Hamas’tan son çağrı: İslam ümmetini, işgalci İsrail ve destekçisi ABD’nin bütün diplomatik temsilciliklerini kuşatmaya çağırıyoruz.”
Ortadoğu’daki yangının alevleri her geçen gün daha da yükselirken, bu kürsüden siz değerli okuyucularımıza aktarmaya çalıştığımız mesajlar ve çağrılar, mazlumların haykırışlarına tercüman olma gayesini taşımaktadır. Aksa direnişinin ve Filistin halkının haklı mücadelesinin sesini duyurmayı kendimize bir vazife ve emanet kabul ettiğimiz bu satırlarda, zulme karşı dik durmanın, ümmetin dayanışmasının ve özgürlük mücadelesinin şahitliğini yerine getirerek direnişin sarsılmaz kararlılığını, özgürlük arzusunu ve ümmete düşen sorumlulukları tüm yüreklerde hissedilir kılmak istiyoruz.
Aksa’mız özgür olana dek, Filistin halkının maruz kaldığı vahşeti ve soykırımı, mazlumların haykırışını, direnişin haklı ve gür sadasını ve bu uğurda ortaya konulan mücadeleyi, son nefesimize kadar gündeme taşıma gayretimizi sürdüreceğiz. Çünkü biliyoruz ki bu dava yalnızca bir coğrafyanın davası değil, insanlığın onuru, adalet ve özgürlük arayışının mücadelesidir.
Bu bağlamda geçen hafta perşembe günü bu kürsüden, Hamas İslami Direniş Hareketi Liderlerinden Halid Meşal ve İzzet Rişq'in, Yahya Sinvar'ın şehadeti sonrası ümmete yaptığı çağrıları ve bu çağrıların ne anlama geldiğini aktarmaya gayret ettik.
Bu haftaki yazımızda, Komutan Yahya Sinvar’ın, şehadetinden iki hafta önce hareketin lider kadrolarına gönderdiği son mesajını, Hamas İslami Direniş Hareketinin İslam ülkelerinin liderlerine ve halklarına yaptığı çağrıyı ve Filistin’in BM temsilcisinin BM’de bütün insanlığa yaptığı tarihi konuşmayı sizlere aktaracağız.
Şehid Komutan Yahya Sinvar şehadetinden iki hafta önce hareketin lider kadrolarına gönderdiği mesajda şu ifadelere yer vermişti: “Şunu iyi bilmemiz gerekiyor ki şüphesiz bu savaş birçok kişinin beklediğinden çok daha uzun sürecek. Ama savaş uzadıkça bizler zafere, özgürlüğe ve işgalcilerin bu topraklardan defedilmesine, sökülüp atılmasına daha çok yaklaşmış olacağız. Bu yüzden kendinizi, Allah’ın izniyle Beytülmakdis’in kapılarını çalacağımız, işgalcilere karşı uzun soluklu bir savaşa hazırlayın.”
Şehid Komutan Yahya Sinvar’ın, çok arzuladığı şehadete kavuşmadan önce bizlere bıraktığı bu mirasta yer alan sözleri, direnişin inancını ve kararlılığını ortaya koyuyor. Sinvar’ın bu sözleri, Filistin’in özgürlük mücadelesinin sadece bir halkın değil, bütün İslam ümmetinin davası olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu davet, Aksa’yı özgürleştirme yolunda sabırla ve metanetle ilerlememiz gerektiğini vurguluyor. Zira bu kutlu davaya omuz veren her bir fert, sadece bir mazlumun değil, tüm insanlığın sesi olmaktadır.
Bu satırlardan, direnişin mücadelesinin sadece bir bölgeye, zamana veya bir nesle hitap etmediğini, aksine bağımsızlık, adalet ve onurun nesiller boyu devam edecek bir dava olduğunu da anlıyoruz. Sinvar’ın sözleri, direnişin sabır ve azimle büyüyeceği bir sürece çağrı yapıyor.
Aynı doğrultuda, Hamas İslami Direniş Hareketi de Gazze’nin kuzeyinde yaşanan insanlık dramına ve soykırıma sessiz kalanlara bir çağrıda bulunarak İslam ümmetinin yöneticilerini ve liderlerini harekete geçmeye davet etti. Bu çağrı, artık herkesin yalnızca kınamalarla yetinmemesi gerektiğini vurguluyor:
Hamas İslami Direniş Hareketi, resmi Telegram kanalından yayınladığı paylaşımda, İslam ümmetine ve liderlerine şöyle seslendi
“Ümmetin başındaki yöneticilerin ve partilerin sadece durumun vahametini bildiren haber diliyle konuşarak, kınama ve hoşnutsuzluk açıklamaları yapmakla yetinmesi artık kabul edilemez. İsrail bu tavrı asla önemsemiyor, bu tavır işgalciye karşı bir caydırıcılık oluşturmuyor ve peş peşe işlediği suçları durdurmuyor.
