Amaç ne olmalıdır?

Bizler; 

İnsanımızı insan yapan değerlerin yetişmekte olan nesillere aktarmanın, bir görev olduğunun şuuru ve bilinci içerisinde olmalıyız. Bugün bazen yaşandığı gibi azıcık tahsil hayatı sözde eğitim ve öğretim ile tanışan nesillerin; kendi ailelerini, kendi çevrelerini, küçük gördüklerini unutmamalıyız. Almış oldukları tahsilin, kendilerinde bir ayrıcalık yarattığını sanarak ailelerinden ve çevrelerinden uzaklaşmalarını görmekteyiz. Bunları, ibretle izleyerek gerekli tedbirleri almalıyız. Ondan sonra yolunu kaybetmiş adamlar yahut kontrolünü kaybetmiş arabalar misali yoldan çıkmalarının önüne geçmeliyiz. Bunlar gözden kaçıyor gibi olsa da öğretim ve eğitim eksikliğinden, ya da yanlış algılanmasından kaynaklanan sonuçlardır. 

Amaç, yetişen nesiller için vatan sevgisini, millet sevgisini, devlete bağlılık ilkesini gönüllere yerleştirmektir. Bu amaçla milli ve manevi değerler ile genç nesilleri donatmaktır. 

Tarihimiz ve medeniyetimiz genç nesillere sürekli tanıtılmalıdır. Bu girişim hayatın her alanında sürekli yapılmalıdır. Kendi kültür değerlerimiz, irfanımız ile barışık olmalıdırlar.

Öğrenim yıllarında; vatan ve millet sevgisini ortaya koyan, destekleyen etkinlikler sürekli yapılmalıdır. Bu aralar uzatılmamalıdır. Bu duygular sürekli ıdiri ve canlı tutulmalıdıır.Toplum içerisinde var olan, tüm değer yargıları; yeteri kadar öğretilmelidir. Uygulama alanları oluşturulmalıdır. Böylece genç kardeşimizin, halkın içerisinde; Vatandaşlık bilinci gelişir. Uyumsuzluk çekmez. 

Bu özellikler ile, yetiştirilmeyen gençler; son günlerde olduğu gibi, kontrolsüz gurupların ellerine düşeceklerdir. Bu olay da göstermektedir ki; orta öğrenim konumundaki gençlerle irtibatımız yoktur. Yahut yeterli değildir. O kadar paralar harcayarak yaptırdığımız okullardan, Devletimize düşman insanlar yetişiyor ise; bunun üzerinde düşünmek gerekir. Devlet eli ile; bu çocukları yanlış yönlendiren öğretmenlere veya idarecilere sahibiz. O insanlara, kendi vatanına, devletine, milli ve manevi değerlerine hakaret etsinler diye mi, maaş veriyoruz? O, çocukları zehirlemeleri için mi, devletin okullarından mezun ediyoruz? Birilerinin bu sorulara ciddi cevaplar bulması gerekir. Kendi değerlerine bu kadar yabancı yetiştirmek için; Devlet eli ile, bu kadar yaptırım yapmamız ve bu yatırımlardan sonuç alamamamız düşündürücü... Aynı zamanda kahredici bir olaydır... Yönetenlerin kulakları çınlasın... 

Bunun için, 

Öğrencilerin, lise yıllarında ortaya koydukları; ahlaklı ve dürüst hayat tarzları, Üniversite sınavlarında bir ek puan olarak, kendilerine yansıyacak şekilde ayarlanmalıdır. Kısacası; şu andaki onur kolu gibi, bir sistem devreye sokularak; örnek şekilde yetiştirilen öğrenciler  Ek puanlarla, ödüllendirilebilir. Böylece gençlerin, ahlaklı, dürüst, doğru, saygılı, değer yargılarına bağlı, yaşama tarzına özentisi; daha lise yıllarında, teşvik edilmiş olur. Bunların toplumda bir değeri olduğu bilinci kazandırılır. Güzel ve iyi davranışlar yönlendirilmiş olur. 

Bunu sağlamak için; rehberlik dersleri öğrenci sayılarına, göre ayarlanmalıdır. Yetmiş  civarında öğrenciye bir rehberlik uzmanı atanmalıdır. Rehberlik uzmanları yahut dersleri; şu anda uygulandığı şekliyle değil daha ciddi çalışmalarla yapılmalıdır. Rehberlik uzmanı olacak öğretmenler; özellikle seçilmelidir. Vatan ve Millet sevgisi ağır basmayan insanlar; bu görevlerden uzak tutulmalıdırlar. Bu alandaki açık; İlahiyat fakültesi mezunları ile belirli  bir programdan geçirilerek kapatılabilir. Bundan sonrasına yönelik olarak da İlahiyat fakültelerinde rehberlik uzmanı yetiştirilecek bölümler, açılmalıdır. Rehberlik dersi çok önemlidir. Basite alınamaz. Toplumun değer yargılarını kendisi bilmeyen, bir rehberlik uzmanı; genç kardeşimize nasıl yardımcı olacaktır? Sonuç ortadadır. 

Son yaşanan olaylar; öğretmen yetiştirilmesinin önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Öğretmen yetiştirmedeki eksikliklerin ve noksanlıkların; zararları açıkça ortadadır. Sıradan insanlar, Vatanını, Milletini sevmeyen insanlar, terör örgütlerine hayatını adamış insanlar; öğretmen olamazlar. Devletin bu konuya özen duyması gerekir. Denetim olmaz sa; olmaz şart olmalıdır. Öğretmenlerin maddi durumları düzeltilerek; ÖSYM de daha yüksek puanlarla alınarak, öğretmen yetiştiren okulların tercihi sağlanmış olur. 

