FEN BİLİMLERİ 3

DİNDAR NESİL ATEİST KİTAP İÇERİĞİ İLE OLMAZ

Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın “Dindar Nesil” vurgusu istisnasız bizi heyecanlandırmıştı. Lakin süreç gösterdi ki değil dindar nesil, sürekli inanç zayıflığı artan yani dinden uzaklaşan bir nesil ortaya çıktı. Bunun elbet başta sosyal medya başta olmak üzere farklı sebepleri vardır. Lakin bana göre en büyük sebep “ders kitaplarının içeriğinin materyalist/ateist içerikte yazılmasıdır. Her şeyi doğaya mal edip Yaratıcıyı yok sayan yaklaşım zamanla çocuklarımızı Yaratıcıdan uzaklaştırdı.

Bu yazı serimizde örnek metinlerle ders kitaplarının içeriğinin dinle çelişen yönlerini ele alacağız…

Fen Bilimleri kitaplarıyla başlıyoruz.

KENDİLİĞİNDEN OLUYOR

Anadolu yayıncılık 3. Sınıf Fen Bilimleri kitabında

Güneş, Ay, yıldızlar, şimşek ve ışık böceğinin ışığı kendiliğinden olur, diyor. (s.129)

Koca güneş kendiliğinden nasıl ısıtır, canlılara nasıl hayat verir? Kendiliğinden olması demek Yaratıcıyı inkar anlamına gelmiyor mu?

Canlılar kendiliğinden doğada bulunur.” (s.162)

Dağ, ova, orman, çayır, akarsu kendiliğinden olur.” (s. 179)

Doğal çevre, doğada kendiliğinden bulunur.” (s.180)

Cansız varlıkların bazıları doğada kendiliğinden bulunur. (s. 194) 

Kendiliğinden bulunur, kendiliğinden olur demek Allah’ı tamamen devre dışı bırakmaktır. Oysa Allah’ın emri ve iradesi dışında nasıl yaprak dahi kımıldayabilir?

DOĞAL SES KAYNAKLARININ SES ÜRETMESİ İÇİN BAŞKA BİR VARLIĞA İHTİYAÇLARI YOKTUR.

Ses kaynakları, doğal ve yapay ses kaynakları olmak üzere ikiye ayrılır. Doğal ses kaynaklarının ses üretmesi için başka bir varlığa ihtiyaçları yoktur. İnsanlar, hayvanlar, derede akan su, denizdeki dalgalar, rüzgâr ve şimşek doğal ses kaynaklarına örnektir.”(s. 136)

Yapay ses kaynakları ise insanlar tarafından icat edilmiştir.” (s.137)

Başka varlığa ihtiyaçları yoktur demek ateistlik anlamı taşır. İstisnasız bütün varlıklar Allah’a ihtiyaç duyar.

FEN BİLİMLERİ 4

SANAT VAR SANATÇI İNKÂR EDİLİYOR

“Dünya kendi etrafında dönme, Güneş’in etrafında dolanma hareketi yapar. Dolanma hareketinin yönü batıdan doğuya doğrudur. Dünya, Güneş’in etrafındaki dolanımını 365 gün 6 saatte tamamlar. Bu süre bir yıl olarak kabul edilir.

Dünya’nın dolanma hareketi sonucunda mevsimler oluşur.” (s.41)

Sanattan bahsedip sanatçıyı anmamak akla ve muhakemeye aykırıdır. Her sanatın mutlaka bir sanatkârı vardır. Dünyanın kendi etrafında muazzam dönüşü, düzlem takibi kendiliğinden olması mümkün değildir.

TASARIM VAR TASARLAYAN YARATICI YOK!

