Tartışıp duruyoruz, Türkiye İsrail’e boykot uyguluyor mu? Bakın Boykotu ben uygularım, devletler boykot uyguluyorsa yaptırım da uygular. Devlet yaptırım uygularsa, sadece kendisi İsrail’e mal göndermek için bahane arayıp bulmaz, bir başkası eğer o ülkeye o işi yapıyorsa, ona da boykot uygular, yaptırım uygular. ABD’nin ABD Maliye Bakanlığı’na bağlı Yabancı Varlıkları Kontrol Dairesi (OFAC). Sadece o değil, mesela bizim MİT, Emniyet, MASAK’ın da bu işle görevlendirilmesi gerek. Bir de ihlal/İhbar hattı kurması gerekir CİMER gibi, yurt içinden ve dışından ihbarları alır, değerlendirir.

Zarrab olayını Hatırlayın, ya da Zindaşti olayını. Irak üzerinden İran’a mal satınca ne oluyordu. ABD ne mi yapıyordu, Halk Bankası örneğine bakın. İsterseniz, ABD’nin çıkarlarına zarar verdiği durumlarda, Bronson olayında “Dostumuz Amerika” ve Dostumuz Trump” ne yapmıştı o günleri hatırlayın. Ha! Bu arada “Dostumuz, müttefikimiz, Stratejik ortağımız, her daim uluslararası sistemin lider ülkesi olarak Uluslararası sistemle uygun adım hareket etmek üzere sadakatimizi teyit etme gereği duyduğumuz ABD darbe yapar sesimiz çıkmaz. FETÖ’yü, PKK korur sesimiz çıkmaz. NATO karargahının bulunduğu o küçük ülkede Fehriye Erdal’ın işi ne hiç düşündünüz mü?

Dün Suud’lara, Trump ikiz kuleler bahanesi ile 1 Trilyon Dolar’a yakın ceza yazmıştı, Selman’ın sesi çıkmamıştı değil mi? O da Suudi Oligark’lara kesti Faturayı. Bu gün girdikleri yolun onları nereye getirdiğini görüyorsunuz. Bu arada geçen hafta içinde de Biden yönetimi Iraklı oligarklara o paraya yakın bir ceza kesti. İnşallah yarın o işin ucu bizimkilere dokunmaz. Trump öyle bir kabine kuruyor ki, neredeyse tamamı Yahudi, Yahudi olmayanları da Evengelik Siyonist. Biliyorsunuz Siyonizm, İngiliz markası, Avrupa Yahudilerinin, Vatikan’ın Tapınakçı’larının imalatı bir şey.

Ya hu, Dahlan tipi, Filistinli Arap Yahudi’si ya da Arap asıllı Siyonist bir Hristiyan ile iş yapıp ticareti devam ettireceğinize, İsrailli bir Rabbi ya da akıl, vicdan, sahibi bir Musevi ile yapın aynı işi, en azından ikiyüzlü davranmamış olursunuz. Bakın ABD nasıl yapıyor bu işi, hem de vahşice. Uluslararası Ceza Mahkemesi Netenyahu hakkında tutuklama kararı çıkarttı ya, Amerikan Yahudi lobisi bu kararı veren mahkeme üyeleri için tutuklama talep ediyor. Amerika’ya gelirlerse tutuklanmasını istiyor. Dahası da var, UCM’nin kararına destek vererek, Netenyahu’nun ülkelerine gelirlerse tutuklanacağını açıklayan ülkelere de ambargo uygulanmasını, yöneticilerinin ülkelerine girişinin yasaklanmasını istiyor.

Ya hu, bakın, bu gün, içine Dahlan kaçmış, arka planında Kushner’in, HABAT’ın AGARTHA’nın olduğu, Abbas’nın (Sizin başkenti doğu Kudüs’te bir yer olan , işgal topraklarında kurulmaya çalışılan, silahsız, açık denizlere bağlantısı olmayan, dünyaya dağılmış Filistinlileri dönemeyeceği, hatta bu gün İsrail denilen ülke coğrafyasının içindeki öbek öbek kalan Filistinlilerin de, aynı coğrafyadaki Falaşa’lar,  Rus Yahudileri, Diğer gayri Musevi, Hristiyan, Dürzi gibi unsurların da tehcir edileceği bir Filistin’den söz ediyor Netenyahu. Her fırsatta Arz-ı Mevud coğrafyasından söz etmiyorlar mı, kurulacak olan devletçik de bu coğrafyanın içinde kalmıyor mu, görmüyor musunuz, duymuyor musunuz, bilmiyor musunuz, oynanan kirli oyunu anlamıyor musunuz). Sahi o Filistin devletinin o tek parti CHP’sinden farklı olacağını mı düşünüyorsunuz. DEM’den, HDP’den farklı mı olacağını mı düşünüyorsunuz? Bakın Arap Yahudileri, Fars Yahudileri, Kürt Yahudileri ve tabi Türk Yahudileri de Dahlanist Arap Yahudileri de o Filistin etiketli devletçiğin içinde olacak!