Görev yapan öğretmenler, yeterli denetimlerden peryodik olarak geçirilmelidir. Mesleğini yeteri kadar yapamayan arkadaşlar; Devletin başka birimlerinde değerlendirilmelidir. İnsan yetiştiren personelin, hatası en aza indirilmelidir. Başarısız bir öğretmen binlerce başarısız  öğrenci demektir...

Millî Eğitim Bakanlığı; görevlendirme usulü ile, diğer bakanlıklarda görev yapan elamanlarını; Bakanlık bünyesine tekrar dahil etmesi gerekir. Onların asli görevi öğretmenliktir. Doğuya atanan öğretmenler, kısa vadede; tayin yaptırdıkları için oradaki açık, ücretli öğretmenlerle kapatılmaktadır. Ücretli öğretmenler de bazı ölçülere dikkat edilmeden, bölge insanlarından seçildiği için bazen yanlış insanlar da görevlendirilmektedir. Bir nevi Devletin okulunda Devletin görevlendirdiği şahıs, yanlış fikirler aşılaayarak istenmeyen durumların ortaya çıkılmasına neden olunmaktadır. Ehil olan veya olmayan ücretli öğretmenler eli ile; öğrenciler yanlış yollara sevk edilebilmektedir. Bu konuda derhal acil önlemler alınmalıdır. 

Bu arada terör kurbanı olan tüm eğitim çalışanlarını rahmetle anıyorum. 

Görsel medya ile iş birliği yapılarak; insanı, özellikle gençleri eğitecek yapımlara ağırlık verilmelidir. Şu an tam tersine; yapılan yayın politikası neticesinde gençler yanlış rol modellerin peşinde koşmaktadırlar. O rol modeller, çoğunlukla yanlış hareketler içerisinde bulunan, bireylerdir. Bu mafya özentisi dizileri, özel okullarda yaşandığı iddia edilen toplumun genel yapısına uymayan öğrenci ve okul görüntüleri, tam bir yanlış yönlendirme örneğidir. Ülke gerçekelri ile bağdaşmamaktadır. Görüntüler hayali denecek konumda senaryolar olduğu için, öğrenciler yanlış yollara yönlendirilmektedir. Daha gerçekçi, toplumun tamamını ilgilendiren yapıcı, görseller  devreye sokulabilir. Örnek özendirici konular işlenebilir. Devlet bu tür yapımlara destek olabilir.

RTÜK içerisinde mutlaka eğitimin içerisinden gelmiş insanların bulunması şarttır. 

Görünen o ki; Okuyan, yazan konumundaki, kimi insanların; Hareketlerini daha rahat kontrol edemiyoruz. Okuma, yazmaktan kastımız; insanların harfleri tanıyıp, cümleleri kurması, karşısındaki ile daha iyi anlaşması, ifadelerini kaleme alması, olarak tanımı yapılmamalıdır. Okumak, aynı zamanda hayatı algılayıp, içerisinde insanlarla uyumlu bir şekilde yaşamak, demektir. Eğitim ve öğretimin kendisine kattığı tüm değerleri; hayatın içerisinde, yaşayarak; etrafa farklılığını, farklı bir hayat tarzı olduğunu yaşayarak ispat edebilir. Örnek olabilir.  

Oysa  başta Devletimiz, sonra toıplumumuz kimi zaman çok fazla okumuş insanlardan büyük zararlar görmektedir. Yani eğitim öğretim süreci ona manevi anlamda bir katkı sunmamıştır. Rüşvet, sahtekarlık, havadan para kazanma, dolandırıcılık, kavramları ile iç içe bir hayat yaşamaktadır. Devleti dolandırmayı, Devletten çalmayı normal hayat tarzı gibi algılayan bir konumdadır. Helal, haram kavramı ona hiç uğramamıştır. Hırsızlığı ve çalmayı bir hayat tarzı olarak yaşamaktadır. Kul hakkı, Devlet malını çalmanın aynı zamanda yetim malı çalmak olduğunu kavrayamamıştır.  Bu anlayışla yetişen bir insan en üst düzeydeki eğitimi almış olsa neye yarar...

Bu aksaklıkları görmek ve de gidermek, devlet yöneticisi konumundaki herkes için bir görevdir. Hatta yanlışa giden yolları engellemek de bir görevdir. Bu görevi iyi algılayarak, tek amacımızın kaliteli ve vatanını, milletini, değer yargılarını seven nesiller yetiştirmek olduğunu ezber etmeliyiz. Tüm geleceğin bu ilkelerle yetişmiş bir neslin elinden geçeceğini unutmayalım. Amacımız bu olmaz ise; yaptığımız ve yapacağımız yatırımlarla elde edeceğimiz sonuçlar bizi memnun etmeyecektir. Kendi silahımızla, kendimizi vurmak gibi, bir şeydir. Allah, doğru kararlar alarak, doğru işler yapmayı nasip eylesin... 

Nesillerimizi en güzel şekilde yetiştirecek; metot, müfredat, uygulama, plan, proje ve saha çalışmaları bizi beklemektedir... Haydi bakalım...