Batının doğuyla ilgili en büyük yanılgısı, bizi kendileri gibi yapabileceklerini sanmalarıydı. Batıcılar da onlardan aşağı kalmıyor. Yüzlerce yıllık başarısızlığa rağmen, işgal ve katliamlarla istedikleri tipte insan üretemediler ama ne kendileri anladı ne de aramızdaki köleleri.

Suriye kaynaklı insani krizin ülkemizde politik malzemeye dönüştürülmesi sonucu, uydurma haberler ve kasıtlı üretilen yalanlarla, bir nefret ve düşmanlık dalgası yayılmaya çalışılıyor.

Bu konuya, politik saiklerle ve tarafgirlik ya da muhalefetle bakmak kadar büyük bir yanılgı olamaz. İnsan hayatı, vatansız ve evsiz kalan gariplerin çilesi, üzerinde zaten dünyanın bütün emperyalistlerinin tepindiği mülteci meselesi, kullanılmak için değil ancak katkıda bulunmak için konuşulacak bir uluslararası sorundur.

Biz Müslümanlar için ise, Suriye meselesi; hak ile batılın ayrıldığı, zalim ile mazlumun belli olduğu, ihlasla nifakın ortaya çıktığı bir “furkan” olmuştur.

Karşımızda normal bir savaş olmadığı gibi, sıradan ve standart mülteciler de yoktur; kardeşlerimiz vardır

Bu konuda yamulan “yok” hükmündedir. Kardeşlerinin derdiyle dertlenmeyen hakkındaki Nebevi tehdit, bizim için yeterlidir

Suriye’de bir soykırım ve tehcir var, sözü dolaştırarak da olsa her kim buna dolaylı da olsa destek veriyorsa, aynı şekilde zalim ve aşağılıktır.

Bu pis ve iğrenç duruşu, hangi kılıfın altına gizleseler boş; faşist ve mezhepçi düşmanlıkları, pişmiş kelle gibi sırıtıyor.

Türkiye’nin iktidarını ve  dış politikasını milyon konuda eleştirebilir, yerden yere vurabilirsiniz ama çaresiz kalmış bir halka, hem de bu kadar yakın bir halka kucak açtı diye suçlamak için insanlıktan nasip değil kırıntı kalmamış olması gerekir

Gaziantep, Suriye meselesinden en çok etkilenen illerin başında geliyor. Bu komşuluğun getirdiği, iyi günde de kötü günde de birbirinden etkilenmenin doğal sonucuna, halkın gösterdiği sabır ve destek unutulmayacak tarihi bir kadirşinaslık olarak kayıtlara geçmiştir.

Bugünler gelir ve geçer, devran bugün onlara bunu yaşatır yarın bir başkasına. Bütün mesele, ardımızdan fert ve toplum olarak kalacak olan hatıradır. Gelecek nesillere ya bir gurur ya da bir utanç bırakırız.

Biz ecdadımızdan, herhangi bir ülke ya da halk için utanılacak bir hatıra devralmadık, bizden sonrakilere de inşaallah utanılacak bir hatıra bırakmayacağız.