Değerli Okuyucularım;

Haberlerde okumuşsunuzdur. Korona virüse yakalanmamaları için, 65 yaş ve üzerinde olan yaşlılara yönelik olarak hükümetçe sokağa çıkma yasağı konuldu. Bazı gençler, bunu fırsat bilerek, dışarda gördükleri yaşlıları rencide edici tutum ve davranışlarda bulundukları gibi, hiç utanmadan sanki bir marifetmiş gibi yaptıklarını videoya kaydederek, bunu sosyal medyaya “şaka” olarak yansıtmışlardır. Materyalist bir eğitim sistemine tâbi tutulan ve edepten yoksun olan “Recep İvedik” meşrepli gençlerimiz, herhalde şakayı alay ve hatta tahkir ile karıştırıyorlar. Onun için bugünkü yazımda şakaya yer verme ihtiyacı duydum.

İslâm toplumunda asr-ı saadetten itibaren birbirilerine çok yakın olan Müslümanlar arasında şakaların yapıldığı bir gerçektir. Bunun başlıca sebeplerinden birisi, İslâm dininin tebliğcisi ve Müslümanların her konuda lideri ve eğiticisi konumunda olan Hz. Peygamberin (sav) de şaka ve mizah yapmış olmasıdır. Üstelik Hz. Peygamber (sav) kendisine yapılan şaka ve nükteli latifeleri de hoş karşılamıştır.

Hz. Peygamber’in (sav) sahabileriyle şakalaşması ve onlara latife yapması, hem Sünnetin, hem de sosyal pedagojinin bir parçasıydı. Şakalarında hikmet ve doğru söz her zaman hâkimdi. Bilinmesi ve öğretilmesi gereken pek çok şeyi, gerektiğinde şaka ve mizah yoluyla yapardı. Nitekim şu söz, Peygamberimize (sav) aittir:

Bir keresinde sahabiler Peygamberimize (sav) “Ya Resulullah; sen de bizimle şakalaşıyorsun.” dediler. Allah’ın Resulü tebessüm ederek, şöyle cevap verdi: “Evet, ben de sizinle şakalaşıyorum, fakat ben sadece doğruyu konuşuyorum, haktan başka bir şey söylemem.” (Tırmizi; Birr: 57).

Hakikaten hikmet içerikli ve yol gösterici karşılıklı şaka ve hoş latifeler, insanların üzüntülerini gidermeye ve rahatlamalarına yardımcı olabilmektedir. Dolayısıyla Peygamberimizin (sav) zaman zaman yapmış olduğu mizah tarzındaki şakalar sayesinde çevresindeki insanlar zihin ve idrak boyutlarıyla dinçleşmiş, kâh neşelenmiş, kâh derin düşüncelere dalarak ibret almıştır. Şüphesiz insanların en akıllısı olan Hz. Peygamber (sav); şakalarına bile hakikat ve doğru sözden başka bir şey ilave etmemiştir. Peygamberimizin (sav) hoşgörülü ve merhametli olması dolayısıyla sahabiler de kendisine (sav) ve kendi aralarında şaka yapabilme cesareti gösterebilmiştir.

Dolayısıyla içeriği tefekkür yönüyle zengin olan, insanların yorgun gönüllerini dinlendiren her şaka, mizah ve latife, sosyal pedagojik bir yöntem olarak çok uygun birer araçtır. Buna binaen İslâm’da şaka yapmanın caiz hatta Sünnete uygun bir eğitim yöntemi olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü Peygamberimiz (sav) muhatapların gönlünü almak, onları hoş tutmak, neşelendirmek ve bir şeyler öğretmek için ara sıra insan zihninin ince manalar üzerinde düşünmelerini sağlayan şakalara müracaat etmiştir. İslâm dininde insan onurunu kırmadan ince esprili, anlamlı ve düşündürücü şakalar makbul ve faydalıdır. Yol gösterici şaka yapabilme marifeti, aslında sağlıklı akıl ve üstün zekâ ile de yakından ilgilidir.

Haddini Aşan Şakalar Edepsizliktir

Ancak bir insan, şaka yapayım derken, daha yapmadan önce bunun faydalı olup olmadığını iyice düşünmelidir. Aksi takdirde bir insan, şaka yapayım derken, hem kendisine, hem de etrafındakilerine ölüm dâhil çok ciddî zararlar verebilir. İşte insanın ruh ve beden sağlığını tehdit eden her türlü zararlı şakaların yapılması, her yönüyle son derece sakıncalı ve dolayısıyla günahtır.