Daha önce Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin boyutunu, sürüp giden Ticaretin ne kadar derin, ne kadar yaygın, ne kadar büyük, ne kadar karmaşık olduğunu yazdım. Bu işler böyle yönetilmemeliydi.. Sonunda bu kabak, Bakan Bolat’ın başında patlatılıyor.

Bizimkilerden Hz. Ömer’in Kudüs beyannamesini ağzına alan birini duydunuz mu? Herkes konuştuktan sonra bizimkiler de nihayet UCM kararının bir an önce uygulanması yönünde bir açıklama yaptı. Lutfen bu kararı desteklediğimizi STK Fuarı forumunda yaptık.  Ya hu zaten davaya müdahil değil miyiz? Diğer İslam ülkeleri de Türkiye konuşmayınca onlar da susuyor. Hatta birçoğu hala sessiz. Bir kısmı zaten bu oyunda İsrail’in safında. Dikkat ederseniz, dünyada tepki çığ gibi büyürken İslam dünyasında ya hiçbir ses çıkmıyor ya da Türkiye örneğinde olduğu gibi cılız, polis kontrolünde. Suudi Arabistan’da Filistin bayrağı açmak, Gazze’den söz etmek bile suç. BAE’de öyle. Onlar Kâbe figürü üzerinde sexy Show görüntüleri ile kendilerinden geçiyorlar. Cadılar bayramı yapıyorlar. Bizim Kültür Bakanlığı yol göstersin de bir de Karnaval yapsınlar. UN WOMAN desteklesin de s Riyad’da, Cidde de Suudi ve Abudabi’de BAE, LGBT / Pedefoli topluluğu için ONUR YÜRÜYÜŞÜ düzenlesin. UN WOMAN ne alaka derseniz, bu örgüt BM’ye bağlı. İstanbul sözleşmesi, Lanzarote ve CEDAW uygulamalarını denetliyor ve destekliyor. Bizdeki yapı, yargı ve vergiden muaf, pozitif ayırımcılığa, diplomatik imtiyaza ve ilgili ülkelerin hükümetleri, yerel yönetimleri, özel tüzel kişiler, akademi, Media, STK’ları ile doğrudan iletişime geçme, destek alma ve verme imtiyazına sahip. İstanbul sözleşmesinden çekildik diyoruz da bu yapı içinde sözleşme etkisi eskisinden bin beter bir etkiye, güce, mali imkana sahip.

Dahası’nı da söyleyeyim mi, İsrail de, Filistin de, Suudi Arabistan’ı da, BAE’de, Katarı, Ürdün’ü, İran’ı, Irak’ı, Suriye’si, Azerbaycan’ı, Gürcistan’ı, Balkanları, Kafkasları ve AB ülkeleri bu örgütün görev alanı içinde. Aha bu da örgütün resmi internet sitesi: https://eca-unwomen-org.translate.goog/en/where-we-are/turkiye?_x_tr_sl=en&_x_tr_tl=tr&_x_tr_hl=tr&_x_tr_pto=tc Bakın bu örgüt, DSÖ’nün kardeş örgütü. Bunlar Siyonist, Pedefolik ve Satanist. Bunlar FETÖ’den de, PKK’dan da tehlikeli. İklim, Gıda, Çevre birçok alanda faaliyet gösteriyorlar.  Boykot etmemiz gereken örgütlere her türlü imtiyazı veriyoruz.. UN WOMAN’ın ana sayfası için: https://www.unwomen.org/en Bu suç örgütüne karşı bir elin parmak sayısı kadar bile olmayan bir iki milletvekilinden başka kimsenin sesi çıkmıyor. Troller başka işlerle ilgileniyorlar, malum media’mız da öyle. Akademimiz de STK’larımız da fonlandığı için malum koroya katlıyor. Muhalefet desen büyük çoğunluğu bu konuda iktidara gizli destek vermekle kalmıyorlar, kendilerinin önü açılırsa bu sisteme daha fazla hizmet edecekleri mesajını veriyorlar, o lobilere kuryeler göndererek kendilerini pazarlıyorlar. Oysa onlar bunları yapacak olsalar, halk sokağa çıkardı dün, ama bugün halk, onlar gelirse, mevcudu da kaybederiz korkusu ile iktidar ortaklarının icraatları karşısında seslerini çıkartmıyorlar. Yani soğuk savaş taktikleri günümüzde de işliyor. Ve Erbakan’ın tabiri ile bu horoz döğüşü bu şekilde ülke gündemini teslim alıyor.

