Doğru ve güzel olanın, yanlış ve çirkin olandan etkilenerek bozulması, engellenmesi, unutulması ya da bir şekilde tedavülden kaldırılması, toplum için ölümcül bir hastalık olduğundan, asıl meseleye odaklanmayı ve dışarıdan yapılan saldırıları umursamamayı tavsiye eden, kelamlardan biridir bu ve malum orijinali; “it ürür, kervan yürür” şeklindedir.

Ortada bir kervan varsa ve yürümeye takati bulunuyorsa, yolu bilen bir rehberi ve güvenli bir yol da varsa, kervan haydi haydi yürüyecektir. Ne ki; şartların neredeyse tamamı kervanın aleyhine iken, bırakın yürümeyi, kervan varlığını koruma derdine düşmüşken, ürüyen itlere rağmen yola revan olmak pek mümkün olmuyor. Yola çıkmaktan aciz kalan kervan, olan enerjisini de itlere taş atmakla tüketince, geriye nefesi tükenmiş, biraz da hevesi geçmiş, çok iş yapmış kahraman edasıyla sırtını yaslayacağı ilk yumuşak yerde uykuya dalmaya hazır bir topluluk kalıyor geriye…

İyiye, güzele, daha net ifadesi ile hakka aykırı, ne kadar çirkin ses ve soluk varsa, tümünü ürümek fiili ile ifade etmek mümkün. Ürüyenin şekli, şemaili, unvanı, parası ya da cakası çıkardığı sesin ürümek olmasına engel olmaz!

Bizde sık sık, biraz adı duyulmuş olanlar şöhretin sarhoşluğu yahut diyeti olarak, bir kısmı ise onu da şöhret yapsınlar duası olarak, İslam’a, Müslümanlara ve mukaddesatına ürürler.

Bizim piyasamızda özgün “meşhur” pek bulunmaz. Çoğu içine bozuk para atılınca kayıtlı mesaj ya da şarkıları seslendiren oyuncaklar gibiler. Bu yüzden değer yargısı ya da bir erdeme rastlamak mümkün olmaz. Oyuncaktan ahlak mı beklenir, erdem mi?

Bize sunulan şöhretlerin çoğunun bir toplum mühendisliği projesinin ürünü olan plastik oyuncaklar olduğu her hallerinden bellidir. Yüzlerindeki plastik cerrahi izlerinin duygusuz izleri kadar, dillerindeki plastik kalplerinden kaynaklanan ruhsuz sesleri de hemen tanınır.

Asıl mesele, bu basit oyuncaklara önemli kanaat önderi ya da sanatçı diye bakmaktadır.

Bunlar halka dayatılırlar. Sürekli yeni versiyonları üretilerek satışa sunulur. Eskiyen tedavülden kaldırılır ve geri dönüşüme gönderilir. Sonları unutulmak ve kullanılmış kirli kâğıt mendiller gibi bir köşeye atılmaktır.

Şöhretlerinin uzun ya da kısa sürmesinin bir anlamı yoktur. Fabrikalar bazı ürünlerini uzun raf ömürlü reklamlarında kullanırlar!

Oyun ve eğlence diyarı dünyanın kaderi böyledir.

Bizim meselemiz; oyuna dalmak değil, oyunlara gelmemek ve mümkünse, gücümüz ve imkânımız varsa oyunları bozmaktır.

Onların içlerindeki kini fark etmek, unutmamak ve ona göre temkinli olmaktır, hazırlıklı bulunmaktır. Madden ve manen donanımlı olmak, gönülleri doyuran bir idrakin çağrısını en müstesna eser olarak sunmaktır.

Anlamsız şarkıların, değersiz oyuncakların, hak etmedikleri bir değer bulmalarının önüne geçecek olan; zamanı ve mekânı, insanı ve toplumu kuşatan bir manayı, kova kova yangına su taşır gibi gündeme taşımaktır.

Bütün sözleri ve sesleri bastıracak olan kelam, bütün çirkinlikleri ve zulümleri sindirecek olan nizam bizdedir, elimizdedir.

Derin bir nefes alıp, yola yeniden koyulmak için can taşıyan herkes için geç değildir. Can çıkmadan yoldan geri kalınmaz!