Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Aile Yılı'nın programı kapsamında, ailenin yeniden kalkınması gerektiği konusunda çalışmalar yaptıklarını dile getirdi. Bu önemli bir adımdır.

Bu yönden yapılacak çalışmalar arasında evlenmeye teşvik etmek için gençlere kredi verileceğini, doğum yapan annelere çocuk başına ödeme yapılacağını, kadınların çalışma şartlarını kolaylaştıracağını dile getirdi. Bunlar elbette önemlidir lakin nüfus artış hızının tepetaklak olduğu bir zamanda ve medeniyet çöküşünün hızlandığı bu zamanda bunlar sadece pansuman kalır. Sayın Cumhurbaşkanımız bu konuda asıl kronikleşen sorunlara yönelmezse ve bu yönde çalışmalar yapılması talimatları vermezse, aile yılının bir anlamı kalmayacaktır. Yıllardır aile alanında çalışan bir uzman olarak gerek sahada gerekse danışmanlık sürecinde gördüğümüz problemleri başlıklar şeklinde de olsa kısa kısa ele alıp bu alanlarda çalışmayı tavsiye ediyorum. Bizlerin de bütün imkanlarımızla destek olamaya hazır olduğumuzu buradan ilan ediyorum. Nesli İhya Medeniyeti İnşa mefkûremize ulaşmanın yolu aşağıdaki konu başlıklarını yani sorun alanlarını çözüme kavuşturmakla mümkündür.

Çözülmesi gereken konu başlıklarını şöyle dile getirebiliriz:

1.        İlk düğme olan eş seçme sürecinde büyük hatalar yapılmakta ve bu da zamanla önce huzursuzluk sonra boşanmaya sebep olmaktadır. Eş seçimi konusunda gençler bilinçlendirilmelidir. Evliliğe hazırlık okulu için “Önce Evlilik Okuluna Sonra Nikah Masasına” projesi uygulanmalıdır.

2.        Yüksek kiralar ve evlilik yüksek giderleri gençlerin evlenmesini engellemektedir. Bugün bir evlilik yaklaşık bir milyona mal olmaktadır. Asgari ücretlinin bunu karşılaması çok da mümkün görülmemektedir. Bu da gençlerin evlenmesini engellemektedir.

3.        Süresiz nafaka zulmü ile boşanan erkekler ciddi yük altına girmekte bu da yeni bir evliliği engellemektedir. Süresiz nafaka kadın tarafından haksız kazanç ve suistimale, erkek tarafında ise yeniden bir evliliğe engel olmaya sebep olmaktadır. Süresiz nafaka zulmü kaldırılmalıdır.

4.        6284 nolu yasa ve kadının beyanı konusunda çok ciddi mağduriyetler yaşandığından dolayı boşanmalar artmaktadır, gençler evlilikten kaçmaktadır. Kadına şiddeti önlemenin yolu bu yasa değil, tam tersine aile birliğini tesis etmekten geçer. Kadın, ailenin dışında değil dahilindedir.

5.        LGBTİQP+ evliliğin önüne geçmekte ve ciddi anlamda neslimizi bozmaktadır. Gerek toplumsal ahlakı gerekse medeniyetin ana dinamiklerinin temeline dinamit koymaktadır. Kimlik bunalıma sebep olmakta ve toplumun ana dinamiklerini bozmaktadır. Bu direk terör suç sayılmalıdır.

6.        Erken evlilik adı altında daha önce ergen iken rızasıyla evlenmiş ve bu suçla hapse atılmış nice aile perişan olmuştur. İslam'ın izin verdiği ergenlik yaşında evlilik, çocuk evliliği sayılmamalıdır. Elbette evlilik sadece ergenliğe bağlı değil olgunluğa bağlıdır. Lakin bunu yaştan dolayı da cezalandırmamalıdır.

7.        Kadın çalışmak zorunda bırakıldığından dolayı ve hatta fıtratına uygun olmayan işlerde zorla çalıştırıldığından dolayı, çocuk sahibi olamamaktadır. Bu da kadını anne olma duygusunu zedelemekle mağdur etmekte ve nüfus artışını azaltmaktadır.

8.        Aileyi yıkan feminist dernek ve basın yayın programlarının önüne geçilmelidir. Nitekim feminist yaklaşımlar erkeği kadına, kadına erkeğe düşman etmektedir.

9.        Zina tamamen yasaklanmalıdır. Özellikle, evlilerin zinasına ciddi cezalar getirmelidir. Böylece ailede sadakat artırılarak zina yapmanın önüne geçilmelidir. Zina yapan taraf boşanmada bütün haklarından mahrum edilmelidir.

