"
Siyonizm gerek doğrudan kullanma yöntemi ile gerekse kendine karşıymış gibi bir algıyla kendine hizmet ettirme yöntemi ile hayatta kalmış ve güçlenmiştir. Ne zaman kendisine karşı bir başkaldırı olsa yani zayıflama ihtimali oluşsa, bütün algı ve manipülasyon yöntemlerini kullanarak tekrar güçlenmeye çalışır. Hiç olmayacak zamanda, olmayacak konuları ortaya atıp, asıl gündemi değiştirip, hiç ummadığınız insanları kurum ve kuruluşları kendine hizmet edecek hale getirir. Hatta bazen kendine başkaldırtarak kendine hizmet ettirir. 

Bugün gündem Gazze ve Yahudi katliamı. Yaklaşık 3 aydır gerek sosyal medyada gerekse sahada her türlü algı yönetimi, iftira ve akıl oyunları ile Gazze'de öldürülen çocukların, kadınların, sivillerin; bombalanan hastanelerin, sivillerin, ambulansların, mülteci kamplarının, camilerin ve kiliselerin manipüle edilmesi gayreti var. İsrail ve Siyonizm her türlü oyunu oynuyor. Bu oyunlara kimi saf akıllılar gerçekten inanırken, kimisi de algı tuzağına düşmektedir. Toplum mühendisleri ise bu oyunları istediği gibi topluma yayarak gerçekmiş hali vermeye çalışıyorlar.

İsrail terörünün baş teröristi Netanyahu Arap liderlerine “makamlarını korumak ve o makamlarda oturmak istiyorlarsa sadece susmaları gerektiğini söylemişti.” Zaten neredeyse hepsinin Batı tarafından yönetime getirilip halkını temsil etmeyen ve bunların Batı uşağı olduğunu bilmeyen yoktur. Ne zaman kullanmak isterlerse gayet iyi kullanıyorlar, kendi halkına rağmen ve inandıkları dinin değerlerine ve emirlerine rağmen…

İsrail terör örgütü yaptığı katliamları manipüle etmek için yani üstünü örtmek için medyayı çok aktif bir şekilde kullanıyor. Bizim, sivil toplum kuruluşları olarak Halit Meşal ile yaptığımız bir toplantıda, özellikle bazı ricaları olmuştu. Bunlardan bazıları da “yapılan zulmü sürekli sosyal medyada paylaşın, yürüyüşleri kesinlikle bırakmayın, meydanları terk et terk etmeyin. Gazze katliamını gündemden düşürmeye çalışıyorlar. Suriye misali sakın ha sıradanlaşmasın. Sakın gündemden düşürmeyin,” demişti. Şimdi daha iyi anlaşılıyor Meşal…

Yahudi iş insanı Doğan Kasadolu: Beni de onlar gibi öldürmek istediler Yahudi iş insanı Doğan Kasadolu: Beni de onlar gibi öldürmek istediler


Siyonizm ve İsrail Terör Örgütü tarafından sürekli Filistin gündemden düşürülmeye çalışılıyor. Zaten yıllarca öyle yaptılar. Filistin insanlık sorunu iken Müslüman sorununa, sonra Arap sorununa, şimdi ise Filistin kendi iç sorunu algısına çevirdiler, yalnızlaştırıp mahvettiler.  Hatta öyle küçültüler ki Filistin Sorununu, “Gazze sorunu” misali gösterdiler yani Mahmut Abbas siyonist uşağının dahi sorunu değil gösterdiler.

Algı yönetimi ve Manipülasyon devam ediyor… Hiç ummadığımız bir zamanda, ummadığımız bir şekilde Arabistan'da oynanacak olan Fenerbahçe ve Galatasaray maçına Atatürk posterleri ve 15 Temmuz'da darbe sloganlardan “Yurtta sulh cihanda sulh” sözü Arap yetkililer tarafından engellendi. Ortada İstiklal Marşı ve bayrağımızı engelleyen bir şey olmamasına rağmen, sadece Atatürk Posteri üzerinden engel konulması sebebiyle yaygara koparıldı. Burada belki de amaç, Arap düşmanlığını Filistin'in neredeyse tek dostu olan Türkiye halkına aşılamak, Arap düşmanlığı ile Filistin'in de Arap olması sebebiyle, Filistin konusunda hiç beklenmedik bir cepheden İsrail'e yardım etmek olabilir. Elbette burada bilerek böyle bir hataya düşenler olabileceği gibi bilmeden, fark etmeden bu siyonist oyuna düşenler de olabilir. Herkesin dikkatli olması lazım. Bu prokasyon İsrail'e yani Siyonizme yarar. Herkesin dikkatli olması gerekiyor. Arap düşmanlığı pompalanarak Filistinli mazlumlar yalnız bırakılmaya çalışılıyor. Sakın bu oyuna gelmeyin. Bilerek ya da bilmeyerek bu zulme ortak olmayın.