Arap ve Müslüman ülke liderlerinden iş işten geçmeden davamızın haklılığı, halkımızın meşru talepleri ve ortaya koyduğu fedakarlıklarla, çektiği acılar karşısında uygun düşecek tarihi bir karar almalarını istiyoruz.
İşgalci İsrail’le ilişkilerini normalleştiren bütün devletlere acilen İşgalci İsrail’le tüm ilişkilerini kesmesi çağrısında bulunuyoruz.
Arap halklarıyla İslam âleminin tamamını, siyonist düşmana karşı tek yürek olmaya, Gazze ve Lübnan’daki direnişin yanında durarak, bu halkların yalnız olmadığını, işgalcilere güçlü bir mesajla iletmeye davet ediyor.
“İslam Ümmetini işgalci İsrail ve destekçisi ABD’nin bütün diplomatik temsilciliklerini kuşatma altına almaya çağırıyoruz.”
Hamas İslami Direniş Hareketi’nin İslam ümmetine ve yöneticilerine yaptığı bu net çağrı herkesin farkında olduğu bir gerçeği hatırlatıyor. Hareket, İslam ümmetinin sadece kınama ve üzüntü açıklamaları yaparak yetinmesini artık kabul edilemez bulmakta ve liderlerden, Filistin davasına olan desteği daha somut adımlarla göstermelerini istemektedir. Çünkü yalnızca kınama ile sınırlı kalan açıklamalar, işgalciyi caydırmaktan çok uzaktadır. Hamas’ın bu açık çağrısı tüm İslam coğrafyasına büyük bir sorumluluk yüklüyor. Özellikle Arap ve Müslüman ülke liderlerine, Filistin’in haklı davasına uygun, onurlu bir tavır sergilemeleri için çağrıda bulunuyor, ümmetin liderlerinden cesur bir duruş sergilemelerini ve İsrail ile olan tüm diplomatik ilişkilerin sonlandırılmasını talep ediyor.
BM Güvenlik Konseyi’ndeki Filistin temsilcisinin çarpıcı ve kararlı konuşması ise tüm insanlığa bir uyanış çağrısı niteliğindeydi:
“Soykırıma karşı artık sesinizi yükseltecek misiniz? Şimdi değilse ne zaman? Kurtaracak hayat kalmadığında mı? Faaliyetleriniz, hareketlerinizle uyumlu olsun. Ya bu soykırımı durdurun ya da sonsuza kadar susun.”
Bu haykırış, yalnızca Müslüman halklara değil, vicdanı olan herkese hitap eden bir uyanış çağrısıdır
Bu sözler, direnişin sadece bir bölgeye, bir dine veya bir halka ait olmadığını, aksine insanlığın adalet ve hakikat arayışının bir simgesi olduğunu bizlere bir kez daha gösterdi. Bu direniş, yalnızca Filistin’in değil; özgürlük, adalet ve onur peşinde koşan tüm insanlığın direnişidir.
Ey ümmetin onurlu fertleri! Bugün Filistin’deki direnişe omuz vermek, ümmetin birliği ve haysiyeti adına bir vecibedir. Aksa’nın özgürlüğü için yürütülen bu mücadeleye sahip çıkmak, ümmetin haysiyetini korumakla eşdeğerdir. Özgürlük ve adalet uğrunda direnen bu halk, yalnızca kendi davası için değil, tüm insanlık için direnmektedir. Soykırıma karşı sessiz kalmak, yalnızca zalime güç vermek anlamına gelir. Artık herkesin safını belli etme vakti gelmiştir. Filistin’in sesi, Aksa’nın davası ve ümmetin sorumluluğu bizleri çağırmaktadır. Bu mücadelede bizlere düşen, direnişin yanında dimdik durmak ve mazlumun sesini yükseltmektir.
Çünkü;
Soykırım karşısında suskun kalanlar, tarihin, insanlığın ve en önemlisi Alemlerin Rabbi’nin yargısından kaçamayacaklardır.