Kur’ân ve Sünnet’te Evlendirme Yükümlülüğü

Hadımlaşmak ve bekârlık gibi yollarla cinsel hayattan çekilmeyi yasaklayan İslâm Dîni, Kur’ân ve Sünnet buyruklarıyla da evliliğe teşvik buyurmuştur.

Evlilik, çok defa mânevî ve maddî yardımları gerekli kıldığından; Kur’ân ve Sünnet’te mü’minler, evlendirmeye ve evleneceklere yardımcı olmaya yöneltilmişlerdir.

Kur’ânı Kerîm ve Sünnet’te Evlendirme Yükümlülüğü

Kur’ân’da evlendirmeye teşvîk

Yüce Allah, Mâide sûresinin ikinci âyetiyle İslâm Dîni’nin ve ortak aklın gerektirdiği bütün olumlu alanlarda yardımlaşmayı emreder. Evlendirme şeklindeki yardıma ise özel vurgu yapar ve Nûr Sûresi’nin otuz ikinci âyetinde mü’minleri şöylece görevlendirir:

İçinizden hür bekâr ve dulları, erkek esirleriniz ve kadınlarınızdan (Müslüman veya Ehl‐i Kitap olup) sorumluluk üstlenebilecek olanları evlendirin. Eğer fakir iseler, Allah onları lütfuyla yoksulluktan kurtarıp zenginleştirir. Allah bolca verendir ve her şeyi çok iyi bilendir.

İslâm bilginlerinin yorumuna göre bu âyette emrolunan evlendirmenin anlamı, evleneceklere mânevî ve maddî yardımda bulunmaktır.

Yardımla mükellef kılınanlar da bütün mü’minler, İslâmî devlet yönetimi ve velîler olmak üzere üç sınıfa ayrılmaktadırlar:

a Bütün Mü’minlerin Yardımı

Bütün mü’minlerin yardımı; bekârlığa karşı olumsuz tavır koyup evliliğe yönlendirici ve aracı olmak, zekât vermek ve Allah için isteğe bağlı maddî yardımda bulunmak şeklinde üç boyutludur.

b İslâmî Devletin Yardımı

İslâmî devletin yardımı mâlî ve hukûkî olmak üzere iki kısımdır.

Malî yardım

aa‐ Temel yönetim ilkelerini Kur’ân ve Sünnet kurallarının oluşturduğu İslâmî Devlet, memuru ve işçisine bekârsa, evlenme yardımı yapar. Bu yardım, Allah’ın Resûlü’nün de yapılmasını emir buyurduğu bir yardımdır. ‐Salât ve selâm üzerine olsun‐ O, şöyle buyurur:

Yönetimizdeki İslâmî devletimize memur veya işçi olan kişi (Beytü’lMal olan devlet bütçesinden yardım alarak bekârsa) evlensin. Hizmetçisi yoksa ve ihtiyacı da varsa hizmetçi alsın. Evi yoksa ev de edinsin. Bu yardımlaı aldıktan sonra hıyanet eden kişi hâindir; toplum hırsızıdır.

İslâmî Devlet, evlenme veya evlendirme sebebiyle borçlanıp da borcunu ödeyemeyen kişiye Zekât Bütçesi’nden yardım eder. İslâm’da zekât, dînî vasıflı bir devlet vergisidir. Devlet tarafından zenginlerden alınır ve başta fakirler olmak üzere devlet eliyle Kur’ân‐ı Kerîm’de belirlenen sekiz sınıfa verilir.

Bu sekiz sınıftan biri de”borçlular”dır. Yardım alacak borçluların başında ise yukarıda arzettiğimiz gibi evlenme veya evlendirme sebebiyle borçlanıp da, borcunu ödeyemeyen mü’min borçlular gelmektedir.

Hukûkî yardım

bb‐ İslâmî devlet; mehr‐i misil veren denkleri çıktığı halde, meşrû ve makul olmayan çeşitli sebeblerle kızlarını evlendirmeyen velîleri hukûkî yolla buna zorlar. Velîsi olmayan kızlara ve kadınlara bölgenin yetkili hâkimleri aracılığı ile velîlik yaptırır.

c Velîlerin Yardımı

Velîlerin yardımı ise teşebbüs ederek, vâki talebleri inceleyerek ve maddî yardımda bulunarak evlendirmeye çalışmaktır.

Velî olarak babalar, çocuklarının evlenmelerine yardımcı olmakla yükümlü oldukları gibi, çocuklar da dul olan babalarının evlenmelerine yardımcı olmakla mükellefdirler.

Sünnet’te evlendirmeye teşvîk

Aşağıda sunacağımız hadîslerde görüleceği üzere Allah’ın Resûlü de Kur’ânî emir doğrultusunda (Nûr 32) mü’minleri evlendirmeye şöylece teşvik buyurmuştur:

Erkek ve kız çocuklarınızı evlendirin.

Kim Allah’ın rızasına ermek için evlendirirse Allah onu (Cennette) hükümdarlık tacı ile taçlandırır.

İslâm’ın inanç esaslarını, farz kıldığı vazifelerle yasakladığı haram sözler ve işleri öğretmek/öğrettirmek ve helâl rızıklarla beslemek gibi çocuklarımıza karşı bir görevimizin de şartlara göre onları evlendirmek veya evlenmelerine yardımcı olmak olduğunu beyan eden Peygamberimiz, konumuzla ilgili diğer hadîslerinde de şöyle buyurmuşlardır:

Size dînî inancı ve ahlakî yaşayışı bakımından olumlu bulduğunuz bir kişi gelir de (velîsi olduğunuz kızınız veya kızkardeşiniz gibi bir kadınla evlenmek isterse) onu evlendirin.

