GÜNAHLARDAN MEN ETMEME
İsrailoğulları’nın bir suçları da, birbirlerini imânsızlıktan, ahlâksızlıktan ve haksızlıklardan men etmemeleri, men ettiklerinden ise bizzat kaçınmamaları, üstelik günahlar ve tecavüzler üzerinde yardımlaşmalarıdır?
Maide Sûresi’nin 79. ve Bakara Sûresi’nin 85. âyetinde açıklanan bu Yahudileştirici suçlar, İslâm ülkelerinde (Hakk’a çağırma ve batıllardan sakındırma) görevine ilgisiz kalınarak, temel hak ve hürriyetler çiğnenirken sessiz durularak ve koparılan irtica yaygaralarına destek çıkılarak işlenmektedir.
İLAHİ YASALARI GİZLEME
Nisâ Sûresi’nin 46. âyetinde Allah’ın helâl ve haram hükümlerini değiştirmeleri, Bakara Sûresi’nin 159. âyetinde ise bazı şerîat hükümlerini insanlardan gizlemeleri, İsrâiloğullarının lanete uğramalarına sebep suçları olarak açıklanmaktadır.
Yahudi bilginlerinin makamları ve çıkarlarını korumak için işlediği bu gerçekleri gizleme ve zulme sessiz kalma şeklindeki azim suç, devrimiz İslâm ülkelerinde bilginler, müftüler, vaizler ve profesör unvanlı ilâhîyatçılar tarafından bolca işlendiği, cümlenin malumudur.
SİLAHLI SAVAŞTAN KAÇMA
İsrailoğulları’nın pek büyük bir isyanı da, talepleri üzerine farz kılındığında, silahlı savaştan yüz çevirmeleri, korkaklığı özellik haline getirmeleridir. (Bakara 253)
Devrimiz Müslümanlar’ının cihad rûhundan yoksunluğunu, kişisel ve toplumsal haklarını korumadaki duyarsızlıklarını, bu suçun yansıması olarak değerlendirebiliriz.
NAMAZI TERKETME
İsrailoğulları’nın içki-zina türünden şehvetlere dalmak ve namazı terketmek gibi biz Müslümanlar arasında da yaygınlaşan daha nice suçlar-günahlar işledikleri, Kur’ân’ımızda açıklanmaktadır. (Meryem 59)
YAHUDİLİK ÇOĞUNLUĞU KUŞATMIŞTI
Hz. Musa (as) ve Hz. Muhammed (sav) dönemi Yahûdilerini, Allah’ın öfkesine ve zillete uğratan suçlar hiç şüphe yoktur ki, onların bütünü tarafından işlenmiyordu.
Günümüz İslâm dünyasında olduğu gibi suçlular-günahkârlar çoğunluktaydı. Azınlıkta olan imânlılar ve faziletliler de belaları önlemeye yetmiyordu.
Açıkça görüldüğü üzere ibret alabilmemiz için Kur’ân-ı Kerim’de Yahûdileşen İsrailoğulları üzerinde ısrarla durulmuş, onları lanete ve zillete uğratan suçlar açıklanmıştır.
Kur’ân âyetleri ışığında açıklamaya çalıştığımız suçlar, yalnızca İsrailoğulları’nın lanetlenmesine sebep olan suçlar değildir. Helâke uğrayan her toplum, bu suçlar sebebiyle helâk olmuştur. Kıyâmet gününe kadar azaba uğrayacak her toplum da bu suçlar sebebiyle helâke uğrayacaktır.
YAHÛDÎLEŞEN MÜSLÜMANLARIN ZİLLET’E VE AZABA UĞRAMASI DA KAÇINILMAZDIR
Allah’ın kanunlarını çiğnemede, eşyayı putlaştırmada, Allah’ın son Peygamberi’nin hayat önderliğini dışlamada, faizcilik ve batıl yollarla insanların mallarını yemede, Allah yolundan alıkoymada, şehvetlere dalıp namazı terketmede, Allah’ın yasalarını gerçek muhtevası içinde açıklamamada ve bâtıllardan sakındırmamada Yahûdileşen İsrailoğulları’nı izleyen Müslümanların onların akıbetine uğramaları kaçınılmazdır.
Bunun içinde iki milyara yakın İslam Dünyası’na zillet mührü vuruldu. Parçalandık. Amerika ve Batılı ülkelerin desteğini alan İsrail Gazze’de katliamını sürdürüyor ve şimdi de İran’a saldırdı. Sırada Türkiye var.
ALLAH ADİLDİR
Allah âdildir. Yeryüzünde azgınlaşan ve Allah ve ahlâk tanımazlığı yaygınlaştıran her topluma azap kamçısını şaklatır. Zillet damgasını vurur. Ne var ki azap kamçısı bazen harpler, bazen zelzeleler, bazen iç bünye anarşileri, bazen alkol-eroin ve aids felâketleri şeklinde indirilebilir.
İnançta, amelde ve ahlâkta Yahûdileşen Müslümanlar; Allah’ın yasalarına sarılmadıkça, iç bünyelerindeki Yahûdiliği ıslah etmedikçe ve içlerindeki zâlimleri durdurmadıkça dünyevî zilletlerinin devam edeceği şüphesizdir.
Kur’ân penceresinden bakıldığında Yahudileşmenin doğuracağı zilletlerin ard arda gelmeye başladığı da bir gerçektir. Belalar şiddetlenmeden tövbe etmeliyiz. İslâmı öğrenme ve öğretme, yaşama ve yaşatma çalışmalarımızı artırmalıyız. Yazımızı bir âyetle bitiriyorum:
“Hiç şüphesiz Allah tövbe edenlerin, imânlarını pekiştirip, hayırlı ameller yapanların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Çünkü Allah çok bağışlayıcıdır. Engin merhamet sahibidir.” (Furkan 70)