Yaratıcımız, yaşatıcımız ve yöneticimiz Allah (c.c) Ana Hayat Yasamız Kur’an-ı Kerim’inde “Bütün müminler kesinlikle kardeştir” ayeti kerimesinde niçin “Ancak Müslümanlar kardeştir” demedi. Ve Yüce Kitabımızda “Müslümanlar kardeştir” ayeti niçin yok? Allah kardeşliği yaşama şartına değil sadece iman etme şartına bağladığı için “Sadece

müminler kardeştir” ayeti kerimesini indirdi. “Müslümanlar kardeştir” ayeti inseydi İslam dinini yaşamayan facir ve fasıklar topluluğuna kardeş gözüyle bakmayacaktık. Allah’ın müminlerin nüfusunu çok ve bağlarını güçlü kılmak için kardeşliği yaşama şartına değil, sadece iman şartına bağlaması hepimizi düşündürmeli. Kendi meşrebinden, mezhebinden, tarikatından, cemaatından ve partisinden olmayanlara kafir gözüyle bakan ahmak ve cahil kardeşlerimizi de gaflet uykusundan uyandırmalıdır. Geçen ay yazdığımız “Barışı Kim istemez” başlıklı yazımızda, “Şayet Müminlerden iki topluluk birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltiniz; eğer barıştan sonra biri diğeri üzerine saldırırsa, saldıranlarla Allah’ın buyruğuna dönmelerine (barış antlaşmasına dönünceye) kadar savaşınız; eğer dönerlerse aralarında hüküm verirken adil davranınız. Şüphesiz Allah adil davrananları sever. (Hucurat S.9)” ayeti kerimesi ışığında barış projesine destek istemiştik. Fakat bazı kardeşlerimiz “teröristleri nasıl bu ayetteki müminler topluluğu kabul edersiniz” diye itirazda bulundular. Kardeşlerimizin anlayamadığı yine bu ayetteki “Şayet müminlerden iki topluluk savaşırsa...” cümlesinden alacağımız derstir. Bu ayette de Allah “Şayet Müslümanlardan iki topluluk savaşırsa” yerine “Şayet müminlerden iki topluluk savaşırsa…” ifadesini kullanmasının sebebi, İslam’ı hakkıyla yaşayan bir Müslüman toplumun diğer Müslüman bir toplumla asla savaş yapamayacağı dersidir. Çünkü mü’min “Sadece iman eden” kişidir. Müslüman ise “İnandığını yaşamağa çalışan” kişidir. O halde inanan her kişi, inananın kardeşidir. Sarhoş da olsa, ayık da. Başörtülü de olsa baş açık da. Katil de olsa maktul de, tüm müminler kardeştir. Kişinin günahına, ırkına, mezhebine bakmadan İslam ilkelerine inananların tamamı suçları ne olursa olsun birbirlerinin kardeşidir. Bu ülkenin mekteplerinde gördüğü materyalist eğitim sebebiyle zehirlenerek inancından uzaklaşıp dağa çıkan rejim kurbanı gençlerin pişmanlığına fırsat verecek bu “barış köprüsü” projesi eski Müslüman Türk ve Müslüman Kürt kardeşliğin yeniden canlanmasına ilk adımdır. Bu projedeki hedef oyun bozmadır. Doğu’daki terörün ana hedefi bir Türk-Kürt savaşı çıkarmak ve ülkemizi bölerek emperyalist ülkelerin işgaline zemin hazırlamak değil miydi? Bunu yıllarca söylemedik mi? Bu terörist gençlerin ailelerine bir bakın. Birçoğunun anne babası İslam’ı değerlere bağlı değil mi? Beş vakit namazlarını kılıyor, Cuma günleri camilerde farzlarını ifa ediyorlar. Dağdan ölü gelen terörist evladını İslami usullere göre yıkayıp kefenleyip cenaze namazından sonra kabre gömüyorlar. Ülkemizde de bir tarafta anavatan toprağını asla böldürmek istemeyen ve bu uğurda severek canını veren Müslüman askerlerimiz, polislerimiz ve koruyucularımızdan oluşan güvenlik birimleriniz ve Müslüman halkımız... Öbür yanda ırkçılığı inançlarının önüne çıkarmış, “bizde kendi devletimizi kurmalıyız. Bu bizim de hakkımız” diye yalan propagandalarla kandırılmış, aynı dine inanmış, aynı kıbleye yönelmiş, ülkesinden ayrılmak isteyen aldatılmış bir avuç fasık mümin topluluk. Kendilerini yönetenlerin ateist ve Zerdüşt olduğundan habersiz, gafil bu ırkçı toplulukla tam 30 yıldır savaşılıyor. Terör bitirildi mi? Kandil boşaltıldı mı? Her sene on bin terörist öldürüldü ama Kandil’de hâlâ on bin terörist yaşıyor. Dünyanın hiçbir ülkesi, gerilla tipi savaşan terör örgütlerini bitiremedi. Hiçbir terör örgütü de savaştığı güçlü ülkelerde hedefine asla varamadı. Sadece dış güçlerin piyonu olarak kullanıldı. Ülkelerin “Böl, Parçala, Yut” oyununun figüranı oldular. Şimdi terörist başı ve avanesi dış güçler tarafından kullanıldıklarını itiraf ediyorlar. Ve barış istiyorlar. Silahlı mücadele yerine siyasi mücadele yapacaklarını söylüyorlar. Hangi imanlı, vicdanlı, akıl ve ferasetli bir mümin uzatılan bu barış elini reddedebilir? Daha evvel MHP, CHP, ANAP ve DYP iktidarlarının birçok kere pişmanlık yasaları adıyla çıkardıkları, teröristlere af yasaları uygulamalarıyla beklenen barış derin devlet tarafından, karakol baskınlarıyla ve Cumhurbaşkanı Merhum Özal’ın şehid edilmesiyle önlenmişti. Geçmişte teröristlere af çıkaran bu derin muhalefet partileri barışa karşı çıkarak oy avcılığı için halkımıza şov yapıp aldatmağa çalışıyorlar. Ve “Bütün Mü’minler kesinlikle

kardeştirler. Öyleyse kardeşleriniz arasında sulhu, barışı sağlayın. Barış ve kardeşlik hukukunda Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ki O’nun rahmetine nail olasınız (Hucurat S.9-10)” İlahi talimatına aldırış etmeden Barış Projesine savaş açıyorlar. Allah (c.c) terörün merkezi olan, Faşist, Ataist ve Şamanist Masonik şer odaklardan milletimizi kurtarsın. Ülke barışı için uğraşanların yar ve yardımcısı olsun. Not : 4 Haziran’da başlayacak Umre Organizasyonuyla Mirac Gecemizi Kudus-ü Şerif’te, Beraat Gecemizi Medine-i Münevvere ve Umre İbadetimizi Mekke-i Mükerreme’de yaşamak isteyen kardeşlerime eğitim hizmetlerine destek için kurulan Nadide Turizm UMRE ve KUDÜS Organizasyonlarını tavsiye ediyorum. Bilgi için: www.nadidehac.com Tel:0212 6169226 – 0262 3240533 - 0532 2179042