Günümüzde İsrail işgali altında kan, gözyaşı ve mezalimlerle gündeme gelen Kudüs’ün İslam ordularınca fethinin ardından Hz. Ömer’in emannamesinde insanlara zarar verilmeyeceği, ibadet yerlerine dokunulmayacağı, mallarına el konulmayacağı, yerel halka din değiştirmeleri için baskı yapılmayacağı gibi kaideler yer almıştı. Asırlara ışık tutan o emannameyi Ahmet Akgündüz hatırlattı.

İşte o yazı:

Ahmed Fikri Doğan Hocaefendi kimdir? Ahmed Fikri Doğan Hocaefendi kimdir?

Hz. Ömer'in Kudüs'ü Feth Ettiğinde Gayr-i Müslim-lere Verdiği İmtiyaz Fermanı
Önce şunu belirtelim. Osmanlıların "şer'-i şerif" dediği İslâm hu-kukuna göre, Müslümanların hâkimiyeti altında bulunan topraklar-da, tercih edilen görüşe göre, köylerde ve şehirlerde, yeniden kilise, havra veya Mecusilerin ateş evi yapılmasına müsaade edilmez. An-cak eskiden var olanların devamına ve yıkılanların yeniden eski haliy-le inşasına müsaade edilir. 
Bu görüş doğrultusunda hicretin 15. yılında Hz. Ömer Kudüs'ü sulh yoluyla fethettiğinde, aynı hakları bütün gayr-i Müslimlere ta-nımıştır. Bunu yazılı bir belgeyle te'yit de eylemiştir . 
Müslümanlardan Kudüs'ü sulh yoluyla ilk fetheden Hz. Ömer'dir. Ebu Ubeydet'üb'nül-Cerrah kumandasındaki İslam ordula-rı, ehl-i İliya tabir edilen Kudüs ahalisine 'Ya Müslüman olacaksınız, ya da Müslüman ülkenin vatandaşlığını kabul edeceksiniz' deyince, uzun müzakerelerden sonra, yerli halkın isteği üzerine Hz. Ömer Kudüs'ü teslim almaya gitmiştir. Patrik'den kendisini Sahratullah tabir olunan Mescid-i Davud'a ve Süleyman Mescidi'ne yani Mescid-i Aksa'ya götürmesini arzu etmişse de, Ka-mame Kilisesi ve Sahyun Kilisesi gösterilmesi üzerine, buraların Hz. Peygamberin tavsifine uymadığı belirtilerek eski mabedin yani Mes-cid-i Aksa'nın yeri ve mihrabı bizzat Hz. Ömer tarafından tayin olunmuştur. Kur'an'ın da işaret ettiği ve Müslümanlar katında üçün-cü mukaddes cami olan bu mekânda Cuma namazını kıldıktan sonra, biri bütün Kudüs'lülere ve biri de sadece Hıristiyanlara ait olmak üzere iki ferman vermiştir. Bunlardan bizi asıl ilgilendiren Hıristiyan-ların din ve vicdan hürriyetini temin eden fermandır. Biz her ikisini de zikredeceğiz: 

1) Hz. Ömer'in genel olarak Kudüs ahalisine verdiği sulh anlaş-ması şöyledir:
'Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
a) Bu sözleşme, Müminlerin emiri ve Allah'ın kulu Ömer tarafın-dan İliya halkına verilen bir emandır. 
b) Onların canlarına, mallarına, kiliselerine, haçlarına, yerleşik ve göçebe olan bütün fertlerine verilen bir teminattır. 
c) Kiliseleri mesken yapılmayacak ve yıkılmayacak ve kısmen da-hi olsa işgal edilmeyecektir. İçindeki kutsal eşyaya dokunulmayacak-tır. 
d) Mallarına el sürülmeyecektir. 
e) Kimse dini inançlarından dolayı zorlanmayacak, kendilerine asla zarar gelmeyecek ve yurtlarına Yahudiler iskan olunmayacaktır. 
f) Buna karşılık onlar da cizye vereceklerdir. 
g) Bunlardan kim yurdunu terk etmek isterse, gideceği yere ka-dar mal ve can emniyeti sağlanacaktır. Yurdunda kalmak isteyenler ise, güvende olacaklardır ve cizye vereceklerdir. İsteyen Rumlar'la gidecek ve isteyen de toprağına dönecektir. 
h) Hasat elde edinceye kadar onlardan bir şey istenmeyecektir.
i) Bu, Allah'ın Resülünün, halifelerin ve mü'minlerin Kudüs hal-kına verdiği güvenlik ahdidir. Cizye ödedikleri müddetçe geçerlidir.
ŞAHİTLER: Halid bin Velid, Amr bin As, Abdurrahman bin Avf ve Mu'aviye bin Ebi Süfyan.

