüşmeleri çıkmaza sürüklemişti.

SCHOLZ'UN "KAHVE MOLASI" ÇÖZÜMÜ
Almanya Başbakanı Scholz, Ukrayna'nın üyelik müzakerelerinin başlatılması oylamasının yapılabilmesi için Orban'ı, diğer ülke liderlerinin de önünde, kahve molası için salon dışına çıkmaya davet etmişti.

Scholz, AB kuralları uyarınca bir üyenin eksikliği halinde geri kalan 26 üyenin, müzakerelerin başlatılması için gerekli oy birliğini sağlayacağını hatırlatmıştı.

Teklifin ardından Orban salonu terk ederken, Ukrayna'nın AB'ye katılım müzakerelerini başlatma görüşmelerinin de önü açılmıştı.

URSULA VON DER LEYEN: STRATEJİK BİR ZAFER
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen Ukrayan kararı için “Stratejik bir karar ve bloğun tarihine kazınacak bir gün. Verdiğimiz sözleri yerine getirdiğimiz için gururlu ve ortaklarımız için sevinçliyiz.” dedi.

Politico'nun haberine göre, Orban'ın Brüksel'de düzenlenen AB Liderler Zirvesi'nde Ukrayna'nın birliğe katılım müzakerelerinin başlatılmasına itirazı, görüşmeleri çıkmaza sürükledi.

Siyonist Biden, ABD tarihinin en az desteklenen başkanı oldu Siyonist Biden, ABD tarihinin en az desteklenen başkanı oldu

Orban, kısa bir süreliğine, AB Konseyi binasında ülkesine tahsis edilen odaya gitti. Liderlerin yanına döndüğünde ise Ukrayna kararı alınmıştı. Michel, kararı, “AB Konseyi, Ukrayna ve Moldova ile katılım müzakerelerini başlatma kararı aldı. Gürcistan’a adaylık statüsü verdi ve Bosna Hersek ile katılım kriterlerine gerekli uyum sağlanır sağlanmaz müzakerelerin başlatılmasına karar verdi. Komisyon, böyle bir kararın alınması amacıyla marta kadar bir rapor sunacak” sözleriyle açıkladı.

ORBAN'DAN TEPKİ: VETO HAKKIMIZ VAR
Orban, kısa bir videoda karar için, “Tamamen anlamsız, mantıksız ve hatalı. Macaristan pozisyonunu değiştirmeyecek” ifadelerini kullandı. Dün de “Bu kötü kararı almamalarına ikna etmek için sekiz saat harcadım. Sonunda bunun uzun bir süreç olduğunu ve çıkarlarına karşı olduğunu düşünmesi halinde Macaristan’ın istediği zaman bloke edebileceğini söyleyerek beni ikna ettiler” diye konuştu. Macaristan yakın vadede iki veto hakkına sahip. Bunlardan ilki Ukrayna için hazırlanacak müzakere çerçeve belgesi diğeri ise hükümetlerarası konferans çağrısı yapılması aşamasında gündeme gelebilir.

MACARİSTAN, AB'NiN UKRAYNA'YA 54 MİLYAR AVROLUK YARDIM PAKETİNE ENGEL OLDU
Macaristan Başbakanı Orban, AB'nin Ukrayna'ya yönelik 54 milyar avroluk yardım paketini veto ettiklerini duyurmuştu.

Başbakan Orban, paylaşımında, "Gece vardiyasının özeti: Ukrayna'ya ekstra paraya veto." ifadesini kullanmış, AB'nin Ukrayna'ya yönelik 54 milyar avroluk yeni mali yardım paketi Macaristan engeline takılmıştı.

MACRON: ORBAN'IN UKRAYNA'NIN AB'YE ÜYELİK OYLAMASINA KATILMAMASI PLANLIYDI
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Brüksel'de dün düzenlenen AB Liderler Zirvesi'nin ardından basına yaptığı açıklamada Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ın Ukrayna'nın Avrupa Birliği'ne (AB) üyelik müzakerelerinin başlatılması oylamasına katılmamasının "sürpriz" olmadığını belirtti.

Emmanuel Macron, "Başbakan Orban bize söylediği şeyi yaptı, 'Oy birliğini engellemeyeceğim.' dedi." ifadesini kullandı.

Zirve öncesi bu konuyu görüşmek üzere Almanya Başbakanı Olaf Scholz, İtalya Başbakan Giorgia Meloni, Hollanda Başbakanı Mark Rutte ile bir araya geldiklerini kaydeden Macron, burada Orban'ın da "kısık sesle fısıldadığı çözüme" vardıklarını belirtti.

ORBAN "UKRAYNA, AB’DEN IŞIK YILI UZAKTA" DEMİŞTİ
Macaristan Başbakanı Viktor Orban, genel başkanlığını yaptığı Fidesz partisinin kongresinde yaptığı açıklamada, kendilerinin ciddi siyasi mücadelenin beklediğini belirterek, “Ukrayna'ya verilen yanlış müzakerelere başlama sözünü düzeltmek de bizim görevimiz olacak, zira Ukrayna şu anda Avrupa Birliği'nden bir ışık yılı uzakta” dedi. 