Öyle ise nüktedan bir kişi, kimsenin haysiyetini ve şerefini lekelemeden, espritüel yansımalarını İslâm’ın meşru kıldığı daireler çerçevesinde yapmalıdır. İçeriğinde fikrî ve zihnî anlamda yol gösterici yönü olmayan, uydurma veya küfürlü sözler içeren veya birilerini alaya alan şakaların hepsi son derece zararlı sonuçlar verebilmektedir. Bunun için şaka kaidelerinin başında insanlara manen, maddeten ve bedenen hiçbir surette zarar vermemek, şaka ile de olsa bir kişinin malına el koymamak, herhangi bir kimseyi korkutmamak ve tedirgin etmemek gelmektedir.

Şakanın sınırlarını zorlayan ve hatta aşan her türlü tutum ve davranış, insan şahsiyetini hiçe saymaktır, en şerefli varlık olan insanı aşağılamaktır, ona hakarette bulunmaktır ve netice itibariyle edepsizliktir. Edepsizlik ise her türlü nezaket, zarafet, kibarlık, incelik, takdir, adalet ve güzel terbiyeden uzak olan bütün tutum ve davranışlardır. İyi huylarla bezenmekle beraber, utanılacak hata ve ayıplardan insanı koruyan terbiyeden mahrum olan gençler, “şaka” adına her türlü rezillik yapabilir nitekim toplumun en zayıf halkası olan yaşlıları bile uluorta tahkir etmektedir.

Edep Aşılayan Bir Eğitim Sistemi İstiyoruz

Bize ahlâklı ve edepli gençler lazım. Onun için ailelerimiz ve eğitim sistemimiz, her konuda haddini bilen, adabı muaşereti bilen (şimdi ona görgü kuralları deniliyor), nazik ve kibar davranan gençler yetiştirmelidir. Maarifi (bilgiyi, kültürü), fazileti (erdemi) bilmek ve tatbik etmekle beraber, Yaratan’ın hatırı için insan başta olmak üzere bütün mahlûkata merhamet etmek ve sevgi göstermek, edep odaklı eğitim sistemimizin gayesi olmalıdır.

  • Bunun için, nefsin edeplendirilmesi şarttır. Bu da ancak nefsin ıslahı, iffet, hilm, sabır, hakikate saygı, merhamet, hayâ, sevgi, inanç gibi erdemlerle mümkündür.
  • Bunun için dilin edeplendirilmesi şarttır. Bu da ancak kişinin dilini-sözlerini edeplendirmesi ve edebiyat alanında eğitim alması ve toplumda kime karşı nasıl konuşması gerektiğini öğrenmesi ile mümkündür.
  • Bunun için davranışların edeplendirilmesi şarttır. Bu da ancak davranışların, adâbımuâşerete uygun hâle getirilmesi ile mümkündür.

Hz. Mevlâna’ya göre edep, nefsini tanıyıp haddini bilmektir. Edep, kul olduğunu anlayıp Yüce Mevlâ’ya yönelmektir. Edep, kibri kırıp tevazua sarılmaktır. Edep, fani dünyayı tanıyıp boş davaları bırakmaktır. Edep, Cenab-ı Hakk’ın ve varlıkların haklarını güzel korumaktır. Edep, hayâlı ve vefâlı olmaktır. Edep, pişman olunacak şeyleri yapmamaktır.

Kısaca edep, güzel ahlâktır. Güzel ahlâk ise, içiyle dışıyla doğru olmak ve bu doğruluk üzere yaşamaktır. Buna denge ve istikamet denir. Dengeli olmak, devamlı aynı güzel hâli korumaktır. Acı tatlı bütün hallerde istikametini bozmayan, dost ve düşmana karşı dürüstlükten ayrılmayan, kimseye zarar vermeyen, herkese iyilikte bulunan gençler, dengeli ve edepli gençlerdir. Biz işte böyle edepli gençleri sokakta görmek istiyoruz. Biz onun için gençlerimize edep aşılayan bir eğitim sistemi istiyoruz.