Bülent Deniz yazdı: Şii Sünni el ele verdik! Kudüs davasına nasıl ihanet ettik? Bülent Deniz yazdı: Şii Sünni el ele verdik! Kudüs davasına nasıl ihanet ettik?

Eskiden Anadolu insanı kendi halinde yaşar…

Konfor nedir,

Tatil neye yarar,

Beş yıldızlı otellerde kimler kalır,

Uçakla seyahat nasıl yapılır,

Yurt dışına Alamancılardan başka kim gider,

Son model araba nedir, nasıl alınır bilmezdi…

Özal ile başlayan kalkınma hamlesi, Erbakan hocanın memurlara, işçilere verdiği zam ve Erdoğan’ın da ülkeyi yirmi yılda yaklaşık yüz yıl kadar ileriye götürmesi sonucu Anadolu insanının maddi anlamda özgüvenli olmasına katkı sağladı.

Maddi anlamda görülen iyileşme elbette baş tacı edilir.

Koca ülkede bir avuç insanın her türlü nimetten faydalanmasını kimse kabul edemez. Üstelik onların çoğunun hiç çalışmadan servetlere konmasına tahammül bile edilemez.

Bilirsiniz ülkemizde kimin nasıl zengin olduğunu…

Ne kadar soyadı değiştirilmiş Türk ve Müslüman olmayan varsa hepsi zengin bizim ülkemizde.

Benim öz kaynaklarımı almışlar kullanmışlar hem de kullanmaya devam ediyorlar. Sadece öz kaynaklarımızı değil ruhumuzu da sömürüyorlar. Bizi “adam” etmeye çalışıyorlar.

Biz de direniyoruz sizin istediğiniz türden “adam” olmayacağız. Biz özümüz neyse ona döneceğiz asıl adamlığı o zaman göreceksiniz diyoruz.

Ama heyhat!

Biz bunu derken onlar yolu döşemiş bizim önümüze…

O yolda hangi ruh ile hangi fikirle yürürsek yürüyelim onların dediği yere varıyoruz.

Treni yapmışlar, rayları döşemişler…

Makinistin kim olduğunun, yolcuların hangi ideolojiye sahip olduğunun bir önemi var mı?

“Türkü madde plânında kurtardıktan sonra ruh plânında helâk edici…”


Üstad’ın Gençliğe Hitabesinde dile getirdiği bu söze kulak kesilelim…

Anadolu insanı madde planında kurtarıldı ama ruhu teslim edildi batıya, batılılara…

Allah rahmet eder mi batıya teslim edilen ruha?

Bize en büyük yanlışı kim yaptı biliyor musunuz?

İslami tarzda hayat dayatanlar yaptı.

Bir arkadaş ortamında konuştuk bunu detaylıca…

İslami otellerle başladılar bizi istila etmeye.

İsrafın dibi nasıl bulunur onu yaşatarak öğrettiler bize.

Ben niyetlerinin halis olduğuna inanmıyorum.

Niyeti halis olan bir otel sahibi, en pahalı içecek olan içkinin içilmediği bir otele içkinin su gibi aktığı otelin ücretinin beş katı fiyatı istemezdi mesela?

Yanlışım varsa düzeltin.

Denizi, kumu, güneşi gördük ama ruhumuzu da kıyı kesimlerin şaşasına, özentisine, kuruntusuna, sonradan görmesine teslim ettik.

İslami otellerde başladık önce… sonra dağıldık. Öyle bir dağıldık ki, toparlayana aşk olsun.

Kimi belediyeler haremlik selamlık plaj yapmaya gayret ettiler o niyeti bozuk İslami otel sahiplerinden zerre destek veren oldu mu?

Parayı görenin özden ve gözden kaybolduğu bir dünyaya yelken açtık.

Hepimiz bu sözüm ona nimetleri tattık. Dişimize kan değdi ve o kanı arıyoruz her defasında.

Çürüme içten başladı. Dışımız cilalı içimiz kof!

Şimdi Müslümanlar nereye gidiyor demeye başladık…

Hele bir de iktidarı suçlama kolaycılığı var ya… İnsanı bir gülmek alıyor…