Biz nerede Sadece Rabb’imiz Allah’a (cc) iman ettikleri için ezilen, yakılan, bombalar altında hunharca katledilerek şehadet nimetine kavuşan milyonlarca Arakan, Doğu Türkistan, Suriye ve Filistin gibi yeryüzündeki tüm mazlumların imdadına koşmak imani ve insani görevimiz değil mi? Hani biz müminler kardeştik. Hani ‘kanayan bir yara görsek yanardı tâ ciğerimiz!?’ Hani biz, ‘bir binanın tuğlaları gibi bir ve beraberdik’!? .Omuz omuza bir vücut gibiydik! Hani komşumuz açken tok yatmayacaktık!? Hani din için, namus ve mukaddesat için yurtlarını terk ederek şehirlerimize gelen muhacir kardeşlerimize ensarlık yapacaktık!?. Filistinli büyük şehid ve örnek lider Şeyh Yasin’in “Allah’ım! Ümmetin suskunluğumu Sana şikayet ediyorum! Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah! Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim!.. Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helâk olmuş ölüler! Başımıza gelen bu acı felaketler

karşısında hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu? Allah için ve ümmetin namusu için kükreyecek hiç mi kimse yok? Bizler şerefli direnişçilerken, bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak bir halk yok mu?! Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken? Siyonist katilleri ve uluslararası işbirlikçilerini görmezden gelirken! Dilerseniz bize acıyarak ölümümüzü izleyin! Temennimiz, emanetini savsaklayan herkesten Allah’ın kısas almasıdır! Umarız bizim aleyhimize olmazsınız! Allah’ın aşkına, bari aleyhimize olmayın! Ey ümmetin liderleri, ey ümmetin halkları!..” diye seslendiği içleri yakan haykırışıyla tüm müslümanlara soruyoruz; Kur’an-ı Kerim ayı Ramazanla eğlence gecelerinde şarkıcılara türkücülere milyonlar akıtan ve içi hava dolu top için futbol klüplerine milyonlar dağıtan başkanlar şimdi nerede! Yaz aylarında tertiplenen içi günah yüklü kültür festivallerine heba edilen milyonların sahibi yetkililer şimdi nerede? Lüx otellerin salonlarında israf dolu milyarlık düğünlerin sahibleri şimdi nerede? Milyarlık ihaleleri alıp şimdilik köşeyi döndüğünü sanan zenginlerimiz nerede? Ortadoğu’nun suskun seyirci azgın kralları ve zengin şımarık petrol Şeyhleri Karunlar nerede? Suriye mazlumları kan ağlarken Kerbela’daki Yezidilerin zulmünü her sene Devlet törenleriyle anan İran ve Beyrut Hizbullah’ı (haşa!) şimdi nerede? Bütün bu zulüm ve ilgisizlik karşısında suskunluğuna devam eden bazı yazarlarımız ve alimlerimiz nerede? “Dinlerinden dönmeleri için mazlum müminlere hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak oraya attıkları mü’minleri yakmak suretiyle işkence yapanların ve onun çevresinde oturup, seyredenlerin canı çıksın. Kahrolsunlar! (Buruc S.4-7) ilahi ihtarına rağmen hâlâ yer yüzündeki zulümleri TV’lerden seyretmekle yetinen günümüz müslümanları biz şimdi neredeyiz? “(sevgi beslemek, yağcılık yapmak veya yaptıkları işlere rızâ göstermek ve desteklemek suretiyle) zalimlere meyletmeyin; sonra size ateş dokunur (Cehennemlik olursunuz). Allah’dan başka yardımcılarınız da yoktur; sonra azabından kurtarılamazsınız.( Hud S.113)” ilahi tehditine aldırış etmeden zalim ve katil Yezidi Esad rejimiyle flört etmeye devam eden gözlerini hased, hırs, mal ve makam bürümüş siyasi şaşkınlar nerede! Geçen hafta Afrika’daki çıkarlarını korumak için Mali Devletini askerleriyle işgal eden kahpe emperyalist Fransa’ya seyirci ve suskun kalan ama Suriye’deki vahşete ve katliama müdahale etmeyen BİR LEŞmiş milletler güvenlik konseyi ve insanlık düşmanı silahlı işgal gücü NATO’dan daha ne bekliyoruz? Unutmayalım ki; tüm müslümanlar olarak büyük bir imtihan sürecinden geçiyoruz. Başımıza daha büyük bela ve afetler gelmeden tevbe edip İslam Nizamının merhamet ve yardım ilkeleriyle şuurlanmalıyız. Ağlıyanları seyredip gülmeye devam edenlerin mutlaka bir gün ağlayacaklarını unutmayalım! Mazlumların ahını almamak için ülkemize sığınan kardeşlerimiz için hep beraber seferber olmalıyız. Doğu Türkistan, Tacikistan, Afrika, Filistin, Afganistan, Irak ve Suriye’den ülkemize gelen mülteci dediğimiz muhacir kardeşlerimizin acılarına Ensar ruhuyla ortak olmalıyız. Doğu vilayetlerimizden büyük şehirlere teröre alet olmamak için ailece göç eden vatansever doğulu müslüman Kürt kardeşlerimizi sevgiyle ve şefkatle kucaklamalıyız. Tüm olumsuzluklara ve engellere rağmen ülkelerini, din ve namuslarını korumak için savaşan yer yüzündeki tüm mücahid kardeşlerimizi tebrik ediyoruz. O mücahidlere ve muhacirlere desteğe devam eden iktidarımızı ve duyarlı Belediye Başkanlarımızı tebrik ediyoruz. Başta Diyanet İşleri Başkanlığımız olmak üzere Deniz Feneri, İHH, Kimse Yok mu gibi fedakar ve cefakar yardım kuruluşlarımızı da tebrik ediyoruz. Bu kuruluşlar yoluyla yardımlarını esirgemeyen şuurlu, merhametli, hayırsever kardeşlerimizi de canı

gönülden tebrik ediyoruz. Yaratıcımız, yaşatıcımız ve yöneticimiz Allah (c.c) mal ve makamları emanet bilip tüm mazlumların kurtuluşu ve mutluluğu için vasıta görenlerin ve İslami Hakimiyet yolunda çalışanların yar ve yardımcısı olsun. Amiin