2) Hz. Ömer'in Kufi hattı ile kaleme aldığı ve Kudüs'teki gayr-i Müslimlerin hak ve hürriyetlerini özellikle zikrettiği ve sonradan Os-manlı Sultanlarına ilham kaynağı olan fermanı ise, aslı Osmanlı Ar-şivlerindedir. Zamanında Fatih Sultan Mehmed'in huzuruna getirilen bu fermandan bir nüsha Fatih Mehmed zamanında istinsah edilmiş-tir. Biz bu istinsah edilen Hz. Ömer'e ait fermanın orijinalini de neş-redeniz. Bu fermanın 20 Rebiülevvel 15 H'de kaleme alındığı açıkça belirtilmektedir. Bu fermandaki şahitler farklıdır. 
'1) Allah'a hamd olsun ki, bizi İslam ile aziz kıldı; iman ile şerflendirdi; peygamberi Muhammed ile bize rahmet eyledi; bizi dalaletten hidayete götürdü; aramızdaki dağınıklıktan sonra bizi bir araya getirdi ve kablerimizi birleştirdi; düşmanlarımıza karşı zafer verdi; bize bu beldeleri nasip etti; bizi birbirini seven kardeşler hali-ne getirdi. Ey Allah'ın kulları! Bu nimetlere karşı Allah'a hamd ediniz. 
2) Bu Ömer bin Hattab'ın Kudüs-i Şerif'deki Tur-i Zeytun'da mil-let-i İseviyenin şerefli patriği Safranbos'a verdiği ve bütün re'aya ile papaz ve patrikleri içine alacak şekilde tanzim olunan yazılı ahidna-mesidir. 
3) Bütün papazlar nerede ve hangi şartlarda olurlarsa olsunlar, biz Müslümanlardan emana sahiptirler. Bütün gayr-i Müslimler, zimmet akdinin hükümlerine riayet ettikleri müddetçe, emanları geçerlidir. Biz müminler ve bizden sonra gelecek olanlar, onları ko-rumakla mükellefiz. İtaat ve bağlılıkları devam ettikçe de bu devam edecektir. 
4) Verilen bu kroma ve eman sözü kendileri için geçerli olduğu kadar, kiliseleri, manastırları dışarıda ve içeride bulunan bütü ziyaret mahalli olan mukaddes mekânları için de geçerlidir.
5) Bu mukaddes mekânlar şunlardır: Kamame Kilisesi; Hz. İsa'nın doğum yeri olan Beytüllahm'deki Büyük Kilise; Kıbleye, kuze-ye ve batıya açılan üç kapılı mağara. 
6) Kudüs'te bulunan Hıristiyanların dışındaki Hristiyan cemaatle-ri, yani Habeş Hıristiyanları, Avrupa'dan ziyaret için gelenler, Kıbtiler, Süryaniler, Ermeniler, Yakubiler, Marunîler ve benzeri taifeler, ta-mamen adı geçen Patrik'e tabidirler; Patrik bunlara takdim olunur. 
7) Zira bu sayılan patrik ve papazlara, Hz. Peygamber mübarek mührü ile eman vermiş ve korunmalarını istemiştir. Biz müminler de, onlara iyi davranan Peygamber hürmetine onlara iyi davranaca-ğız.
8) Bu patrik ve papazlar, cizye ve benzeri mükellefiyetlerden, denizde ve karada muaf olacaklar; bunların Kamame Kilisesine ve diğer mukaddes mekânlara girişlerinden dolayı kendilerinden bir şey alınmayacak. Ancak Hıristiyanların elindeki Kamame Kilisesine gelen ziyaretçiler, Patrik olana 1 1/3 dirhem vereceklerdir. 
9) Bütün müminler, erkek olsun kadın olsun, sultan, hakim veya vali olsun, zengin olsun fakir olsun, mutlaka bu emirlerimizi koruya-caklardır. 
10) Hristiyan reislerine bu mersum (ferman) sahabe-i kiramdan Abdullah, Osman bin Affan, Sa'd bin Zeyd, Abdurrahman bin Avf ve diğer sahabe kardeşlerimizin huzurunda verilmiştir. 
11) Bu yazılı fermanda açıkladığımız emirler korunsun, riayet edilsin ve ellerinde kalsın. 
20 Rebiül-Evvel 15 H.
12) Müminlerden kim bu fermanımızı okur da şimdi veya kıya-mete kadar, ona muhalefet ederse, Allah'ın ahdini bozmuş ve Habi-bine isyan etmiş olur.' 
Fermanın metninden de anlaşılacağı üzere, fermanın hükümleri, yine Hz. Peygamber'in hadislerine dayanmaktadır.