10.   Sadece bir meslekte çalışan kadınlara değil, ev hanımlarına sigorta ve maddi destek sağlanmalıdır. Nitekim çalışan kadın tek çocuk bile zor yapmakta iken, asıl ev hanımları çocuk yapmakta ve neslin devamını sağlamaktadır.

11.   Film dizi ve sosyal medya platformlarında aileye yönelik yapılan bütün itibarsızlaştırma programlarının önüne geçilmelidir. TikTok başta olmak üzere çıplaklığı öne çıkaran ve ahlaka zarar veren bütün sosyal medya platformları her şeye rağmen yasaklanmalıdır.

12.   Toplumsal cinsiyet eşitliği, karma eğitim(kız okulu, erkek okulu ve karma eğitim olmalıdır) başta olmak üzere cinsiyetsizleştirme ve cinsiyete zarar veren her türlü operasyonun önüne geçilmelidir.

13.   İş olmadan evlilik ve aile huzuru olmayacağı için önümüz kırk yıl "machine learning" dönemi olduğundan, özellikle gençlerimiz yapay zeka odaklı mesleklere yönlendirilmelidir. MESEM desteklenmeli ve zorunlu eğitim kesinlikle kaldırılmalıdır.

14.   Okullara seçmeli değil zorunlu aile dersleri konulmalıdır ve bu alanda yetiştirilecek öğretmenler derse girmelidir. Bunun için üniversitede aile öğretmenliği bölümü açılmalıdır.

15.   Çocuk terbiyesi neredeyse suç sayılmaktadır. Her anne baba çocuğuna kendi milli ve manevi değerleri bünyesinde terbiye verebilmelidir. Seküler çağın sahte özgürlükçü yaklaşımından vazgeçilmelidir.

16.   Aile içi şiddet her yönüyle yeniden tanımlanmalıdır. Cinsellik eşler arasında en doğal hak iken hane içi tecavüz gibi yanlış kavramlar ortadan kaldırılmalıdır. Şiddet yeniden tanımlanmalıdır. Nitekim psikolojik şiddetin sınırı bulunmamaktadır. 

17.   Biyopsikososyal alanda ciddi zarar veren ve boşanmalara sebep olan dijital bağımlılığın önüne geçecek adımlar atılmalıdır. Özellikle neslimizi değerlerinden uzaklaştıran dijital oyunların kontrol altına alınması gerekmektedir.

18.   Uzun zamandır hasara uğrayan aile içi iletişim dinamiklerini tekrar harekete geçirmek için devlet ve sivil toplum kuruluşları el ele aile okulu, aile içi iletişim kursları açmalıdır. Bunu da sivil toplum ve devlet birlikte yapmalıdır. Nitekim sadece devlet kendi memurları ile bu işi yaptığı takdirde mesleki hissizleşme ile başarıya ulaşmadığı gibi, sadece sivil toplum kuruluşları bu çalışmayı yaptığında ekonomik olarak işin altından kalkamaması bu çalışmaları sekteye uğratmaktadır. Bu sebeple devlet ve millet el ele çalışmalıdır.

Elbette bunun gibi birçok sorun çözüme kavuşmayı beklemektedir. Yaklaşık 200 yıldır nesli ve ekinleri ifsat etmeye çalışan ifsat komitesinin en büyük amacı, aile medeniyetimizi yıkmaktır. Bizlerin de aileyi yeniden ihya etmek için bu ifsat komitesine karşı mücadele etmekten başka bir çaremiz bulunmamaktadır. Elbette en büyük çözüm aile içi iletişim dinamikleri yani anne baba sorumluluğundadır. Lakin sivil toplum kuruluşlarına ve devlete de bu anlamda aileyi yıkan yasa ve projeleri iptal edip dayatılanlara karşı birlikte hareket etmektir. Bizi birbirimize bağlayan asıl bağlar aile bağlarımızdır. Aileyi ihya eden medeniyeti inşa eder. Aileyi ihya edemeyen ise medeniyeti imha eder. Havalecilik ve ertelemecilik psikososyal hastalıklarını terk ederek, şu an itibarıyla aileyi imha etmeye çalışan ifsat edicilere karşı aileyi ihya etmek için var gücümüzle çalışmalıyız. Ve yine kendimize sormalıyız "Ben değilse kim, şimdi değilse ne zaman?

Adnan Kalkan
adnankalkan01 @gmail.com
adnankalkan.com.tr