SAVAŞ HALİNDEKİ ÜLKE İÇİN ALINAN JET KARAR AB’NİN TÜRKİYE'YE KARŞI İKİYÜZLÜ TUTUMUNU AKILLARA GETİRDİ
AB'nin 60 yıldan fazla süredir adaylık için kapıda beklettiği Türkiye özellikle hem içeride he dışarıda kendi milli menfaatlerini savundukça pek çok alanda çoğu zaman yaptırımlarla sınanıyor. FETÖ'nün / PKK'nın dilinden yazılmış sözde insan hakları raporları, vize dayatmaları, Doğu Akdeniz ve Ege'de uluslararası hukuk yerine Yunan tezlerini savunmaları, terör operasyonlarına karşı Türkiye'ye tepkiler bu süreçte devamlı AB'nin saldırı noktaları oldu.

Söz vermelerine rağmen Gümrük Birliği’nin güncellenmesi yapılmadı. Türkiye'nin birliğine karşı harekete geçtikleri için hesap veren Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş'ı savundular. Vize muafiyeti sözü yıllardır uygulanmadı. 

AB İSTEDİĞİNE "HIZLI TARİFE" UYGULADI
AB Konseyi Başkanı Charles Michel'in, 28 Ağustos'ta Slovenya'daki Bled Forumu'nda yaptığı konuşmada, hem AB'yi hem de Batı Balkanlar ve Ukrayna gibi aday ülkeleri kastederek "Her iki tarafta da 2030'a kadar genişleme için kendimizi hazırlamalıyız." demişti.

Genişlemede adı geçen ülkeler ise 20 yıl önce AB perspektifi sunulan Batı Balkan ülkeleri Sırbistan, Karadağ, Kuzey Makedonya, Bosna Hersek, Arnavutluk ve Kosova. Bu 6 ülkeden Kosova hariç hepsi aday ülke statüsünde.

2 ÜLKEYE 4 AY SONRA ADAYLIK STATÜSÜ VERİLDİ
Bu iki ülkeye, Rusya'nın Ukrayna'ya Şubat 2022'de saldırmasından 4 ay sonra Haziran 2022'de aday ülke statüsü verildi.

AB ilk kez savaş halinde olmasına rağmen Ukrayna ile müzakerelere başlama kararı aldı. Ukrayna gibi Moldova da Rus tehdidi altında olması dolayısıyla müzakerelere başlama kararı alınan ülkelerden.

COĞRAFİ TEZ DE YALAN OLDU
Brüksel'de düzenlenen AB Liderler Zirvesi'nde alınan bir karar da AB'nin Gürcistan'a adaylık statüsü vermesi oldu. Bu karar coğrafya üzerinde Türkiye'ye karşı çıkan tezleri de bitiren bir hamle niteliğinde.

GENİŞLEMEDE TÜRKİYE'DEN BAHİS YOK
1999'dan beri aday ülke statüsünde bulunan Türkiye'nin adı ise son genişleme bahsinde hiç geçmiyor. Bunun ilk sıradaki nedeni Türkiye'nin AB'ye katılım müzakerelerinin şu anda donmuş vaziyette olması.

Türkiye'nin 2005'te başlayan AB katılım müzakereleri, Fransa ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) siyasi gerekçelerle blokajı nedeniyle yıllardır ilerleyemiyor.

15 Temmuz darbe girişimi sonrası gelişmeler, Türkiye'nin Suriye'deki askeri harekatları ve Doğu Akdeniz'deki kriz gibi nedenlerle Türkiye-AB ilişkilerinde görülen gerileme son aylarda tamir edilmeye çalışılsa da genişlemeye ilişkin tartışmalarda Türkiye'ye yer verilmiyor.

AB tarafı, Türkiye ile ilişkileri katılım müzakerelerini yeniden canlandırmak yerine daha çok ticaret, ekonomi, göç, enerji, teknoloji, sağlık gibi alanlarda işbirliğini artıracak ve "karşılıklı çıkara dayalı" şekilde ilerletmeyi amaçlıyor. Bu noktada Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve Türk vatandaşlarına AB'nin vize muafiyeti sağlaması gibi başlıklar öne çıkıyor.

Türkiye'nin AB yolunda demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi alanlarda reformlar yapması gerektiğini yineleyen AB yetkililerinin kendileri de Türkiye'ye tutarlı bir AB perspektifi sunmuyor.

AB'ye katılımı "stratejik bir hedef" olarak sürdüren Türkiye ise ilişkilerin üyelik perspektifiyle yeniden canlandırılmasını bekliyor ve genişlemenin yeniden gündeme geldiği bir dönemde Türkiye'nin bu perspektifin dışında bırakılmasını stratejik bir hata olarak görüyor.