Almanya'daki Max Planck Enstitüsü'nden uzmanların yönettiği araştırmacılar, kayıtlara ilk kez geçen bu türe Panagrolaimus kolymaensis adını verdi.

Solucanlar ilk kez, 2018'de Rusya'daki bilim insanları tarafından Kolima Nehri yakınlarında keşfedilmişti. Ancak ne oldukları ve ne kadar süredir buza hapsoldukları tam olarak bilinmiyordu. Uzmanlar, bu yaratıkların Panagrolaimus cinsine ait nematoda (yuvarlak solucan) olduğunu söylemişti. Hayvanların 32 bin yaşında olduğu tahmin ediliyordu.

solucan

Yurt dışından telefon getirenler dikkat: İkinci telefona yasak geldi Yurt dışından telefon getirenler dikkat: İkinci telefona yasak geldi

Ancak yeni yapılan radyokarbon tarihlemesi, bu solucanların yaklaşık 46 bin yıl öncesine ait olduğunu ortaya koydu. Hayvanların canlandırılan en yaşlı çok hücreli canlılar olduğu düşünülüyor.

Nematoda türünün, Buz Devri'nden bu yana uykuda olduğu tespit edildi. Hayvanın bulunduğu toprakların, Buz Devri'nden beri çözülmediği belirlendi.

Uzunluğu 1 milimetreden daha kısa olan minik solucanlar, büyümeleri için besleyici gıdalarla dolu bir kapta hayata döndürüldü. Hayvanlar, kapta birkaç hafta geçirdikten sonra hareket edip yemek yemeye başladı.
Bu solucanlar birkaç ay içinde ölse de üremeyi başardı. Bilim insanları bu yavrularla araştırmalarına devam ediyor.

Araştırma ekibinden Phillip Schiffer, Telegraph'a şöyle konuştu:

Panagrolaimus nematodaları genellikle 20-60 gün yaşıyor. Hayvanlar anında üremeye başladı. Laboratuvarda bu solucanların bir kültürüne sahibiz. Yani tür yaşıyor ve üzerinde deneyler yapıyoruz.

Nematoda solucanları, kriptobiyoz adı verilen bir süreçle zorlu koşullarda hayatta kalabilen birkaç canlıdan biri.

Bazı basit organizmalar aşırı sıcak, aşırı soğuk veya zehirli ortam gibi yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin zor olduğu mekanlarda metabolizmalarını neredeyse duracak seviyeye getirerek hayatta kalabiliyor. Buna kriptobiyoz deniyor.

Max Planck Moleküler Hücre Biyolojisi Enstitüsü'nden Teymuras Kurzchalia ise "Bu çalışma, nematodlarda kayıtlara geçen en uzun kriptobiyozu onbinlerce yıl geriye atıyor" dedi:

Ekstrem ortamlarda uzun süre hayatta kalmak, yalnızca birkaç organizmanın başarabildiği bir şey. Bulgularımız evrimsel süreçlerin anlaşılması açısından önemli. Çünkü nesille arasındaki zaman günlerden bin yıllara kadar uzayabilir. Türlerin bireylerinin uzun süre hayatta kalması, nesli tükenmiş soyların yeniden ortaya çıkmasına yol açabilir.

Hakemli bilim dergisi PLOS Genetics'te dün yayımlanan araştırmayı yorumlayan nematolog William Crow ise şu ifadeleri kullandı:

Nematoda türlerinin büyük çoğunluğu tanımlanmamış durumda. Yaşlı Sibirya solucanı, o zamandan beri soyu tükenmiş bir tür olabilir. Ancak henüz kimsenin tanımlayamadığı, yaygın olarak görülen bir nematoda da olabilir.

Araştırmacılar P. kolymaensis'in genomlarını, yaşayan akrabalarından Caenorhabditis elegans'la karşılaştırdığında çok sayıda genin örtüştüğünü buldu. Paylaşılan genlerin çoğunun, zorlu koşullarda hayatta kalmayı sağlayan mekanizmalarla bağlantılı olduğu görüldü.

Uzmanlar, bu ortak genlerin kriptobiyozda nasıl bir rol oynadığını ve nematodların bu gizemli durumda ne kadar kalabileceğinin bir sınırı olup olmadığını öğrenmek için çalışmalarına devam ediyor.

Science Alert, Telegraph, Washington Post, Independent Türkçe