''Kadının beyanı esastır'' kanunu, haklı Yusuf'u zindana atıyor. Tarihte birçok devlet kuruldu, yıkıldı. Tarih boyunca adalet bütün devletlerin mihenk taşı ve sağlam temeli olmuştur.

DEVLETLER ADİL YÖNETİMLE VATANDAŞIN GÜVENİNİ KAZANIR

Adaleti sağlam temellere oturtan devletler yaşamış ve kök salmış, adaletin kılıcını kıran devletler ise kısa zamanda yıkılmaya mahkûm olmuştur. İnsanların devlete olan güveni evvela adil yönetim ile sağlanır. Bir devlet meşruiyetini vatandaşının güvenini kazanmasıyla sağlanmış olur. Vatandaş eğer devletine güvenmiyorsa yani devletinin adaletine inanmıyorsa orada zamanla anarşizm kendini gösterir. Anarşizm hüküm süren devletler ise yok olmaya mahkumdur.

TARİHTE BÖYLE İLKEL BİR KANUN YOKTUR

İnsanlık tarihi boyunca demokrasi, teokrasi, oligarşi gibi çeşitli devletler kurulmuştur. Tarih boyunca hiçbir devlette “kadının beyanı esastır” gibi ilkel bir kanun çıkarılmamıştır. “Haklının beyanı esastır” yerine “kadının beyanı esastır” gibi bir kanun kadın ve erkeği birbirine ancak düşman etmiştir.

KADININ BEYANI ESASTIR KANUNU TEHDİT VE ŞANTAJA SEBEP OLMUŞTUR

Bu kanun ile nice kadınlar nice erkekleri tehdit, şantaj ile birçok istismara imza atmıştır. Düşünün aynı saat diliminde aynı markette alışveriş yapan ve birbirini asla tanımayan bir kadın bir erkek... Erkek, kadının yüzüne bile bakmamışken bir daha görse asla tanımayacakken, kadın bu erkeği tehdit ediyor para istiyor. “Eğer vermezsen beni markette taciz etti derim, kadının beyanı esastır! Hapislerde çürürsün” diyor... Bu durumda erkek ya uzun süreli devam edecek davalarla uğraşacak ya da mecbur o parayı verecek... Düşünün ki, kız öğrenci hocasının fakültedeki odasına gidip “notumu yükselt, yoksa beni taciz etti diye seni rezil ederim” diyor. Ve erkek hocası kadının beyanı esas olduğu için mecbur kalıp notu yükseltiyor... “Kadının beyanı değil, haklının beyanı esas olmalıdır.” Haklı olan kadın da olsa erkek de olsa, çocuk da olsa yaşlı da olsa delillerle birlikte beyanı esas kazanmalıdır.

Aksi halde kadının beyanı esas tutulduğu takdirde şu ana kadar olduğu gibi bundan sonra da birçok mağduriyet yaşanacak ve insanlar adaletten ümidini kesecektir. Bu hem hâkim, savcı ve tüm hukukçuları itibarsızlaştırır hem de vatandaşa zulmettirir. Bu tür kanunlar şiddete yol açıyor. Haksızlığa uğrayan erkek, yalan beyandan dolayı öfkeye kapılmakta ve hukuktan ümidini kestiği için hukuksuzluğa yani şiddete başvurmaktadır.

BU KANUN YUSUFLARI ZÜLEYHALARA KÖLE YAPIYOR

“Kadının beyanı esastır” kanunu kendi şehveti ve nefsini tatmin etmek isteyen Züleyha’lar eliyle ahlakın ve iffettin timsali olan Yusuf’lara zindan hayatı yaşatıyor. Kadının beyanı esas tutulduğu için nice Yusuf’lar, Züleyha’lar yüzünden zindanlara yani hapishanelere düşmektedir. Oysa Züleyha’nın değil de haklının esası delillerle sabit gösterilirse o zaman Adalet yerini bulacaktır.

Tarih bize gösterdi ki “Adil yöneticiler” ismini çağlar sonrasına taşırken, adaletten ayrılan yöneticiler nefret ile anılmıştır. Bu kanunu çıkaranlar binlerce insanın ahını, bedduasını ve nefretini kazanmıştır. Şu ana kadar nice kul hakkına girmişlerdir. Yanlışın neresinden dönülürse kardır. Her ne kadar geciken Adalet Adalet olmasa da en azından bundan sonraki mağduriyetleri engellemek için “kadının beyanı esastır” kanunu kaldırılmalıdır ve bu kanundan dolayı cezalandırılan insanların davaları tekrar görülmelidir. Yöneticiler adaleti ayakta tutmalı ki, Peygamber Aleyhisselam ile cennette yan yana olabilsinler.  

Adnan Kalkan

Eğitimci Yazar/Aile Danışmanı
[email protected]