Gazze’li analar, evlatlarının parçalanmış naaşlarını duvarlardan ispatulayla kazıyor.
Bir yanları kahır ve derin bir keder yüklüyken, imanlarının özgül ağırlığının verdiği dayanılmaz bir hafiflikle Hak katından sekinet inen yürekleri dile gelip; ‘’Elhamdulillah! Evladım cennete uçtu! Allah ne güzel vekildir! O bize yeter’’ diyerek tevekkülün serbülendine ulaşırlarken, diğer yandan hayatta kalan çocukları bir sonraki bombardımanda enkazlar altında kalırda iş makinaları olmadığı için çıkartamayız ya da vücudu paramparça olurda naaşını bulamayız korkusuyla; kollarına, ayaklarına, sırtlarına, göğüslerine kuzucuklarının isimlerini yazıyorlar.
Soralım,
Ey İslam Dünyası Neredesin?
(...)
Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin yoldaşı Eba Eyyube’l Ensari’nin ve 21 yaşında İstanbul'u fetheden Fatih Sultan Mehmet’in yurdu olan payitahtın kalbinde, evliyalar şehri İstanbul'da, kollarında, ayaklarında, sırtında, göğsünde ok saplanmamış yer kalmayan Yeniçeri Ulubatlı Hasan’ın tevhid sancağını diktiği, şehid kanlarıyla alınmış burçlara çıkan 19 yaşında bir çocuk, 19 yaşında ki diğer bir çocuğun kollarını, ayaklarını, gövdesini kestiği yetmezmiş gibi vücudundan ayırdığı kafasını aşağıda bekleyen mazlum kızcağızın çaresiz annesinin ayaklarının ucuna;
‘’Al! İşte kızın burada!’’ diyerek atıyor ve anne;
‘’İkbal! Yavrum! Sana ne yaptılar? Kim kıydı sana İkbal?’’ feryatlarıyla aklını kaybediyor!
Sıla Yeniçeri'nin ''annesi'' iki yaşındaki yavrusunu şehvet pazarında üç kuruşa satıp, iğfal ettiriyor!
Narin Güran kızımız Kur’an Kursu dönüşü geldiği evinde, Molla Gürani’nin soyundan geldiği söylenen kendi ailesinin (anne-amca-kardeş-kuzen) işbirliğiyle işledikleri cinayetle halen nedenini bilmediğimiz bir ‘’suçtan’’ dolayı öldürülüyor ve haftalar geçmesine rağmen 85 milyon bu yavrucağın hangi sebepten dolayı katledildiğini bilmiyor.
Gazze’de masumları vahşice katleden katiller belli!
Soralım,
Peki asma bahçelerinde dolaşacak masumluk ve güzellikteki İkbal, Sıla, Narin ve diğerlerinin katilleri kim-ler?
Kim bu, 85 milyonun kalbini put sanıp kıranlar?
Sabır taşını çatlatanlar!
Soralım;
İstanbul Üniversitesi akademik kadrosunda yer alan 11 doktor ve öğretim görevlisinin, tıbbi ve kanuni ilkelere aykırı olarak, ergenliğini tamamlamamış 22 çocuğa ergenlik durdurucu haplar verdikleri ve geriye dönüşü mümkün olmayan cinsiyet değiştirme ameliyatları yapılmasına öncülük ettikleri haberlerinden sonra 22 çocuğumuzda hormon ilaçları kullanan ve geri dönüşü mümkün olmayan cinsiyet değiştirme ameliyatları yapan doktorlar hakkında aylar önce başlatılan inceleme ve soruşturma da son durum ne? (ilgili haber)
Soralım;
''Evladımın bütün fizyolojik ve biyolojik testlerini yaptırdım, hormonal olarak erkek ancak kendi cinsiyetini inkar konusunda etki altında kaldığından cinsiyet değiştirmek istiyor! Daha 15 yaşında! Reşit olmamış bir çocuğun Devlet dairelerinde bir çok işlemi "velisi" olmadan yapamaması, yurtdışına tek başına gidememesine karşın bu kadar önemli bir konuda "veli" beyanı esas alınmadan sadece "sosyal medya"dan etkilenerek çocukluk heyecanı ile verdiği karar dikkate alınarak hayatının mahvedilmesine kim, nasıl izin veriyor?
