İŞTE AHMET MARANKİ'NİN İBRETLİK YAZISI:

Meşrutiyet Meclisi,

İttihat ve Terakki Partisinden Malatya milletvekili seçilen Ahmed Ağa Meclis’te yemin merasimi dışında hiçbir söz söylememiştir!

Türkiye, İsrail ile olan tüm ticaretini durdurdu Türkiye, İsrail ile olan tüm ticaretini durdurdu

İttihat Terakki’nin başrol oyuncusu Talat Paşa, O’nun gizli bir muhalif olabileceğini düşüncesiyle meclisin kafeteryasında O’nunla bir görüşme teklifinde bulunur..!

Burada kendisine: “Ahmed Ağa, senin ağzını açıp bir şey söylediğin yoktur. Memleket meseleleri hakkında elbet senin de düşüncelerin vardır. Bunları öğrenmek isterim.”

Ahmed Ağa, itiraz yollu olarak; “Paşa! Ben çobanım. Memlekette çift çubuk, sürü sahibi bir ağayım. Memleket meselelerinden bir şey anlamam.”

Talat Paşa itirazla: “Hayır! Sen memleket meseleleri hakkında fikir sahibi olmasaydın bizim arkadaşlarımız oradan seni namzed gösterip mebus seçtirmezlerdi. Bak görüyorsun biz devlette suiistimalleri önleyemiyoruz! En güvendiğimiz adamların iş başına gelince şahsi menfaat peşinde koştuklarını görüyoruz. Bunu önlemenin çaresinde fikrin nedir?”

Ahmed Ağa: “Bak paşa hazretleri. Bunu önlemenin bir çaresi vardır. Ama sana söylesem de bunu yapamazsın” demiş.

Talat Paşa’nın ısrarı üzerine de:

-“O zaman ben yaşadığım hadiselerden elde ettiğim bir tecrübeyi size nakledeyim.  Takdir sizindir”  diyerek başlamış konuşmaya!

 “-Ben hayata çoban olarak başladım. Yıllarca alnımın teriyle helal olarak çalışıp çırpınarak büyük bir koyun sürüsü meydana getirdim. Nihayet, gördüğünüz gibi yaşlandım.  Bütün işleri çocuklarıma devrederek işten çekildim. Aradan iki üç ay geçti. Çocuklarım yanıma gelerek sordular!

Baba sen hiç sürüyü kurda kaptırdın mı?

“Hayır” dedim. Zira bizim sürü dağın yamacında mahfuz bir yerde gecelerdi.

Onlar her gece kurda bir-iki koyun kaptırdıklarını söylediler. Kendilerine:

-“Sürüde değişiklik yaptınız mı?” diye sordum.

Dediler ki; “Sen tecrübeli bir insansın. Bu sürüyü dört zağarla (çoban köpeği) koruyordun. Biz bunu kafi görmeyerek ‘dört yeni zağar daha aldık.’ Buna rağmen her akşam bir veya iki koyunu kurda kaptırıyoruz.”

Onlara dedim ki; “Bu aldığınız yeni zağarları gece boyunca gözetleyin. Bakalım ne göreceksiniz.”

Ertesi gün gelip anlattılar; “Gece yarısına doğru vadiye bir kurt gelip ulumaya başlamış.  Yeni zağarlardan biri sürüdeki yerini terk ederek vadiye inmiş.  O dişi bir kurtmuş. Bizim zağar onunla oynaşmaya başlamış.  Kurtlar iki taneymiş. Erkeği, o zağarın boş bıraktığı kısımdan sürüye saldırarak bir koyun yakalayıp vadiye götürmüş.  Dişi kurtla işini bitiren bizim zağar yerine dönmüş…!

Bu durumu öğrenince onlara dedim ki;

-“Bu zağarla kurt, daha evvel bulundukları bir sürüde bu işi yapmakta olmalıdırlar. Onun kafasına sıkıp öldürün..!”

Böyle de yaptılar.  Fakat ertesi gün yeni alınan zağarlardan bir diğerinin aynı işi yaptığını görmüşler. 

Sürü git gide telef olmaktadır..!

Bu sefer dedim ki: -“ Yeni aldığınız zağarların hepsinin kafasına sıkın ve gözetlemeye devam edin.”

Baba malını devralan çocuklar yine de kurda koyun kaptırmaktan kurtulamadılar…!

O zaman anladım ki, geldiği yerde bu işi yapan yeni zağarlar bizimkilere de bu işi öğretmişler..!

Onlara da bu hastalığı bulaştırmışlar! Kangren olmuş kolu kesmezsen; bütün beden elden gider! Çocuklarıma dedim ki;

-“Bizim zağarların da bu işi öğrendiği anlaşılıyor. Dört tane, hiçbir sürüde kullanılmamış yeni zağar bulun.  Bunlar bizimkilerle bir araya gelmeden, bizimkilerin hepsini öldürün! ve sürüyü onlara teslim edin. 

Talat Paşam işte böyle!

Yeni aldığımız yaratılış gayesindeki görevinden başka hiçbir başka işe karışmamış ZAĞAR’larla sürüyü kurtarmayı başardık..!

Mebus Ahmet Ağa sözlerine son noktayı koyar ve suskunluğunun sebebini, o zamanki talan hadisesine karışmadığını, neden görev alamadığı değil; verilmediğini gerçek bir olayla anlatır ve sonucunu söylerse:

 Zannımca,  “Memleket idaresinin de bu koyun sürüsünün idaresinden farkı yoktur.  Ben yaşadığım bu tecrübeden bunu anladım. Takdir sizindir.”

Bu olayı hayretle dinleyen Talat Paşa O’na demiş ki; “Benim merak edip seni konuşturduğum gibi, Padişah da seninle görüşmek isterse bu bana anlattığın hikayeyi sakın O’na anlatma!..” 

Sanki son yılların dünyadaki ve Türkiye’deki başta siyasi partilerin ahlaka mugayir porno kasetlerlerle giden, gelen liderler, bakanlar, işadamları…vs Türkiye’de olanların sadece aysbergin üstünü gösteriyor..!

Tarih tekerrür etmesin! İbret alalım diyenlere ithaf olunur..! 2. Türkiye yüzyılıın başarısı 1.yüzyıldaki ZAĞAR’lardan kurtulmaktır..!

Tabi koyunlar için böyle düşünsek de insanlar içinde bunların hiçbirine sürünün içine sokmamak lazım..! Tabii o zaman ülkeyi idare edecek adam bulunabilir mi?

Şayet ilahi boyutta vakti geldiyse bütün çözüm yollarını insanlığın hizmetine sunacak Türkiye vazifeli liderini bekliyor..!

Hocam derdi ki:  evladım dünyada hiçbir şey vakti gelmeden olmaz, olamaz..!

Kainatı idare eden güç, kün -ol- demesi için şartların oluşması milletin layık -hak ediyor olması gerekir...!

Vesselam