Ahlat'ta Malazgirt Zaferi'nin 952. yıl dönümü için Cumhurbaşkanlığı ve Ahlat Belediyesi'nin organizasyonunda düzenlenen konserde şarkıcı Hande Yener de sahne aldı. AK Parti'li Ahlat Belediye Başkanı, “LGBT destekçisi” Hande Yener konseri için tepki çekti.

Belediye Başkanı Mümtaz Çoban, Yeni Şafak'a yaptığı açıklamada “Biz de rahatsızız. Konseri biz değil, Türk Telekom organize etti” dedi. Ancak konseri belediyenin organize ettiği anlaşılınca başkan tüm hesaplarından Hande Yener konseri ile ilgili paylaşımlarını kaldırdı.
Gelişmeyi dünkü köşesinde değerlerndiren Yeni Şafa gazetesi yazarı İsmail Kılıçarslan, AK Parti yerel yönetimleriyle ilgili ağır bir eleştiri yazısı kaleme aldı.

Kılıçarslan, "Sorun, bizim yerel yöneticilerimizin bu konularda olağanüstü donanımsız, vizyonsuz ve cahil olmaları..." ifadesini kullandı.

"KONSER REZALETLERİ"

Kılıçarslan'ın yazısından önemli bir bölüm:

28 Şubatçı paşalar tahliye edildi ama mağdurlar hâlâ içeride! Yusuf Kaplan'dan '28 Şubat mağdurları' çağrısı 28 Şubatçı paşalar tahliye edildi ama mağdurlar hâlâ içeride! Yusuf Kaplan'dan '28 Şubat mağdurları' çağrısı

Bundan iki yıl önce düzenlenen AK Parti Yerel Yönetimler Kültür Kongresi'nde gündeme tabiri caizse “bomba” gibi düşen bir teklif yapılmıştı belediye başkanları tarafından. Başkanlar demişti ki “yahu, AK Parti Genel Merkezi bize konsere çağırabileceğimiz sanatçıların listesini verse de rahat etsek.”

Benim de aralarında olduğum bir grup insan, bu teklife iki bakımdan karşı çıkmıştı. İlki AK Parti'nin kurumsal olarak böyle bir liste hazırlamasına itiraz etmiştik son derece haklı gerekçelerle. İkincisi de “oyu kimden aldığını, kimi memnun etmesi gerektiğini ve en önemlisi şehrine hangi sanatçının gelmesini istediğini tespit edemeyen başkan, bir zahmet başkanlık yapmasın” demiştik.

Doğrusu, o yaptığım itiraz için bir miktar pişmanım. Keşke, işin ilgilisi arkadaşlar bir liste hazırlasaydı da şu geride bıraktığımız iki yıl içerisinde bu konser rezaletleri yaşanmasaydı.

"SÖYLESEK KONSERE GELMEZ Kİ..."

Bir belediye başkanıyla aramızda geçen diyalogu da yazayım madem. Dedim ki “Yahu başkanım, bu Demet Akalın hadi şehre geldi. Belli ki bir çağırma nedenin var. Hiç olmazsa ‘Dansçı getirmenizi istemiyoruz' ve ‘Doğru düzgün, kabul edilebilir bir sahne kıyafeti giymelisiniz burada' diyemediniz mi?” Başkan duraksamadan cevap verdi: “Bunu Demet Akalın'a söylesek buradaki konsere gelmez ki.”

Yani şu. Başkan için Demet Akalın'ın yönettiği şehre gelmesi o kadar hayati önemde ki kadının dilediği şartlarda, istediğini giyinerek şehre gelmesine gıkını çıkaramıyor. Eh, zaten Demet Akalın da “bazı nüfuzlu dostları” sayesinde neredeyse “Reisçi” sayılıyor memlekette. O halde sorun yok.

"CEHALETTEN DEĞİLSE NEDENDİR ACABA?"

Uzatayım biraz daha. Esasen bir yerel yönetimin ücretsiz konser düzenlemesinde ve bu konserlerde de bilhassa oy'una talip olduğu gençlere yönelik bir “politik çıktı hamlesi” gerçekleştirmesinde hiçbir sorun görmüyorum. Sorun, bizim yerel yöneticilerimizin bu konularda olağanüstü donanımsız, vizyonsuz ve cahil olmaları. Gitsek sorsak Ahlat Belediye Başkanı LGBT ideolojisine kökünden karşı, mütedeyyin, muhafazakâr bir abimizdir. Ama LGBT ideolojisinin en kıdemli destekçisi Hande Yener'in Ahlat Meydanı'nda arz-ı endam etmesinde hiçbir sıkıntı görmüyor. Bu, cehaletten değilse nedendir acaba?

Daha da açık yazayım. Birkaç organizatörün, birkaç müzik simsarının elinde maymuna dönmenin âlemi yok. AK Parti'ye yahut AK Parti'nin savunduğu değerler bütününe açıktan savaş açmış bu kıtıpiyosları finanse etmeninse anlaşılabilir, izah edilebilir hiçbir tarafı yok. Melek Mosso'su da lazım değil şehrinize, Hande Yener'i de lazım değil, Mabel Matiz'i de.

"KÜLTÜR YÖNETİMİ SORUNU"

Hadi dahasını da söyleyeyim. Orta boy bir Anadolu şehri isen senede 4-5 konser, hele bir ilçe isen festival mestival gibi organizasyonlarda 1-2 konser başından aşar başkanım. Şehrinin kültürel üretimine ayırdığın düdük kadar bütçenin yüzde seksenini “meydana toplanan 20 bin kişiye hitap ederim işte, ne güzel” diyerek saçıp savurmanın manası yok.

Yine geldik mi Türkiye'nin o derin “kültür yönetimi” sorununa? Geldik maalesef. Menajerin, organizatörün, kültür simsarının elinde oyuncak olup, olmayacak paraları olmayacak isimlere dağıtarak kültür ürettiğini sanmak olsa olsa “ibişlik” olur yahu.

Hep söylüyorum, yine söyleyeceğim. Şehrinin kültür bütçesinin çoğunu bizatihi şehrinin gençlerinin niteliklerini artırmaya harcamak, Türkiye'nin milli kültürüne doğrudan katkı sağlayacak işler üretmeye harcamak Hande Yener'in çıplak vaziyette şehrinin meydanına gelmesinden daha zor değil mi başkanım? O yüzden şey olmuyor bu işler, değil mi?

“Şey” derken başkanım, “şey” işte. Bildiğin şey.