Biz inanıyor ve yaşayarak görüyoruz:

Şanı Yüce olan Allah, karşılıksız kişisel ve toplumsal yardımlarla ekonomiyi büyütürken bir süreç içinde faiz verenleri de alanları da çökertiyor; dev fabrikalar bir bir iflas ediyor ve konkordatoya gidiyor, işçiler mağdur oluyor, zincirleme çöküntüler yaşanıyor. (Bak. Bakara 276)

Şu son dönemde kapılarına kilit vurulan fabrikaları belirleyerek faizin tahribatını örneklendirmenin faydalı olacağını düşündüm. Sitemizde yayınlanan bir haberleri, bize Müsiad’ımızı yeniden hatırlamamıza ve değinilen tahribat konusunda bu çağrıyı yapmamıza vesile oldu.

MÜSİAD NEDİR?
Siz Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği deseniz de Müsiad Müslüman iş adamları derneğidir. Ama İslamî çizgide bir kurum değildir.

O, adını koyamasa da fiilen Şerîat’siz bir İslam’dan yanadır. Tıpkı AK Partisi gibi. Onlar için İslam, “Batıcı laik düzen”e alternatif bir hayat nizamı değildir.

Bunu anladık da…

İSLAM İNSAN DOĞASIYLA ÖRTÜŞÜR
İslam’ın yasalarını koyan Allah, insanın da halikı olduğu için İslamî ilkelerle, -hangi kriterlerle belirlenirse belirlensin- insanlık değerleri arasında örtüşme vardır. Örneklendirelim:

Büyük kitlelerden ve de ferdi mülkiyetten yana sosyal adaletçi özgür bir aklın insanlık için görüp tespit edilebileceği en büyük ekonomik tehlike “Borca dayalı para sistemi ve faize dayalı” ekonomidir.

İslam’ın, insanların yönetimini Allah’tan alıp insanlara yamayan Şirk’ten sonra en ağır bir dille yasakladığı günah ve suç da faizdir; faize dayalı ekonomidir.

Faiz zulümdür. Faizciler de cezalandırılması gereken zalimlerdir. Faizin onaylanması ise İslam’dan çıkış ve Cehennem’e yuvarlanıştır. (Bak. Bakara 275)

FAİZ GÜNAHTIR VE DE SUÇTUR
Kur’ân ve Sünnet’te Allah ve Elçisi Hz. Muhammed insanlığı/insanlık haklarını temsil eder. Faiz Allah’a ve Elçisine yani insanlığa savaş ilanıdır ve insanlık tarafından da savaş açılması gereken azim bir suçtur. (Bakara 279)

Bir diğer anlatımla ifade edersek faiz sistemine karşı mücadeleci olmak yalnızca Müslüman olmanın gereği değil, insan olarak yaratılmış olmanın da îcabıdır.

MÜSİAD NE YAPABİLDİ?
İslamî bir kurum olmayı ve Allah’ın rızasını amaçlamayı geçelim… akıllarını gereğince kullanarak faiz sömürüsüne karşı çıkan sosyal adalet savaşçıları olması gereken Müsiad yöneticileri, Müsiad’ın kurulduğu 9 Mayıs 1990’dan bu yana 35 yıldır genel merkez binaları dışında elle tutulur ve gözle görülür ne yapabildiler?

Hadi gerçekçi olalım ve devrim yapamazlardı diyelim, peki faiz karşıtı kaç bilimsel çalışma yaptırdılar? Kaç çalıştaya imza attılar. Onlarca “Çerçeve” yayınladılar ama kaçında faizi ve zararlarını konu edinebildiler. Öz sermayesi ile çalışacak bir şirket kurma denemeleri oldu mu?

Cumhurbaşkanımız faizsiz ekonomi politikalarını fiilen önceleyemediyse de bir Müslüman olarak faiz karşıtlığını hep dile getirdi ama Müsiad bunu da yapamadı. Yani faiz karşıtı toplumsal bir talep oluştur(a)madı. Sonunda Koca Türkiye’mizin ödediği ve ödemekte olduğu faizler dış borçlarını aşıp kasırgalaştı.

Müsiad da görevini yapmadığı için ekonomi yüzde elli faizlerle yıkım yaşıyor. Millet de inliyor. Finans ve borçlanma politikalarıyla işlerin düzeleceği yalanı da körükleniyor. Müsiad var ama yalakalık egemen.

TBMM, TOBB, sendikalar ve muhalefet partileri de tam ve derin bir gaflette; faiz bataklığını göremiyorlar.

Mahmut Asmalı kardeşimizle ümitlenmiştik ama önceki genel başkanlarından Ö.B. kardeşimizin ifadesiyle üyelerinin yüzde doksanı faizli borçlara batmış Tüsiad benzeri bir kurumdan ne beklenebilir ki?

TEKLİFİMİZ
Bekleyemiyoruz da. Ancak bir ricamız olacak:

Yaşadığımız örneğin son on beş yıllık dönemde faiz ödemeleri sebebiyle kapanan veya konkordatoya giden fabrikaları isimleri ile tespit ettirmeleri.

Hiç değilse yıkımı belgeleyebilmiş olalım, belki hep birlikte bir uyanış kıvılcımı çakabiliriz.

Eğer MÜSİAD böylesi bir çalışmayı yaptıracak imkânımız yok diyorsa, mütevazi imkânlarımızla Mirat Haber.com’u yaşatmak için kıvranıyor olsak da ARDEV olarak yardımcı olabiliriz.

Not: Yalakalığa uzağız ve Mecelle diliyle ”Def-i mefâsid, celb-i menâfiden evlâdır’ diyor, zararlıları gidermeyi faydalıları yapmaya önceliyoruz.