Muhafazakar Parti'yi 13 yıl sonra iktidara taşıyan ve 2010-2016 yılları arası başbakanlık yapan David Cameron, İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrılmasının kararlaştırıldığı Brexit referandumu sonrası istifa etmişti.

Cameron, göreve getirilmesi sonrası sosyal medya platformu X'te (eski adıyla Twitter) paylaştığı mesajda, "7 yıldır ön saflarda siyaset yapmıyor olsam da, 11 yıl Muhafazakar Parti lideri ve 6 yıl Başbakan olarak edindiğim deneyimin Başbakan'a yardımcı olmama yardımcı olacağını umuyorum" dedi. Cameron, 'bazı bireysel kararlarınaa katılmamış' olsa da, Başbakan Subak'ın "güçlü ve yetenekli" bir lider olduğunu da sözlerine ekledi.

David Cameron kimdir?

Soyu Kraliçe Victoria'nın amcası IV. William'ın kızı Erroll Kontesi Elizabeth Hay'a dayanan David Cameron 1966 yılında Londra'nın Berkshire bölgesinde doğdu. Eton Koleji'nde orta öğrenimini gördükten sonra Oxford Üniversitesi'nde felsefe, politika ve ekonomi eğitimi aldı.

David Cameron'ın siyasi kariyeri

Mezun olduktan sonra Muhafazakar Parti'nin Araştırma Bölümü'nde 1988-1993 yılları arasında çalıştı. Daha sonra Maliye Bakanlığı'nda özel danışman olarak görev aldı.

2001 yılında yapılan seçimlerde Muhafazakar Parti'den Witney bölgesi milletvekili seçilerek parlamentoya ilk kez adım attı. Avam Kamarası Sosyal İşler Komitesi üyeliğinde bulundu. 2003 yılı Haziran ayında gölge hükûmette eğitim bakanlığına getirildi. Aynı yıl Aralık ayında Muhafazakâr Parti Genel Başkan Yardımcısı seçildi. 2005 yılı seçimleri sonrası gölge hükûmette Eğitim Bakanı oldu.

6 Aralık 2005 tarihinde Michael Howard'ın istifasıyla boşalan parti genel başkanlığına büyük oranda oy alarak seçildi. Bu tarihten sonra Ana Muhalefet Partisi Lideri sıfatını kazandı.

5 yıl süreyle önce Başbakan Tony Blair ve sonra Başbakan Gordon Brown hükümetleri karşısında muhalefet eden ve değişim vadeden Cameron, 6 Mayıs 2010 tarihinde yapılan seçimler sonrası partisini 307 milletvekiliyle birinci olarak hükümet kurma pozisyonuna getirdi. Ancak tek başına hükûmet etme çoğunluğuna sahip olmadığı için Liberal Demokratlar ile koalisyon görüşmelerine başlayan Cameron 11 Mayıs 2010 tarihinde Kraliçe II. Elizabeth'den başbakanlık görevini aldı. Böylece Cameron hem son 200 yıldır seçilen en genç başbakan oldu, hem de 1945 yılından sonra ilk kez koalisyon hükûmetini oluşturan isim oldu.

David Cameron'ın başbakanlık dönemi

Başbakan olduktan sonra 2008 ekonomik krizi sonrasında Euro Bölgesi’ndeki borç krizine yönelik politikalarından dolayı eleştirildi. Aralık 2011'de sıkı bütçe disiplini ile mali anlaşmayı öngören ve 26 Avrupa Birliği üyesi tarafından kabul edilen tasarıyı, ülkenin çıkarlarına uymamasını gerekçe göstererek kabul etmedi. Cameron, 27 Temmuz 2010 tarihinde gerçekleştirdiği Türkiye ziyareti sırasında "Gazze açık hava hapishanesi olarak kalamaz" dedi.

Cameron döneminde eşcinsel çiftlere resmi ve dini nikah kıyılmasına imkan veren tasarı, Avam Kamarası'ndan geçti. Cameron bu tasarının kabul edilmesinden yana olan kişilerden biri oldu. 2014 yılında İskoçya'nın Birleşik Krallık'tan ayrılmasını öngören referandumda "Birlikte Daha İyiyiz" sloganı ile İskoçya'nın ayrılmaması gerektiğini savundu.Yapılan bu referandum sonucunda ise İskoçya birlikten ayrılmadı

2014 yılı nisan aylarında ise kendisinin "Hristiyan bir ülkeyiz" şeklindeki sözleri İngiltere'de 50'den fazla aydın tarafından eleştirildi.Cameron, 2015 yılındaki seçimleri kazanması halinde ülkenin AB üyesi olarak kalıp kalmaması konusunda referandum yapacağı sözünü verdi. 7 Mayıs 2015 tarihinde Avam Kamarası'nda çoğunluğu sağlayarak tek başına iktidar seçildi. Daha sonra ise ülkenin AB üyeliği konusunda 23 Haziran tarihinde referanduma gideceğini açıkladı.

Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği üyeliği referandumu konusunda ülkenin birlikten çıkmaması konusunda çalışmalar ve kampanyalar yaptı. Panama Belgeleri'nde babasının vergi kaçırdığı iddiaları ortaya çıktı. Panama belgelerindeki iddiaların Cameron'la bağlantısı; babasının vergi kaçakçılığı yaptığı şirketlerde payının olması yönündeydi.

Beyaz Saray açıkladı: İsrail'den ABD'ye Refah teminatı Beyaz Saray açıkladı: İsrail'den ABD'ye Refah teminatı

Cameron, önce iddialarla bağlantısını inkar edip daha sonra ise kabul etti. Yaşanan bu süreç için de "Bu durumu daha iyi idare edebilirdim" ifadesini kullandı. Göçmenlik yasalarının sıkılaştırılmasına yönelik alınacak önlemleri anlattığı bir konuşmasında halktan kaçak göçmen olduğunu düşündüğü kişileri ihbar etmelerini istemiştir.Uluslararası Yolsuzlukla Mücadele Konferansı toplantısında 2. Elizabeth'le yaptığı bir sohbette Nijerya ve Afganistan’ı 'müthiş derecede fazla yolsuzluk yapılan' ülkeler olarak tanımladı.

Çok kültürlülüğün başarısızlıkla sonuçlandığını da dile getiren Cameron, bu konuda İngiliz Müslümaların eleştirilerine maruz kaldı. Amerika Birleşik Devletleri başkanı Barack Obama, Libya'da Muammer Kaddafi iktidarını deviren askeri müdahalenin başarıya ulaştığını fakat Libya'daki genel durumun İngiltere ve Avrupa ülkelerinin daha sonraki süreçteki tutumları nedeniyle bu hale geldiğini niteledi ve 'Cameron'ın dikkatinin dağıldığını' ifade etti. David Cameron yaptığı bir açıklama ile Müslüman kadınların toplumun diğer kesimlerinden ayrılması ve radikal düşüncelerin etkisine girmelerini önlemek amacıyla kararlı adımlar atılması gerektiğini söyledi. İngiltere hükûmetinin bu nedenle İngilizce derslerine 20 milyon sterlin ayırmayı planladığı da açıklandı. Konu hakkındaki Cameron'un diğer bir görüşü ise "Burası İngiltere, bu ülkede kadınlar nasıl yaşayacaklarını seçmekte özgürdür" ifadeleri oldu.

Filistin için politikası neydi?

Birleşik Krallık'ta geniş yankı bulan bu ifadeler için Independent, Cameron’un Türkiye ziyaretiyle İsrail’e karşı bir savaş başlattığını açıklarken, Financial Times ise Britanyalı Başbakan'ın yorumuyla Ankara’da alkışlar aldığını yazdı. Yaptığı Pakistan ziyaretinde ise "İngiltere dünyadaki pek çok sorunun arkasında" ifadelerini kullandı. Cameron, Oxford Üniversitesi'ni de çok az sayıda siyahi öğrenci almakla eleştirdi. David Cameron, Filistin'in devlet olarak tanınıp tanınmayacağı konusunda yapılacak meclis oylamasındaki sonucun ülkesinin Filistin politikasını değiştirmeyeceğini açıkladı. Avam Kamarası'nda yapılan oylamada ise Filistin devlet olarak tanınmasını içeren tasarı kabul edildi ve böylelikle Filistin, İngiliz parlamentosunca devlet olarak tanınmış oldu.

Eski bakan Filistin için yürüyüş düzenleyenlere 'çete' demesinin ardından görevinden alındı

9 Kasım'da Times gazetesinde yayımlanan makalesi ardından Suella Braverman üzerindeki istifa baskıları ve Sunak'ın onu görevden alması çağrıları artmıştı.
Braverman makalede, İngiltere’deki Filistin yanlısı protesto gösterilerini eleştirmiş, bunun 'rahatsız edici şekilde Kuzey İrlanda'da yaşananları hatırlattığını' savunmuş, gösterileri düzenleyenler için "Filistin yanlısı çeteler" demişti.

Londra Emniyet Müdürlüğü'nü de, protestoculara karşı 'çifte standart' uygulamakla suçlayan Braverman; daha önce sağ görüşlü grupların yürüyüşünün yasaklandığını hatırlatmış ve Londra polisinin Filistin halkı ile dayanışma yürüyüşlerini 'kayırdığını' iddia etmişti.

Başbakan Sunak'ın Braverman'ın makalesini onaylamadığı ortaya çıkmıştı. Suella Braverman ise görevden alınması sonrası yaptığı açıklamada, İçişleri Bakanı olarak ülkesine hizmet etmenin kendisi için 'en büyük ayrıcalık' olduğunu söyledi, "Zamanı gelince çok daha fazla şey söyleyeceğim" dedi.

İngiltere'de, Braverman’ın gelecekte iktidardaki Muhafazakar Parti’nin lideri olabilmek için siyasi bir hedefle hareket ettiği şeklinde yorumlar da yapılıyor.