Ülkemizde sakangur diye de bilinen geko, sıcak iklimlerde yaşayan ve böcekle beslenen küçük bir kertenkeledir. Duvarda, tavanda, hatta camda bile gezebilmektedir. Gekonun cama bile kolayca tırmanmasını sağlayan ayaklarındaki hangi özelliktir? Kertenkelenin ayak tabanları yaprak benzeri bir yapıyla kaplıdır. Bu yapı, halı gibi milyonlarca tüyle kaplıdır. Üstelik her bir tüyün ucunda da yüzlerce saçak bulunur. Gekonun duvarda, tavanda kolayca gezmesinin nedeni budur. Robert Full (Rabırt Ful), hayvanların nasıl yürüdüklerini araştıran bir biyolog, aynı zamanda bir mühendistir. O ve ekibi, araştırmaları sonucunda öğrendiklerini teknolojiye aktararak robotlar tasarlamaktadır. Robert Full ve ekibi, gekonun ve diğer hayvanların ayak yapılarından esinlenerek bir robot yapmayı başarmışlardır. Altı bacaklı olan robot geko gibi her yere tırmanabilmektedir.

Bir ürün üretilmeden önce çizgi, şekil, renk, doku vb. özellikleri düşünülmelidir. Ürün, estetik ve işlevsellik bakımından planlanmalıdır. Bu noktada işin içine tasarım girer. Tasarım öyle bir süreçtir ki ister istemez insanın düşünme becerileri ve yaratıcılığı gelişir. (S. 13)

FEN BİLİMLERİ 5

“Doğa, çevreye bırakılan bitki ve hayvan atıklarını kolayca yok edebilir. Ancak pil, cam, deterjan ve metal atıklarını uzun süre yok edemez ve bu atıklar çevreyi kirletir.” (S.149)

Var etmek ve yok etmek ancak Yaratıcıya aittir. Doğa kendiliğinden var ya da yok edemez.

BİTKİLER Mİ YAPIYOR?

  • Bitkiler havayı temizler, erozyonu önler, toprağı korur.
  • Zamanla değişen insan ihtiyaçlarına cevap verebilmek için seçenekler demeti oluşturur.

• Yer küre üzerinde hayatın devamlılığı için gereklidir.

• Sağlıklı ve verimli bir çevre sağlayarak su ve toprağı korur.

• Biyolojik çeşitliliği oluşturan bitki ve hayvan türleri tarım, eczacılık, tıp, hayvancılık vb. alanlarda kullanılır.” (s. 143)

YER KABUĞU OLUŞUMU DOĞAL SÜREÇ Mİ?

Dünya’nın katmanlardan oluştuğunu 4. sınıf fen bilimleri dersinde öğrenmiştiniz. Dünya’nın dış katmanının yer kabuğu olduğunu biliyorsunuz. Yer kabuğu levha adı verilen yapılardan oluşur. Levhalar çok yavaş da olsa sürekli biçimde hareket eder. Levhaların hareketi sonucu yer kabuğunda çeşitli değişimler olur. Bunlar doğal süreçlerdir. Bu doğal süreçlerden biri de depremlerdir.” (156)

DOĞAL DENGEYİ ALLAH KURMADI MI?

Ayrıca insan nüfusundaki hızlı artış, doğadaki dengenin giderek bozulmasına yol açmakta ve dünyamızın geleceğini ciddi biçimde tehdit etmektedir.” (s. 147)

DOĞAL SİSTEM VAR DA SİSTEM KURUCU YOK MU?

Doğal yaşam alanı canlıların doğal olarak yaşamlarını sürdürdüğü, hayatını devam ettirdiği alandır. Ormanlar, çöller, denizler, göller, ovalar vb. doğal yaşam alanlarına örnek olarak verilebilir. Biyoçeşitliliğin doğal yaşam içindeki özellikleri şu şekilde sınıflandırılabilir:

Çevresel strese ve baskılara dayanabilmek için, bir ekosisteme ve orada yaşayan her bir canlı türüne direnç sağlar. Onlara sanki çelikten bir zırh olur. Canlıların doğal olarak yaşadığı yer, onun yaşam alanı yani habitatıdır.” (143)

 “Güneş, kendi adını taşıyan sistemin en önemli parçasıdır. Bu sisteme Güneş sistemi adı verilmektedir.”(s.14)

Dünya, diğer gezegenler ve Güneş sistemindeki tüm gök cisimleri, Güneş’in çevresinde dolanır. Güneş de diğer gök cisimleri gibi kendi çevresinde döner.”(s.15)

