Her geçen gün kendisini daha çok özleten merhum Ömer Lütfi Mete ağabeyimizin öte dünyaya doğuşunun on ikinci yıl dönümü bugün...

Merhumu tanıyan, onunla çalışan, sohbetinde bulunan herkes; "Ne güzel, ne de mert insan!" derdi onun için. Keza yedi ellere de sorulacak insandı. Nitekim sevenleri ve öğrencileri kadar fikren muhalif olduğu kimseler de şahittir Ömer Ağabeyin vicdanına ve hakkaniyet sevdasına. 

Evet; her daim "Ağabey" idi o. "Akil", "Ârif" ve "Âlim" bir kimseydi. İlle de kaleme aldıkları ve kelâma getirdikleriyle "Amil" bir şahsiyetti. Asırlar evvelinden beslenip bugüne renk katan ismiyle müsemma "Alp-Eren" idi. Kitab'ın ve hikmetin dostuydu. Bundan sebep dilinden ve kaleminden damlayanlar, hep gönül meyvesi sözlerdi. 
"Gülce" nâmıyla andığı Habibullah'a (sav) çağırırdı. Rabbinden gelecek hayır vesilelerine muhtaçlığını anlatırken "Uçurumun kenarındayım Hızır" demişti.

Kahramanının Hz. Ali Efendimiz olduğunu söylerdi. Onu (kv) “Haksızlık yapmaktansa haksızlığa uğramayı tercih eden, en sıkıntılı anlarda bile ilmi, cesareti ve asaleti buluşturan kusursuz zerafetin temsilcisi ve kâmil insan modeli" olarak tasvir ederdi.
"Yezid'in harcı zulüm, Yiğidin burcu ölüm" demişti, Evlad-ı Resûl'ü maddi-manevi yiğitliğin banisi olarak işaret ederken. Keza zaferden değil, seferden sorumlu olduğumuzu hatırlatırdı. Yine aynı saikle nefes nefes, satır satır yazmıştı hayatına, "Allah var, gam yok!" ilkesini. 

Merhum Ömer ağabeyin yanında yöresinde bulunabilmiş herkes şahittir bir şekilde. Sevip rehber edindiği kimselere kuru iltifatlar dizmekle yetinmez, Dost bellediklerinin ahlâkıyla ahlâklanmanın uğraşını verirdi. Nitekim İmzası dahi "Ö.Lü. Mete" şeklindeydi. "Ölmezden evvel ölün!" hadisiyle ihya edilmek istercesine... 
Vefatından bir yıl kadar evvel, "Allah'sız Müslümanlık" adlı şaheserini imzalamıştı bu fakire. İmzasını taşıyan o kitaba yıllar sonra nice kardeşler geldi naçizane. İçlerinden biri doğrudan Ömer Ağabeye ithaftı nitekim.

Biz ondan razıydık, Rabb-i Rahîm de razı gelsin! Kabri nûr, mekânı cennet, komşuları ise "Gülce" namıyla andığı İlmin Şehri (sav), "Kahramanım" dediği İlmin Kapısı (kv) ve "Yiğitlik/Fetâ" vasfıyla hatırlattığı Evlâd-ı Resûl olsun!

Aziz ruhuna el-Fatiha!