Ey yetkililer! Çocuğum cinsiyetini terk etme sürecinde! 15 yaşındaki çocuğumun beyanını esas alarak hormonlarının tam olmasının bir şeyi ifade etmeden, sözde "hissettiği eğilim" tarafına göre "reşit olmamış" bir çocuğu, karşı eğilime göre hazırlayan bir Üniversite hangi toprakların üniversitesidir! Hormon testinde erkeklik hormonunun tam çıkmasına rağmen, gerçek kimliğinde kalması için uzmanlar, doktorlar, psikologlar neden hiç birşey yapmıyor? Eczanelerde hormon ilaçları reçetesiz satılıyor! Nerede yetkililer?'' (ilgili haber) diye feryat eden acılı babayı çaresizliğe sürükleyen kim-ler?
(...)
Gazze’li bir babanın, şehid olan evladının al kanlara boyanmış, öylece yerde uzanmış yatarken ki haline bakıp;
‘’Yasin! Oğlum! Şehid oldun ha!
Bizi geçtin oğlum! Ne mutlu sana!
Şimdi seni Resulullah karşılayacak! O’na de ki: ''Ya Rasulullah canımız, kanımız sana feda olsun!
Biz senden razıyız! Ama ümmetini sana şikayet ediyorum! Onlar bizi yalnız bıraktılar, terk ettiler Ya Rasulullah de!’’ feryadının muhatabı kim?
Gazze’de katliamlarla çocukları paramparça eden katiller belli!
Soralım;
Peki ya bu toprağın çocuklarını zihinsel-fikirsel-cinsel-ruhsal olarak ''katledenler''
Onlar kim?
Hangi çocuk daha şanssız?
Hangi anne ve baba?
Hangisi?
Küffarın silahı ile cennete uçan Gazze'li masumlar mı?
Uyuşturucu, alkol, cinsel sapmayla benliğinden, fıtratından koparılarak, din, kültür ve geleneğinden uzaklaştırılıp çürümeye terkedilen evlatlarımız mı? Naaşları enkazlar altından çıkartılamayıp Gazze'nin aç sokak köpeklerinin cesetlerini yediği çocuklar mı yoksa; görünmeyen enkazların altında kalarak, sessiz çığlıklarla feryat ettikleri halde seslerini duyuramayan, küresel sömürgeci emperyalist LGBT'cilerin, kabalist, satanist, pedofil, uyuşturucu, kumar, fuhuş sektörlerindeki köpeklerin ruhlarını ve bedenlerini paramparça ettiği çocuklarımız mı?
Hangi çocuk daha şanssız?
Ve hangi anne ve baba?
İkballerimizde, Narinlerimiz de, Sılalarda hiç kuşkusuz kanatlandılar ve cennete uçtular!
Onlar Gazze'li yavrucaklar gibi pür masum!
Soralım,
Peki ya başlarına gelenlerin sorumluları kim?
Suçlu kim?
Cehennemin yakıcı ateşi kim-ler için harlanıyor?
(...)
''içimdeki putları devir
elindeki baltayla
kırılan putların yerine
yenilerini koyan kim?
...
Asma bahçelerinde dolaşan güzelleri
buhtunnasır put yaptı
ben ki zamansız bahçeleri kucakladım
güzeller bende kaldı
İbrahim
gönlümü put sanıp kıran kim?”
(Asaf Halet Çelebi)
...
''neyse ki yarın var... umutların en sevdiği gün!''
Bülent Deniz
Habervakti.com Genel Koord.
Filistin'e girişi yasaklı Kudüs Rehberi
insta: @bulentsea
X: @bulentdenizim