Arapların, Atatürk düşmanı olduğunu göstererek Filistin'i yalnız bırakma olayı olabilir. Normal şartlarda “halifeliği kaldırıp şeriat kanunlarını kaldırarak yerine batının laik kanunlarını getirmesi sebebiyle genel anlamda zaten İslam coğrafyasının Atatürk ve Atatürkçülüğü benimsemediğini bilmeyen yoktur.” Bunu bütün Atatürkçüler de bilir. Buna rağmen neden Arabistan’da Atatürk posteri açmak isterler? Bu onlara bir meydan okumak değil midir? Diğer taraftan nasıl ki yıllarca Bizim ders kitaplarımızda “Araplar 1. Dünya Savaşı'nda bizi arkamızdan vurdu, Siyonist üst akıl tarafından bize okutulduysa yani Arap düşmanlığı Müslüman olmamıza rağmen bize aşılandıysa, Araplara da Türkler Arapları yıllarca sömürdü,” yani sömürgeci olduğumuzu Lawrance gibilerle Araplara aşıladılar. Mustafa Kemal onlar için bir kurtarıcı zaten olmadığı gibi İslam'a karşı biri olarak biliniyor. Bu durumda Mustafa Kemal'in hiç alakası olmayan bir maça fotoğrafının götürülmesi zaten provokasyonun ta kendisidir. Herkesten değer verdiğinize değer vermesini bekleyemezsiniz.


12 şehidimizin olduğu ve yüreklerimizin yangın yeri olduğu şu zamanda herkes eline, diline, klavyesine sahip çıksın. Bu Siyonist üst aklın oyunlarına kimse alet olmasın. Mesele, Türkiye meselesi değildir, provokasyon içerikli Atatürk posteri sorunudur. Türkiye'deki birçok insan için Atatürk bir değer taşıyabilir, lakin Arabistan için bir değer olmaması sebebiyle bu harekette bulunmak bir kere zaten Atatürk'e en büyük zararı vermektir. Yani Atatürk posterini orada açmaya çalışanlar Atatürk'e en büyük zararı vermiştir. Bu provokasyon ile Siyonizm ve İsrail'in Gazze’deki katliamları örtbas edilmesin, gölgede bırakılmasın, manipüle edilmesin. Bu provokasyon ile Türkiye'nin gündemi değişmesin, zalimin zulmü yanında kalmasın. Bu provokasyon ile öldürülen mazlum çocukların cesetleri sokaklarda sahipsiz kalmasın, kediler köpekler tarafından Gazze şehitlerinin etleri yenmesin. Bu provokasyon ile Gazze’deki yetimlerin, öksüzlerin tek hamisi olan Türkiye birbirine düşüp hem ülkemiz hem Gazze zarar görmesin. Bu provokasyon ile Ebu Ubeyde, Ebu Hamza ve kardeşleri, savaşın ortasında yalnız bırakılmasın.

Türkiye'deki herkes bilmelidir ki Gazze düşerse Türkiye düşer. Bu bir slogan değildir. Daha önce de yazmıştım; Suriye, Irak ve güneyi zaten Batının elinde. Gazze düştüğü anda Amerika'nın sadece bir emriyle Irak, Suriye ve diğer küçük devletler birer valilik devletine dönüşüp İsrail Arz-ı Mevud toprakları olarak gördüğü Türkiye'ye direk komşu olur. O zaman nasıl ki şimdi Filistin sürekli bombardımana tabi tutuluyor ve insan hakları, özgürlük safsataları yayan Batı bir bütün olarak neredeyse İsrail'in bu katliamına ortak olup destek oluyorsa, yarın mesele Türkiye olduğunda asıl o zaman var gücüyle saldıracaklardır. Mesela sadece Filistin'i ilgilendirmiyor. Herkes bilinçli olsun. Yaptıklarına, yazdıklarına, Yaydıklarına ve konuştuklarına dikkat etsin. Nitekim maddi ve manevi, dünyevi ve uhrevi vebal büyüktür."