Yukarıdaki görselde Dünya’nın Güneş etrafında dolanmasını görebilirsiniz. Dünya’nın kendi etrafında ve Güneş etrafında dönüş yönü saatin dönme yönünün tersidir. Ay, kendi etrafında Dünya gibi saat yönünün tersine dönmektedir. Dünya etrafındaki dolanımı da yine saat yönünün tersidir. Ay, Güneş etrafında Dünya’mız ile birlikte saat yönünün tersi yönünde dolanmaktadır.”(s.22)

Ay, Dünya gibi kendi etrafında dönerken aynı zamanda Dünya etrafında da dolanmaktadır. Ay, zaman dilimi olarak da kullanılan bir kavramdır. Ay, Dünya çevresindeki bir tam turunu yaklaşık 29,5 günde tamamlar. Ay’ın Dünya etrafında dolanma süresi aylık zaman olarak kabul edilmiştir. Bir yıl, Dünya’nın Güneş çevresindeki dolanma süresidir. Bir yıl 12 aydan oluşur. Zaman dilimi olarak ay ise 1 yılın 28, 29, 30 ve 31 gün arasında değişen 12 farklı ayını gösterir. Her ay, haftalara ve günlere bölünmüştür.” (s. 19)

Yani her şey kendiliğinden oluşmuştur. Hiçbir müdahaleci güç yoktur. Öyle mi?

FEN BİLİMLERİ 6

Sevgi Yayınlarının neşrettiği Fen Bilimleri 6 kitabını Coşkun ÇİĞDEM, Gizem MİNOĞLU BALÇIK, Dr. Özgün KARACA kaleme almışlar.

METEOR KAYMASI SALT DOĞA OLAYI MI?

Uzayda meteorit adı verilen gök cisimleri de bulunur. Boyutları yıldızlarla ve gezegenlerle karşılaştırılamayacak kadar küçük olan uzaydaki katı cisimler, Dünya atmosferine girdiklerinde meteor olarak adlandırılır. Atmosfere yüksek hızla giren meteorların atmosferi oluşturan maddelere sürtünmesi sonucunda ortaya çıkan yüksek ısı nedeniyle yanmaya başlamaları, akkor hâle gelip çevrelerine ışık saçmaları söz konusu olur. Bu doğa olayı, aslında yıldızlarla ilgisi olmadığı hâlde halk arasında akan yıldız veya yıldız kayması olarak bilinir.” (s. 20)

GÜNEŞ TUTULMASI DOĞA OLAYI MI?

“Güneş’in en büyük ışık kaynağımız olduğunu biliyorsunuz. Güneş ile Dünya arasına güneş ışınlarına engel olacak şekilde bir gök cismi girerse ne olur, hiç düşündünüz mü? Güneş tutulması sırasında Dünya’nın bir bölümü, gündüz vakti olmasına rağmen güneş ışınlarını alamaz ve gün ortasında gece olmuşçasına bir karanlık yaşanır. Birkaç dakika süren BU DOĞA OLAYININ NEDENİ, Ay’ın Dünya ile Güneş’in arasına girmesi ve güneş ışınlarının Dünya’ya ulaşmasını engellemesidir.” (s. 26)

FEN BİLİMLERİ 7

AYDIN YAYINCILIK VE EĞİTİM HİZMETLERİ İNŞ. TİC. VE SAN. A.Ş. tarafından yayınlanan, İsmail Gezer’in yazdığı Fen Bilimleri 7.sınıf kitabı yıldızların doğuşunu, ölümünü, ışık yine yaratıcısız anlatıyor.

Yıldızların değişmez gök cisimleri olmadığı, aksine doğduğu, evrim geçirdiği, sonra da yok olduğu düşüncesi artık günümüzde bilinen şüphe götürmez bir gerçektir. Ne var ki bir yıldızın öldüğünü görmek, doğumunu görmekten çok daha kolaydır. Çünkü ölümü, hesaplarla izlenebilen bir olay iken yıldızların oluşum kuramını açığa kavuşturabilecek gözlemler çok azdır.

