Halkı Müslüman ülkelerin uyanışı ve ayağa kalkışı “Dindar nesil projesini” hayata geçirmelerine bağlıdır. Beyinleri çarpık ideolojilerle, ruhları şeytani düşüncelerle ve bedenleri alkol ve uyuşturucu türü zehirlerle işgal edilmiş gençlerle istikbal; ne göklerde ve ne de yerlerde olur! Manevi değerlere bağlı Müslüman nesil yetiştirmede Türkiye’miz diğer ülkelere örnek ve önder olma çalışmalarına daha da hız vermelidir. Ferd ve toplum olarak da iktidarın sağladığı özgürlük, hürriyet ve barış ortamında daha çok gayret gösterilmeli ve yarınlarımız için daha çok çalışmalıyız. Okullarımıza konan Kur’an-ı Kerim ve Siyer dersleri tercihli olmaktan çıkarılmalı mecburi ders haline getirilmelidir. Çünkü bu dersler her türlü kötülükleri, kin ve düşmanlıkları yok eden Rahmani ilaçlardır. Bu derslere sudan daha çok ihtiyacımız var. Analarımızın gözyaşlarını sevince, babalarımızın burukluğunu bayrama dönüştürmenin yolu hayâlı, edepli, güzel ahlaklı ve dinini bilen Müslüman bir nesil yetiştirmekten geçiyor. Cuma günü en azından öğleden sonrası tatil edilerek, gençlerimizi camilerimizde önce Hakk’la ve sonra halkla bütünleşip kaynaşmaları mutlaka sağlanmalıdır. Cuma vaktinde aldığı feyz ve iç huzurla okullarına sevinçle dönmeleri sağlanmalıdır. Bu nesli yetiştirmenin yollarından biri de programlı ve planlı yapılacak iç ve dış seyahatlerdir. Anadolu’ya giriş kapımız Malazgirt, Hz. Nuh (a.s)’ın kabri saadetlerinin bulunduğu Şırnak, Peygamberler Şehri Şanlı Urfa, Hz.Ebu Bekir (r.a) Efendimizin emaneti Diyarbekir, destanlaşan şehitlerin ovası Çanakkale, Başkentlerimiz Konya, Bilecik, Bursa, Edirne ve İstanbul gibi Medeniyet merkezlerimize ziyaretler organize edilerek gençlerimizin tarihiyle barışıp tanışması ve birbirleriyle kaynaşması sağlanmalıdır. Bilhassa okullarımızın yarı tatiline denk gelen Şubat ayında gençlerimiz umre ibadeti için ANA hayat YASAMIZ Kur’an-ı Kerim’in tüm Müslümanlara emanet edildiği merkez ve ana Başkentimiz Mekke-i Mükerreme’ye ve gerçek Liderini ziyaret için de Medine-i Münevvere’ye çok uygun şartlarla seyahatleri teşvik edilmelidir. Halen bu mukaddes beldelere uçmakta olan milli gurumuz TÜRK HAVA YOLLARI ile

beraber yolcu taşımakta olan özel sektör kuruluşlarından ATLAS havayollarına ilaveten PEGASUS gibi diğer özel sektör havayollarına da bu mukaddes beldelere uçuş izni verilerek UMRE seyahatleri ucuzlatılmalıdır. Böylece kâr amacından ziyade daha çok insanımızın uyanışına ve İSLAM’la dirilişine zemin hazırlanmalıdır. Farz haccın sevabından da üstün olan Sıla-ı Rahmin (merhamet buluşması-akraba ziyareti)’nin en üstün olduğu mekânların ve akrabaların başında mazlum ve mücahid Filistin halkı gelmektedir. Bu iman ve şuurla Mirac’ın ilk durağı Kudüs-ü Şerif’teki Mescidi Aksamıza ve onun tam 70 yıldır koruyucuları olan Filistinli yiğit kardeşlerimize ziyaretler artırılmalıdır. Hac, Umre ve Kudüs-ü Şerif turları adeta bir devlet politikası haline gelmeli, Diyanet İşlerimiz, dünyanın en pahalı Hac ve Umrelerinden sayılan organizeleri daha ekonomik bir seviyeye çekerek, Kudüs turlarını da artık organize etmeye başlamalı, okullara yönelik kampanyalar hazırlamalıdır! 15 yıl evvel Almanya’dan tam beş otobüs dolusu gençle Siyonistlerin işgali altındaki bu mukaddes ve mübarek beldeye Ürdün üzerinden gitmiştik. Sınır kapılarında uzun süre bekleme dışında hiçbir hakaret ve hiçbir tehlikeyle karşılaşmamıştık. Eşlerimizle birlikte gerçekleştirdiğimiz bu Filistin ziyaretinde “Dünya’ya bedel olmanın” yolunun Türklükten Kürtlükten geçmediğini “iman amel ve cihad ruhundan” geçtiğini yaşayarak anladık. Müslüman Arab hanımların ve çocuklarının o şanlı direnişlerinin cesaret ve yiğitliklerini görünce, korkakların Kudüs’e değil kümese bile gidemeyeceğini anlamıştık. Unutmayalım ki, Siyonist İsrail bayrağı üzerinde iki mavi şeritle sembolize edilen Fırat ve Nil nehirlerini kapsayan coğrafyada yer alan Türkiye’miz ve diğer ülkeler işgal edilmediyse bunu Filistin’deki kahramanların asırlık direnişine borçluyuz. İnsanlığın baş düşmanı, bebek katili Siyonistler Filistin engelini aşabilseydiler ne Ürdün, ne Lübnan, ne Mısır, ne Irak ve ne Suriye ve ne de ülkemizin Güneydoğusu kalırdı. Yani Filistinli Direniş tugayları Filistin topraklarını korurken diğer Müslüman kardeşlerin vatanlarını da korumaya devam ediyorlar. Öyle bir şanlı direniş ki; tüm dünyanın baş belası Siyonist İsrail’e Filistin topraklarını dar ettiklerinden işgalci Siyonist İsrail’i inşa ettiği 15 metre yükseklikte 300 kilometrelik utanç duvarları arkasında panikleyerek yaşamaya mahkûm etmişler. Ve etmeğe devam ediyorlar. Haydi! Korkmadan çekinmeden bu cesur ve mücahid Filistinli kardeşlerimize moral vermek ve Sıla-i Rahim ibadeti için Kudüs-ü Şerif’i ziyarete! Haydi! Müminlerin Emiri Hz. Ömer (r.a) Efendimizin silahsız fethedip emanet ettiği Mescid-i Aksa’da mücahid Filistinli kardeşlerimizle omuz omuza nadide bir Cuma sevincini yaşamaya! Haydi! Eşsiz Önderimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimizin kutsal yolculuğu olan Mi’rac’ın ilk basamağı Mescid-i Aksa’da nadide bir programla İsra ve Mi’rac ruhunu yeniden idrak etmeye! Çünkü Kudüs-ü Şerif mazlum! Kudüs-ü Şerif mağdurdur! Kudüs, asırlarca kendisine hizmet eden Osmanlının ve Selahaddin Eyyubi’nin biz torunlarını özlemle beklemektedir. Filistin devletini ve Mazlum Filistinli kardeşlerimizi GAZZE’de ziyaret edecek Başbakanımızı vefa ve cesaretinden dolayı tebrik ediyoruz. Siyonist Yahudilerden temizlenmiş Özgür Kudüs-ü Şerif’te ve Mescid-i Aksa’da ve tüm Filistin topraklarında buluşmak duasıyla…