Gecenin saat 22.45 sularında bana bir telefon geldi. “Adnan hocam numaranızı M.C.'den aldım. Adıyaman Besni'den Aydın'a vatandaşlarımızı sevk ediyoruz. Bunlara yolda bir yemek ikramı yapabilir misiniz?” diyor. İsmi Yusuf... Tanımam. Pazar ve pazartesi 13 otobüs gönderdiler. Pozantı İpekyolu Dinlenme Tesisleri'nde ağırladım. Her birine 15 dk psikososyal destek konuşması yaptım, ardından ikramda bulundum.
İkram için Risale-i Nur Meşveret/Okuyucu Cemaati Çukurova İlim Vakfı'ndaki arkadaşları aradım.
Tamam, dediler.
Sonra Medeniyet Vakfı daha sonra Risale-i Nur Cemaati Yazıcılar/Hayrat Vakfı ve en son Peygamber Sevdalıları Cemaati/Umut Kervanı...
Devam etse Mahmud Efendi/İsmail Ağa Tarikatı ve Menzil Tarikatını arayacaktım.
Elele çok ciddi bir organizasyon ile, gelen vatandaşlarımızın sevkinde yardımcı olduk.
Gönderen Yusuf adındaki şahsı halen tanımıyorum. Lakin ciddi bir muhabbet besliyorum.
Peki, insan tanımadığı halde gelen bir telefonla işini, deprem bölgesinde ailesini bırakıp otoban kenarında neden günlerini ve hatta gecelerini geçirir? Ya da neden tanımadığı insanlar için bunca masraf yapar, kazancını harcar?
El cevap: aldığı İslâmî cemaat kültürü...

Ben şahsen Mevlana ve Yunus Okudum. Ve kendimi Bediüzzaman Said Nursi'nin Risale-i Nur Külliyatı'nda buldum.
Din ve Fen ilimlerini yani hakiki bilim ve dini bir araya getiren ve işleyen eserler...

Vicdanın ziyası, ulûm-u diniyedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecelli eder. O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder. İftirak ettikleri vakit; birincisinde taassub, ikincisinde hile, şübhe tevellüd eder (Münazarat – 86).

Cemaat ve tarikatlar İnsanlığın ve Özellikle Bu Coğrafyanın Mayasıdır.

İnsanlık birinci medeniyet bunalımından İmam Gazali, İbn-i Arabi ve İbn-i Haldun gibi âlimlerin kurduğu cemaat/tarikat ile insanları kurtardı. Bir taraftan Moğol istilası, diğer taraftan haçlı saldırıları ve diğer savaşlar...
Tarih boyunca imam Gazali, İmam Rabbani, Abdulkadir Geylani, Akşemsettin, Hacı Bayram Veli, Hacı Bektaş Veli ve yakın tarihte İsmail Ağa, Menzil, Şeyh Said-i Palevi, Said Nursi gibi cemaat ve tarikat liderlerinin kurduğu cemaat ve tarikatlar sayesinde Anadolu ve İslam âleminde din muhafaza edilmiştir. İnsanlık bunlarla ahlak ve maneviyatını kazanmış, korumuş ve devam ettirmiştir. Muhtaç gönüllere cemaat ve tarikatlar iman hakikatlerini nakşetmiştir.

Cemaat ve Tarikatlar Birbirine Karşı mı?

Algı yönetimi ve manipülasyon yapan din düşmanı kesimler cemaat ve tarikatları sanki birbirine karşı, birbiriyle çelişiyorlar şeklinde yansıtıyorlar. Oysa hangi cemaat ya da tarikat 6 vakit farz namaz var diyor? Ya da Ramazan orucu 20 gün tutulur diyor? Arsızlığı, hırsızlığı, zinayı vsvs. hangi cemaat veya tarikat müspet görüyor?

Anlamadıkları şu:

"Hem -nakl-i sahih-i kat'î ile- ferman etmiş ki:

سَتَفْتَرِقُ اُمَّت۪ى ثَلَاثًا وَسَبْع۪ينَ فِرْقَةً اَلنَّاجِيَةُ وَاحِدَةٌ مِنْهَا. ق۪يلَ مَنْهُمْ؟ قَالَ مَا اَنَا عَلَيْهِ وَ اَصْحَاب۪ى

deyip, ümmeti yetmişüç fırkaya inkısam edeceğini ve içinde fırka-i naciye-i kâmile, Ehl-i Sünnet ve Cemaat olduğunu haber veriyor" (Mektubat/106).

Yani, nasıl ki bir insanın ihtiyaç gereği giydiği kıyafetlerden pantolonu başka terzi yapar, atleti başka terzi diker, gömleği başka terzi diker, montu başka...
Mesela Menzil Tarikatı zikir ile ıslaha çalışır,
Mahmud Efendi/İsmail Ağa İslami kıyameti muhafaza edip Hafızlık, Süleyman Hilmi Tunahan Cemaati Kur'an öğretimi, Yazıcı Risale-i Nur Cemaati Kur'an Harflerini muhafaza ve yardım, tefsir; Meşveret/Okuyucu Nurcular Kuran-ı Kerim Tefsiri ile İman hakikatleri, Muhammed Emin Yıldırım Siyer, Nureddin Yıldız Aile ve sosyal hayat, İhsan Şenocak İlim,  Mustazaflar Cemaati Sosyal Yaşam konularında fıtrî iş paylaşımı yapmışlar misali.  Diğer her bir cemaat ve tarikat bir iş bölümü halinde çalışıyor ve insanlara manevi hizmet ulaştırıyorlar. Ayrı gayrılıkları yok. İş bölümleri var. Bazı cahil ve fitne ehli kişiler ve yapılar onları itibarsızlaştırmak için manipülasyon yapıyorlar.