İktidar icraatları muhalefetin şansı, muhalefetin söylem ve eylemleri iktidar ortaklarının işine yarıyor. “Kontrollü bunalım strateji”nde bu oyun zaten böyle oynanıyor. “Tavşana kaç, tazıya tut” diyorlar. Tazı da Tavşan da yorulursa, yerlerine yenileri zaten çoktan hazırlanmıştır. Aslında tavşan da tazı da aynı çiftlik’te besleniyor. Amerika’da oyun. “Kırmızı Fil, Mavi Eşşek oyunu”. Bu oyunda Media, Mafia, Sermaye, Siyaset, Asker, Polis, İstihbaratçı, STK, Cemaat, İş adamı, İdeolog, sanatçı herkesin bir rolü vardır. Futbol da böyle değil mi? Ya da Boks. Siz onları insan gibi görüyorsunuz değil mi? İnsan her renge her kılığa bürünebilir. Aynı ülkenin iki çocuğunu birbiriyle dövüştürürler, siz, dini, mezhebi, ideolojik, ırki, hemşehri’lik duyguları ile taraf tutarsınız. Biri de bu döğüş için bahis açar, paranızı da söğüşlerler.  Birileri sonuçta sizin kanlarınız, gözyaşlarınız ve çalınan alın terleriniz, hayalleriniz, umutlarınız üzerinden servet ve iktidar sahibi olurlar. İngilizce “Part=Parça” değil mi? Parti aynı bütünün parçası değil mi? Siyaset kanserleşti. Bizim aklımızı, kalbimizi, midemizi işgal etmişler, kalbimizi aklımızla, kulağımızı gözümüzle çatıştırıyorlar. İşçiyi patronla, kadını erkekle, kimini etnik kökeni, kimini ideolojisi üzerinden, kimilerini de PARTİLERİ üzerinden birbirine düşman ediyorlar. Hani adil şahidler olacaktık. Hani bir topluluğa olan düşmanlığımız bile bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmeyecek, Haktan yana, Hakikatten yana, Haklıdan yana olacaktık.

Sahi şimdi bu Filistin devleti işini ne yapacağız. Bu boykot işini ne yapacağız. FKÖ Ticaret bakanlığı ile bir mutabakat belgesi üzerinden kaldığımız yerden yola devam edeceğiz. Peki bu yapıları, Allah görmüyor mu, bilmiyor mu, duymuyor mu? O, kalplerden, akıllardan geçenleri, Kapalı kapılar arkasında konuşulanları, yazılıp çizilen, yapılanları, kripto haberleşmeleri gören, duyan, bilendir. Ve bütün bu olup bitenlerin hesabının sorulacağı bir gün var! Şimdi asıl soru şu: “ABD’nin terör örgütü olarak kabul ettiği HAMAS’ın siyasi büro üyelerinin Türkiye’de faaliyet yapması mümkün olabilir mi?” bu soruyu VOA soruyor. Alınan cevap Hayır!

VOA’nın haberinde aslında Ankara’ya çıkış için bir ara çözüm yolunun işaretleri de var: Türkiye Dışişleri Bakanlığı’na göre “Hamas’ın ofisinin Türkiye’ye taşınması gibi bir durum yok”. Katar emirinin geçtiğimiz günlerdeki ziyareti de bu konuyla ilgili olsa gerek. VOA’daki bir “uzman görüşü”ne göre “Erdoğan, Trump’ın başkan seçilmesiyle ilişkilere ivme kazandıracağı beklentisinde, Hamas’a ofis açtırmak diplomatik bakımdan intihar olur”. Ama yine de söz konusu haberde belirtildiği gibi S-400 örneğinde olduğu gibi “Şark usulü” bir “ara çözüm” bulunabilir. “O 3 kişi” eğer Türkiye'de kalmaya devam edebilirler. “Sessiz dururlar”, çok sıkı denetim altında tutulmayı kabul ederlerse tabii!? VOA Katar’ın Hamas’ın ülkesindeki ofisini kapatmasını da hatırlatarak Erdoğan’ın 17 Nisan 2024’te yaptığı, “Millî Mücadele sırasında Türkiye'deki Kuvayı Milliye ne ise HAMAS da işte aynen odur (…) Onlar ‘Anadolu’yu savunuyor’” sözlerini hatırlatarak soruyor: HAMAS, Kuvayı Milliye ise şimdi ofis kurmamak için ne gerekçeleri olacak! Peki şimdi ne olacak?  Cevabını arayan soru bu. Şimdi asıl soru şu: Bu durumda AK Parti durumu kendi tabanına ve dindar, Gazze konusunda duyarlı çevrelere nasıl anlatacak. Bu imkânsız. Böyle bir niyet bile, gelinen noktada, AK Partinin Gazze konusunda samimiyetinin sorgulanmasına, parti tabanında büyük kopuşlara, daha sert bir toplumsal tepkiye sebeb olabilir. Slam ve dua ile.

Not: Öte yandan BAD kaçırılan HABAT üyesi, Haredi, Zvi Kogan isimli İsrail ordusunda görevli kişinin öldürülmüş olduğu bilgisi geldi. Bu arada CHABAT’ın Netenyahu, İsrail Savunma Bakanlığı ile ortak çalıştığı bilgisinin ardından Türkiye ve KKTC’deki Chabat üyeleri ve onların sahip oldukları finansal ve mal kaynaklarının durumu ile ilgili Ankara’nın nasıl yol izleyeceği merak konusu. Bir yandan HAMAS öte yandan HABAT arasında kalan Ankara’nın izleyeceği rota, içeride ve dışarıda merak konusu