Yıldızlar, soğuk bir molekül bulutunun kendi ağırlığı ile parçalanması sonucu oluşurlar. Yoğun olan parçalar çöker ve artakalanından ayrılıp parçalanır. Bu parçalardan birden fazla yıldız oluşabilir. Büyük bir molekül bulutu, Güneş kütlesinin yaklaşık 1 milyon katına eşit bir kütleye sahiptir. Ancak kütlesinin yalnızca % 1 - 2 arasında değişen bir bölümü yıldıza dönüşür.”(S. 13)

YILDIZLAR KENDİ KENDİNE Mİ DÖNÜŞÜR?

Küresel şekle sahip olan yıldızların oluşum süreci nasıl gerçekleşmektedir?

Yıldız, doğada en bol bulunan element olan hidrojenin yavaş yavaş helyum, karbon, azot, oksijen ve demir gibi daha ağır elementlere dönüştüğü ve içinde çok yüksek sıcaklıklarda reaksiyonların yer aldığı bir gök cismidir.” (S.12)

PROTEİNLERİN AKLI VAR MI?

Kitapta sanki aklı varmış gibi anlatılır.

Hücre bölünmesi, çok hücreli canlılarda eşey hücreleri olan yumurta ve spermin üretilmesini; büyüme, gelişme ve onarımı sağlar. Düştüğümüzde yaralanan derimizdeki hücreler bölünerek sayısını arttırır ve derimiz kendini onarır.

Hücre bölünmesi, mitoz ve mayoz olmak üzere ikiye ayrılır.

Mitoz, tek hücreli canlılardan çok hücreli canlılara kadar bütün canlılarda görülen, ana hücrenin bölünerek kendisine kalıtsal olarak tıpatıp benzeyen iki yavru hücre oluşturduğu bir hücre bölünmesi çeşididir.

Mitoz sırasında hücre; birbirini takip eden farklı evrelerden geçer. Bu evreler sonunda oluşan iki yavru hücre de aynı evrelerden geçerek iki hücre daha oluşturur ve bu döngü bu şekilde sürer gider.

Hücreler belli bir büyüklüğe ulaşınca hücre zarı ile sitoplazma arasındaki ilişkinin devam etmesi için DNA’dan bölünme emri alır.

Hücre bölünmeye başlamadan önce DNA kendini eşler ve kalıtsal bilgiler iki katına çıkar.” (S.35)

ÜREME VE NESLİN DEVAMI KENDİLİĞİNDEN Mİ?

Erkek üreme organında mayoz sonucu oluşan spermler, dişi bireyin döl yatağından yumurtalık kanalına doğru ilerler. Milyonlarca spermden yaklaşık beş yüz kadarı yumurtaya ulaşabilir. Bu spermlerden bir tanesi yumurta zarını eriterek yumurtanın içine girer. Spermin çekirdeğindeki kromozomlarda taşınan kalıtsal bilgiler, yumurtanın çekirdeğindeki kalıtsal bilgilerle birleşir. Yumurta ve spermin çekirdeklerinin birleşip kaynaşmasına döllenme denir. Döllenme sayesinde anne ve babadaki genetik bilgiler yavru bireylere aktarılır.” (s. 159-162)

Tek bir canlının döllenme olmadan kendine benzer yeni canlılar oluşturmasına eşeysiz üreme denir. Eşeysiz üreme çeşitlerini, birlikte inceleyelim. Bu üreme çeşidinde erkek ve dişi üreme hücreleri görev almaz, yani döllenme yoktur.

Tek hücreli canlılar belli bir büyüklüğe ulaştığında ikiye bölünerek çoğalır. Oluşan yeni canlıların büyüklükleri birbirinden farklı olabilir. (s. 167)

Çocuğun oluşması ve aktarımlar yine sanki akılsız organlar tarafından yapılıyormuş gibi anlatılıyor.

FEN BİLİMLERİ 8

DOĞAL SEÇİLİM KENDİLİĞİNDEN OLABİLİR Mİ?