Eğer böyle yapmazsanız, bu tutumunuz, yaşadığınız cemiyette/toplumda fitne ve fesada; sosyal çalkantılara ve içinden çıkılmaz düzensizliklere sebeb olur.

Ashab‐ı Kiram sordular:

Ya Resûlallah! Evliliğe istekli olan bu kişi, fakir ve asâletsiz ise ne buyurursunuz?

Hz. Peygamber bu sual karşısında aynı sözlerle şöyle buyurdu:

Size dînî inancı ve ahlâkî yaşayışı bakımından olumlu bulduğunuz bir kişi gelir de (velîsi olduğunuz kızınız veya kızkardeşiniz gibi bir kadınla evlenmek isterse) onu evlendirin.

Allah’ın Resûlü (sav) bu sözlerini üç defa da tekrarladı.

Sevgili Peygamberimiz, evlendirir veya evlendirmeye yardımcı olunurken evliliğin cinsel ve ruhsal doyum amaçlarını gerçekleştirecek fiziki ve kültürel denkliğe önem verilmesini isteyerek de şöyle buyurmuştur:

Çocuk edinmek için hayat maddenizi bırakacağınız kadınları araştırıp seçiniz. Denginiz olanlarla evleniniz. Birbirine denk olanları evlendiriniz.

O, Kur’ân’ın, kadınların yetimleri olarak nitelediği (Nisâ 3, 127) çocuklu dulların evlendirilmesine de şöylece yönlendirmiştir:

Çocuklu dulları da evlendiriniz…

‐ Allah şanını artırsın‐Sevgili Peygamberimiz, fakirlik korkusuyla çocukların öldürülmesi/kürtaj yaptırılmasını yasaklayan Kur’ân çizgisinde de (Enâm 151) şu uyarıda bulunmuştur:

Fakirlik korkusuyla evlendirmeyenler, bizim yaşayışımız üzerinde değildirler.

Evliliği kolaylaştırmak da İslâmî bir görevdir

Kur’ân ve Sünnet’de mü’minlerin evlenmeye ve evlendirmeye yöneltildiklerini birbirlerini pekiştiren âyetler ve hadîslerle açıkladık.

İslâm evlenmeye ve evlendirmeye teşvik ederken, evliliğin kolaylaştırılmasını da emir buyurmaktadır.

Gerçekten evliliğin en önemli engellerinden birisi de, kadına yargı yoluyla dolaylı, fakat erkeğe doğrudan verilen boşama hakkına karşılık kadına verilmesi gereken ve ön tazminat olarak nitelenebilecek olan mehiri yüksek tutmaktır. Devrimizde olduğu gibi mehir adı anılmaksızın, mehir şartı koşar gibi pek çok takı ve eşya şartı ileri sürülmektedir.

Pek tabîdir ki bu durum, evlenmek ve evlendirmek istense de bir engel olarak ortaya çıkmaktadır.

Allah’ın Resûlü, “Evlilikde istenen mehrin en hayırlısı en kolay; en az olanıdır,” buyurmaktadır.

Evlilik, gerçekleştirilmesi gerekendir. Zira bekârlıkta her türlü cinsel sapmalar muhtemeldir. Bu sebeple evliliğe engel değil destek olmak gerekir. Allah’ın Resûlü’nün uygulamaları, destek olmak için en basit vesîleleri bile değerlendirişin örnekleriyle doludur. Kaldı ki evleneceklere Hz. Peygamberin diliyle Allah’ın yardımı da müjdelenmiştir.

Aşağıda sunacağımız hadîs, mehir yönünden evliliğe nasıl bir mantıkla yaklaşılması gerektiğine gerçekçi bir misaldir.

Mehir verecek bir şeyin var mı?

Sehl b. Sa’d (r.a) anlatıyor:

Bir kadın Allah’ın Resûlü’ne geldi ve şöyle dedi:

Ben nefsimi sana hibe ediyor; mehirsiz olarak eşiniz olmak istiyorum. Kadın, bu mârûzatından sonra uzun süre ayakta dikilip durdu. Allah’ın Resûlü bir cevap vermeyince mü’minlerden biri şöylece ricada bulundu:

Ya Resûlallah! Bu kadını nikâhlamak istemiyorsanız, onu benimle evlendirin.

Allah’ın Resûlü (ona) şöyle buyurdu:

Yanında ona mehir olarak verecek bir şeyin var mı?

Yanımda ancak üzerime sardığım izarım/peştemalımsı örtüm var.

Ona izarını verirsen, kendin izarsız olarak otura kalırsın. Verilecek bir şey arabul.

Bir şey bulamam (Ya Resûlallah!)

Demir yüzük olsun (bir şey) arabul.

Adam gidip bir şey bulamayınca, Allah’ın Resûlü ona sordu:

Kur’ân’dan ezber bildiğin sûreler var mı?

Evet var Ya Resûlallah! Şu şu isimli sûreleri ezber bilirim.

Peki ezber bildiğin sûreleri öğretmen karşılığında bu kadını sana nikâhladım.

(Devam Edecek)