Bir davanın başına gelebilecek en büyük musibetlerden biri gevşemek ve rehavete kapılmaktır. Uhud Savaşı'nda okçular tepesini terk edenler savaşın yenilgiyle sonuçlanmasına sebep olmuşlardı. Birçok devlet en güçlü oldukları dönemde rehavet ve gevşeme sebebiyle yıkılışa geçmiştir. Rehavet iyinin ve en iyi olanın en büyük düşmanıdır. İster fert ister topluluk gevşeyip rehavete kapıldığı takdirde çöküşe geçmenin başlangıcını yaşamaktadır ve sonuçta yok olup gitmeye mahkûm olmaktadır.
İslam toprakları yüzyıllardır “Savaş Meydanı” halindedir. Gevşemeyip rehavete kapılmayanlar ciddi mücadeleler vermişler, neticede zor da olsa muvaffak olmuşlardır. Rehavete kapıldıklarında ise celladına âşık olmuş veya yok olup gitmişlerdir. Misalen bir zamanlar Şeyh Şamil’in toprakları olan Çeçenistan, şimdi Kadirov gibi birinin celladına âşık olup tarihine, ecdadına karşı ve onların kemiklerini sızlatacak bir hale bürünmesidir.
Filistin toprakları yaklaşık 75 yıldır kan gölüne dönmüş ve Müslümanlar ilk defa Aksa Tufanı harekatiyle bilinçlenmeye başladılar. İlk defa sürekli katliam yapan İsrail'e karşı bu kadar şuurlu bir karşı koyuş bir dik duruş bir direniş gösteriyorlar.
İslam toprakları olan Mescid-i Aksa, Kudüs, Gazze yani Filistin ilk defa bu kadar uluslararası büyük halk desteği alıyor.
Müslümanlar ilk defa lanetli kavim olan İsrail'e karşı büyük bir ekonomik ambargo uygulayarak İsrail mallarını boykot ediyor. Önce pek tesiri görülmez zannedildi lakin Fas'tan Starbucks'ın kapanma aşamasına gelmesi yani iflasa kadar düşmesi, dünya genelindeki Siyonist ekonomik zarar, bütün dünyada boykotun gerek Müslüman gerek gayrimüslim mazlum taraftarların gayretiyle büyük bir etki oluşturduğunu kanıtladı.
Malumdur ki, Peygamberimiz Aleyhisselam'ın ordusu Hayber kalesini kuşattığında, kaleyi bir türlü teslim etmeyen Yahudiler, maddi sermaye olan hurma bahçelerinin kesilmeye başlamasıyla teslim olmuşlardı. Yahudi’nin sermayesi dünyadır yani maddiyattır. Yahudi’nin maddiyatını kestiğiniz takdirde can damarını kesmiş olursunuz. Öyleyse ey Müslümanlar! Sakın gevşemeyin, sakın rehavete kapılmayın. Bu boykot hak ile batılın mücadelesinde hayatî bir öneme taşıyor. Birçok âlimin dediği gibi “Yahudi mallarını almak hatta Yahudileri destekleyenlerin mallarını almak haramdır.” Bir kesimin dediği gibi “Yahudi mallarını kullanmazsak, hayat kalitemiz düşer,” safsatasına sakın kanmayın. “Kendi hayat kalitenizi yüksekte tutmak için, başkasının hayatını sonlandırmaya sebep olacak kadar alçak, zelil, rezil olmayın.” Sakın ha, rehavete kapılmayın, benimle ne olacak ki demeyin Sen, ben, o derken bir olacağız. İttihat, ittifak ile Yahudi'nin can damarını keseceğiz. Fosfor bombalarıyla, yasaklı silahlarla hastane, cami, kilise, mülteci kampı, ambulans vuran bu alçakları ancak boykot ile devirebiliriz. İnsanlık, insanlık düşmanı olan Yahudilerden yani Siyonistlerden bir an önce kurtulmalıdır. Öldürmelidir demiyoruz ama pasifize etmelidir. Nitekim kendileri, kendine efendi diğer bütün insanları hayvan gözüyle bakan aşağılıklardır. Bütün insanlığın düşmanıdır yani Yahudiler insanlık için hatta bütün mahlûkat için tehlikedir. Bu sözlerimi sakın kin, nefret olarak algılamayın. Bu sadece bir analizdir ve onları tahlildir. Yoksa biz bir çiçeği dahi dalından koparamayan bir dinin mensuplarıyız. Fakat şu anda “eğer insanlık Yahudilere karşı yani Siyonistlere karşı el ele verip mücadele etmezse, Yahudiler yani Siyonistler, insanlığa ihanet ile insanlığa büyük bir darbe vuracaklardır ki, vurmaktadırlar yüzyıldır.”
Sakın rehavete kapılmayın, sakın gevşemeyin. Sosyal medyada İsrail'in yapmış olduğu katliamları mutlaka paylaşın. Hesabım kapatılır diye düşünmeyin. Yeni hesap açılır. Cebinizde üç kuruş varsa mutlaka bir kısmını Filistin'e yardım diye gönderin. Vakıf ve derneklerimizin aracılığıyla yetim bakın. Meydanları Halid Meşal’in tabiriyle sakın boş bırakmayın. Sakın rehavete kapılmayın. Eğer sosyal medyada, meydanlarda ve marketlerde geri çekilirsek vebali büyük olur. Orada öldürülen her bir çocuğun, kadının, yaşlının, sivilin yani Müslüman kardeşimizin aynı zamanda biz birer katili olmuş oluruz. Efendimize (ASM) “sebep olan işleyen gibidir,” demiştir. Bazen sessiz kalarak sebep oluruz bazen onların mallarını alarak bazen yardım göndermeyerek… İsrail'e katliam ortağı olabiliriz aman ha dikkat. Sakın gevşemeyin ve rehavete kapılmayın. Benimle ne olur ki demeyin. Sen olmasan bir eksiğiz. Sen değilse ben değilse kim bu zulme dur diyecek? Allah kimin eliyle bu zulmü durdurur bilemeyiz. Her birimiz bir Selahaddin gibi davranmalıyız. Allah herkese Kudüs savunmasını nasip etmez. Bu şerefi herkese nasip etmez. Bu şerefe nail olmak için her birimiz Ebu Ubeyde, Ebu Hamza olmalıyız. Yalnızca Müslümanlar değil, Filistin'e destek veren bütün insanlarla ortak sesle bu zulme karşı haykırmalıyız. Sakın gevşemeyin, rehavete kapılmayın. Nitekim rehavet ile bu zulme en büyük ortak olunacaktır. Gevşemek ise davaya tam bir ihanet olacaktır. Ne diyordu Rabbimiz? “Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz.”(Alî İmran 139)
Adnan Kalkan
[email protected]
Twitter: @adnankalkan01
YouTube: Adnan Kalkan
instagram: adnankalkan01