MODERN TAĞUT ODATV’YE CEVAPLARIM

ODATV, Kamâlistlerin diğer mümessillerine tercih edilebilir ise de İslam ile barışmaz ve barıştırılamaz tavrında berdevamdır.

Yazılarınızı sizin amaçladığınız doğrultuda vermez. Basın etiğini çiğneyen haberleri ve yorumlarına getirdiğiniz eleştirileri ise duymamazlıktan /görmemezlikten gelir. Ama açıktan itiraf edemese de haklılığınızı, yazınızı aynen yayınlayarak zımnen kabul ettiği de olur.

Gelelim “Kabirdeki Şeyhlere Hayat ve Tasarruf Hakkı Öyle mi? HURAFECİ TARİKATLAR İSLAM’A KÖSTEK LAİKLİĞE DESTEKTİR“ başlıklı yazımıza.

Odatv’nin bütünüyle alıntılayıp haberleştirdiği yazımız için attığı yorumlu başlık şöyle:

[Ali Rıza Demircan Cübbeli’ye kızdı: İslam’a köstek, laikliğe destek

Atatürk’e yönelik “Kâfirlere dua sapıklıktır” ifadeleri ile tepki toplayan ilahiyatçı-yazar Ali Rıza Demircan, “hurafeci tarikatlar İslam’a köstek laikliğe destektir” ifadelerini kullanarak Cübbeli Ahmet ve “hurafeci tarikatlar” üzerinden laikliği hedef aldı.]

Yapılan ithamları tek tek cevaplayalım.

CÜBBELİYE KIZMA

Cübbeliye kızmışı
Odatv bu başlığı ile yazımızın etkisini kırmak ister gibi.

Biz tarikatların dayanması gereken Kur’ân ve Sünnet temellerini açıklıyoruz. İslam dairesinden çıkaracak sapıklıkları anlatıyoruz.

İslam karşıtı laik yapının ve de Ota TV’nin parlatıp gündemde tutuğu Cübbeliyi de hurafeci tarikatçılığın toplumca bilinen temsilcisi olduğu için konu ediniyoruz.

Bizim mücadelemiz kişilerle değil, üretilen bataklıkla. ODATV bataklığı gözden kaçırtıyor.

KÂFİRLERE DUA

“Kafirlere dua sapıklıktır” söylemim Kur’ânî bir ifadedir. Tepki toplamadı takdir gördü. Dualar aldım.
Ben seksen senelik hayatım boyunca İslam’a imanım gereği bir tek gün bile kendimi kişilere ve sitemlere bağlamadım. Ne Abdülhamitçi, ne Erbakancı ve ne de Muhammedî oldum.

Ben vazıı Allah ve mübelliği Hz. Muhammed olan İslam’ın imanlısı bir Müslümanım.

-Allah korusun- Nefsim için Atatürkçü olmayı zül ve dinimden irtidad sayarım.

İman ettiğim Kur’ân’ın açıklamasına göre “Kâfirlerin duası veya Kâfirlere dua sonuç veremeyecek bir sapmadır/sapıklıktır.”(Ra’d 14)

İslam’ı tanımayan Kâfirlere duayı sapıklık görüşüm geneldir ve Kamâl Atatürk’le ilgili özel bir saplantım da yoktur.

Odatv’nin alıntıladığı ve özgürlükler karşıtı Atatürkçü Düşünce Derneği’nin de ihbar ettiği için takibata uğratıldığımız yazımızda dile getirdiğimiz ilgili bölüm de şöyleydi.

“Derin olmasa da yapabildiğim araştırmalara ve güvendiğim araştırmacıların çalışmalarına göre kanunla Atatürk soyadı verilen Mustafa Kemal benim için İslamî iman ve yaşam kurallarını red edip örten ateist -deist bir ölüdür. Onu, 10 Kasım gibi vesilelerle de olsa, inancım gereği inkârcı bir ölü olduğu için hayır dua ile anamam.
Birleri ne düşünürse düşünsün meselem değil ama iyice bilinmesini isterim ki bu tavrım inançlarımdan kaynaklıdır. Ona karşı özel bir kastım olmadığı gibi sevenlerini üzme amacım da yoktur”

LAİKLİĞİ HEDEF ALMA

“Hurafeci tarikatlar ve Cübbeci üzerinden laikliği hedef aldığım” iddiasına gelince…
Benim buna ihtiyacım yok. Ben zaten özgürce düşünme hakkını kullanan bir vatandaş olarak laiklik karşıtıyım.

İslam’a bir hayata düzeni olarak inandığım ve laikliği akıl ve bilim dışı bir hurafe olarak gördüğüm için ona karşıyım.

Yakın tarihlere kadar dışlayıcı, baskıcı ve ötekileştirici olduğu için karşı olduğum jakoben laikliğe şimdilerde ise İslam ile uzlaştırılamaz görüldüğü için karşıyım.

Çünkü ben, Kur’ân’ın tanıdığı inanç ve yaşam özgürlüğü ile ile barışçı kâfirlere adaletli ve yardımcı olma yaklaşımını insanlık çizgisini korumak için yeterli buluyorum. (Bak. Kâfirun sûresi ve Mütehine 8-9)

KAMÂL ATATÜRK’E DİL UZATMA

Odatv haberinde bir de Kamâl Atatürk’e Dil Uzatma İthamı var.
Benim için ilkeleri devletimiz eliyle yaşatılan Kamâl Atatürk bir ölü ise de Atatürkçüler bir gerçektir. Askerleri olup olmadığını bilemem ama sevenleri olan bir gerçekliktir.

Bağnaz Atatürkçülerin İslam’a, haklar ve özgürlüklerimize saldırmalarına sebep olmamak için Yüce Kur’ânın Enam sûresinin 108. ayetinin hükmü gereği Kamâl Atatürk’e ve sevenlerine dil uzatmayız; aşağılamayız.

5816 sayılı ant-i demokratik ilkel yasa olmasaydı bile yöntemimiz aşağılamak olamazdı.

Böylesi açık beyanlarımıza rağmen birileri tarafsız bir dille yazdığımız hakikatleri dil uzatma olarak algılarsa, ona da demokratik hukuk ilkesi adına tahammüllü olması gereğini hatırlatırız.

Davamız Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd ve senadır.

ALİ RIZA DEMİRCAN