İnsan sürekli hareket halindedir. Gördüklerinden ve yaşadıklarından etkilenir. Zihninde ve gönlünde yaşadıklarını biriktirir, değerlendirir ve edindiği kanaatler, onu bundan sonraki yaşayacaklarına hazırlar. Her ilişki ve tecrübe, bu birikime ilâve olur. Bir an önce bir olayı yaşayan insan, bir an sonra artık o eski insan değildir. Hem o olaydan edindikleri, hem de başka yaşadıklarından etkisiyle, bilgilenir ve yeni bir anlayışa sahip olur.

Her olay insanı etkiler ve değiştirir

Yıllar önce yaşanmış bir olaydan dolayı o insana güvenemeyenler, yaşanmışlıkların insanı değiştirip olgunlaştırdığını, her tecrübenin bize öğrettiği şeyler olduğu gerçeğini göz ardı edenlerdir. Yanlış yapana, içindeki iyi insanı çıkarma fırsatı vermez ve hep o eski insanmış gibi davranırsak, bu bir insana yapılabilecek en büyük haksızlıklardandır. Pişman olmuş, tövbe etmiş ve daha iyi olmak için gayret edip, kendisine bunu ortaya çıkarma fırsatı verilmesini bekleyen insana, bu fırsatın verilmesi insani bir görevdir.

Her insan, kendi değişimine izin verdiği kadar değişir

Diyelim ki karşımızda, olaylardan ders almayan, kendisini yenilemeyen, eksiğini yanlışını görmeye yanaşmayan ve ne yaparsa yapsın karşısındaki insanı suçlayan birileri de olabilir. Biz yine de ona fırsat vermeyi ve iyi davranmayı deneyelim. Çünkü Ali bin Sehl’in rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Resulullah Efendimiz (s.a.v) Hazreti Enes bin Mâlik’e (radıyallahü anh) buyurdu ki: “Zâlim de olsa, mazlum da olsa, kardeşine yardım et!” 

Enes bin Mâlik (radıyallahü anh) “Yâ Resûlallah! Kardeşim mazlûm ise yardım ederim de, zâlim ise ona nasıl yardım edebilirim?” diye sordu. Resulullah Efendimiz (s.a.v) buyurdu ki: 

“Onu zulümden vaz geçirmen, senden ona yardımdır.”

Akıl sahipleri, kazandıran tutumu seçerek akıllarını büyütürler

“O, hanginizin daha güzel iş yapacağınızı denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstündür, bağışlayandır.” Mülk 2 buyuruyor Rabbimiz (c.c).

İnsanı korumak, onun daha iyi işler yapabilmesi için zemin hazırlamak ve insanın özünde iyi olup, ne işlemişse işlesin, yeniden en iyi olabileceğine inanmak; hepimizin boynumuzun borcudur. İnsan değişir ve iyileşir. Hatası sık sık yüzüne vurulan insan, önce kendi içinde kan kaybeder, güven zaafına düşer. Biz iyilikle emrolunduk. Her kul ilişkisi, emanet bir hayatın Allah (c.c) tarafından bize yüklenen sorumluluğudur. İlimden nasibi olanların insana artan hürmeti, Rabbine (c.c) hürmetinin yansımasıdır. O zaman mesele karşımızdaki değil, mesele biziz. Biz Allah’a (c.c) ne kadar yakın olma çabası içinde olursak, O’nu o kadar severiz. Ne kadar seversek o kadar itaat ederiz. Ne kadar itaat edersek te onun değer verdiklerini değerli görürüz.

İnsan durağan değildir. Akan zaman içinde akar. Aktıkça arınır, güzelleşir. Çekilen çileler, yoksulluk ve yoksunluklar, bizde daha iyi ve daha doğru düşünme zemini oluşturur. Bizi insan yapar ve insan kıymeti bilme derecesine yükseltir. İnsan yüksektedir. Yükseğe çıkabilenler onu hakkıyla görebilir ve anlayabilirler.