Cemaatler ve Tarikatlar Tehlikeli mi? Kim İçin Tehlikeli?

El cevap: Cemaatler, ibadet yapmayanlara ulaşıp onlara ibadet sorumluluğunu hatırlattıkları için, rahatsız olanlar için tehlikelidir. Çünkü rahatları bozuluyor. “Cehennem var, kendinize gelin, Allah'a kul olun” dedikleri için tehlikeli görülüyor. Ölümü, hesabı hatırlattıkları için tehlikeli görülüyor.
Başka?
Kadınları kendi nefis ve hazları için kullanan nefisperest ve dünyaperestlere karşı; tesettürü, anneliği, iffeti, sorumluluğu ve sevabını kadınlara hatırlatarak, kadınları o pis tuzaklarına karşı korudukları için cemaat ve tarikatlar onlar için tehlikelidir.
Başka?
Sömürü düzeni oluşturup insanları köleleştirenlere karşı cemaat ve tarikatlar “adil düzeni, adalet, kul hakkını insanlara öğrettiği için o kapitalist ve komünist düzenlerinin önündeki en büyük engel oldukları için cemaat ve tarikatlar tehlikelidir.
Kısaca onlar cehenneme çağırırken, tarikatlar ve cemaatler “insanlığın imanını kurtarmak ve cennete girmelerine vesile olmak” yolunda gayret ettikleri için, onların önündeki en büyük engeldir. Onlar “toplumu bozmak isterken, cemaat ve tarikatlar imar ve ıslah etmeye çalıştıkları için” tehlikelidir. Yani cemaat ve tarikatlar sadece din düşmanlarına karşı imanı yaydığı için tehlikelidir.

Deprem Bölgesinde Cemaat ve Tarikatlar Nerde?

Daha depremin ilk anından itibaren cemaat, tarikat ve İslami vakıflar saha idi. Ben deprem bölgesindeyim. Evim otobana yakın.  Sadece otobandaki tırlara baksalar cemaat ve tarikatların vakıflarını görecekler. Lakin kör gözleri şunu görmüyor:

Onlar bir çay içirirken fotoğraf çekip yayınlıyorlar. Cemaat ve tarikatlar “bir elin verdiğini diğer el görmemelidir” ahlakı ile hareket ederler. Yaptıklarını reklam etmezler. Mesela yazının başında, günlerce otoban kenarında, onca insana yemek ikramı yaptım. Tek birinin fotoğrafını yayınladım mı? Hayır... “Cemaat ve tarikatlar ortada yok” denince, mecbur hissettiklerinden olsa gerek, bazı paylaşımlar yapıldı. Nitekim kör gözlerine sokmak için, bazı görselleri aşağıda paylaşacağım. Numune olarak. Akılları gözlerine inmiş, göz ise maneviyata kördür. Kördürler, sağırdırlar, hissetmezler. Allah uyandırsın.

Cemaat ve tarikatlar sahada canhıraşane çalışırken, TV ekranlarında sadece eleştiren ve iftira atanlar sahada yok, gazete köşe yazısında iftira atanlar sahada yok. Deprem bölgesine gelseler cemaat ve tarikatları gözleri ile görecekler. Gelmeyince uzaktan iftira atıyorlar. Allah ıslah etsin.

İkinci Medeniyet Bunalımını Bitirip Nesli İhyâ Medeniyeti İnşâ Mefkûremize Cemaat ve Tarikatlar ile Ulaşacağız

Varsın din düşmanları fitnelerine devam etsinler. Bizler cemaat, tarikat ve İslâmî vakıflar olarak insanlığı 200 yıldır içine düştükleri medeniyet bunalımından kurtaracağız biiznillah. “Nesli İhyâ Medeniyeti İnşâ Mefkûremize” hizmete devam edeceğiz. Fırka-i Naciye neslini yetiştirip, İttihad-ı İslam'ı gerçekleştirmeye çalışarak, Fecr-i Sadık'a ulaşacağız. Tembellik ve havaleciliği terkedip, dinlenmeyi kabre, ücretini cennete erteleyeceğiz.

"Kimse yoksa ben varım" şuuruyla ittifak, ittihad ile çalışacağız. Birlikte çalışacağız ve Meşveret edeceğiz. Ve biliyoruz ki Asya'nın bahtının miftahı meşveret ve şûradır. "Şura edin kuvvet bulun" der Efendimiz ASM.

Ümitvar olarak çalışıyoruz, çalışacağız. Sadece Müslümana değil, cemaat ve tarikatlara, genelde ise İslam'a düşman olanların imanını kurtarmak ve onları cehennem azabından kurtarmak için de çalışacağız. Bir teşekkür bile beklemeden.

"Evet ümidvar olunuz, şu istikbal inkılabı içinde en yüksek gür sadâ, İslâm'ın sadâsı olacaktır!" (Tarihçe-i Hayat 133).

Ümitvarız...

Son olarak;

“Yaşasın sıdk! Ölsün yeis! Muhabbet devam etsin!. Şûra kuvvet bulsun!. Bütün levm ve itab ve nefret, heva hevese tâbi olanlara olsun. Selâm ve selâmet Hüda'ya tâbi olanların üstüne olsun. Âmîn (Tarihçe-i Hayat).

Bunar sadece numunedir... Cemaatler ve tarikatlar ortada yok diyenlere cevap hükmündedir. Cemaatler ve Tarikatlar en zor zamanda hayatını tehlikeye atıp meydana indi. Ya siz tenkit edip iftira atanlar! Siz ve dernekleriniz nerde?