Türkiye yıllardır yaptığının şimdi karşılığını görüyor...

Bizler kadim bir inanç kültürünün yetiştirdiği ecdadın torunlarıyız. İnsan odaklı yaptığımız çalışmaların, yardımların, hizmetlerin tarihte emsali görülmemiştir. Bize sığınan devlet başkanlarının, garibanların koruyucusu ve kollayıcısı olmuşuz.

Bu kan o kandı. Maya sağlamlığını koruyor. Her ne kadar unun içine ufak tefek beyaz taşlar karışsa da...

Türkiye Cumhuriyeti devleti de son 20 yıldır içerdeki tüm muhalefete rağmen yardım ve insani hizmetlerde sadece İslam âlemine değil, insanlık âlemine yardım ve insani hizmet götürdü. Mesela Suriyeli'lere yapılan insanlık yardımında ve misafirperverlikten dolayı içerde hep tenkit edildi. İslam âlemine yapılan insani faaliyetler bazen müdahale olarak yansıtıldı. Oysa bunlar hep ileriye ciddi yatırım idi. Karşılık beklemek veya sadece insanlık ve inanç için yapmış olunsun... Bu bir insani yatırımdı...

Yıllarca yardım yaptı. Mazluma sahip çıktı. Şimdi ise dünyanın her yerinden yardım geliyor. Demek ki sadece manevi anlamda değil maddi anlamda da yaptıklarının karşılığını görüyor. Elbette asıl ücret ahirette... Mazlumun duası bu vatanı, milleti, ümmeti koruyor.

Bu deprem dünyada görülmemiş bir afettir. Hangi ülke bu şekilde birlik olabilirdi?

Dünya seküler, bencil, hazcı ve benmerkezci bir yapıya büründü. Akrabalar birbirini ziyaret etmez hale gelmişti. İslâm âlemi de bundan payını aldı. Özellikle covid döneminde insani ilişkiler ciddi koptu. Geldiğimiz noktada, yani deprem ile birlikte değil akrabalar arası destek, dil, ırk, renk farkı gözetmeksizin Anadolu insanı birbirine yardım ediyor. Ne tarihte böyle bir deprem görüldü ne de böyle bir dayanışma... Batıdan, Kuzeyden, Doğudan afet bölgesine yardım tırları ve insan akıyor. Bu Anadolu insanın halen hamurunu koruduğunun kanıtıdır. İçerde her ne kadar fitne ehli boş durmasa da gerek içeriden gerekse dışardan yapılan yardımlar gözleri yaşartacak, gönülleri ve umutları yeşertecek durumdadır. İnsanlık bitti mi sorusunun sıkça sorulduğu bir zamanda, insanlığın halen yaşadığını çıplak gözlerimizle gördük.

Anadolu İslâm coğrafyası umuttur. Yeri geldi Bosna yeri geldi Filistin yeri geldi Arakan'a uzanan eldir. Bizler bu topraklarda ayağa kalktık, bu topraklarda tökezleyip düştük... Ve ayağa kalkıp şahlanmamız yine bu topraklarda olacaktır. Ne demiş ecdadımız; "Yiğit düştüğü yerden kalkar." Musibet görünen şu deprem afeti ayrı ve gayrılıkları ortadan kaldırdı. Yürekler uzun zamandan sonra toplu atmaya başladı.

Ne demişti Âkif?

“Girmeden tefrika bir millete düşman giremez.

Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.”

Şimdi birlik olma vaktidir. Anadolu’da yanan bu birlik ateşini tüm İslâm coğrafyasına yayma vaktidir. Büyük musibetler büyük inkişaflara gebedir.

“Gecelerimiz çok karardı ve kararan gecelerin sabahı pek yakın olur...Her kışın bir baharı, her gecenin bir neharı (sabahı) vardır.” Tarihçe-i Hayatı)

Adnan Kalkan

adnankalkan01 @gmail.com