İmam Hatip Ortaokulu ve ortaokullar için yazılmış 8. Sınıf kitabına göre canlılar özel tasarlanmış, mükemmel donatılmış varlıklar ama tasarımcı yok. Hayat bir mücadele, canlılar hayatta kalmak için çevreye uyum sağlamak zorundalar, uyum sağlayamayın varlığını sürdüremiyor. Okuyalım:

Canlılar hayatta kalabilmek için çevreleriyle ve birbirleriyle sürekli mücadele eder. Bu mücadele sonunda yaşadığı ortama uyum sağlayabilen canlılar yaşamlarını sürdürürken uyum sağlayamayanlar yaşamını devam ettiremez. Buna doğal seçilim adı verilir. Doğal seçilim kendiliğinden ve yavaş yavaş gerçekleşir. Böylece yeni nesiller, uyum yeteneği gelişmiş daha güçlü canlılardan oluşur.” (S. 63)

DEPOLAR, KİRPİKLERİ ATALARINDAN DAHA UZUN

Develer çöl veya sıcak iklim koşullarında yaşayan canlılardır. Zaman içerisinde develerin kirpikleri atalarından daha uzun, kulakları daha kıllı olmaya başlamıştır. Ayrıca develer vücutlarında yağ depolamaya başlamıştırBenzer şekilde kutupta yaşayan ayılar beyaz, ormanda yaşayan boz ayılar ise kahverengi kıl rengine sahiptir. (S. 64)

EKO SİSTEM VE BİTKİLER KENDİLERİ ÜRETİR

Acıktığınız zaman ihtiyaç duyduğunuz besinleri vücudunuzda üretemediğiniz için dışarıdan hazır olarak alırsınız. Ancak bitkiler ihtiyaç duydukları besini kendileri üretebilir.” (173)

Bitkiler, Güneş’ten aldıkları enerjiyi kullanarak besin üretir. Besinlerdeki enerjinin büyük bir bölümünü kendileri için kullanırlar.” (S.176)

Bir canlıdan diğer bir canlıya beslenme yoluyla madde ve enerji aktarılması sonucu oluşan canlı dizilimine besin zinciri denir. Aşağıda birkaç besin zinciri örneği verilmiştir. Bunlardan ilki kara ekosistemindeki bir besin zinciridir. Bu zincirin ilk halkası bitkilerdir. Tırtıl bitkiyi, kurbağa tırtılı, yılan kurbağayı yer. Kartal da yılanı besin olarak tüketir.” (173)

SU DÖNGÜSÜ

Güneş ışınlarının etkisiyle deniz, göl ve okyanuslardaki su buharlaşarak tekrar atmosfere yükselir. Atmosferin yüksek kesimlerinde bulunan su buharı soğuk hava ile karşılaşınca yoğunlaşarak kar ve yağmur gibi doğa olayları sayesinde yeryüzüne iner. Suyun bu şekilde dolanmasıyla su döngüsü gerçekleşir.” (S. 187)

Müthiş bir döngü olan su döngüsü ve yağışın oluşumu dahi kendi kendine oluyor süsü veriliyor. Oysa Rabbimiz Kuran-ı Kerimde çok daha farklı anlatıyor. Bakın ne diyor:

Allah içtiğiniz suyu gökten sizin için indirdi, o su ile ağaçlar sulanır, hayvanlar ondan içer; yerden sizin için ekinler, zeytinler, hurmalar, üzümler ve türlü türlü meyveler bitirir. Düşünen bir toplum için bunda ibretler vardır.” (Nahl, 10-11)

DÖNGÜLER İLE SAĞLANAN DÜZÜN HAYATI DEVAM ETTİRİR

Dünya, tüm canlıların yaşamı için gereken maddelerin ideal oranda bulunduğu bir gezegendir. Madde döngüleri ile sağlanan düzen bozulduğunda tüm canlılar zamanla bu durumdan olumsuz etkilenir. Örneğin karbon döngüsünün bozulması sonucu havadaki karbondioksit miktarı azalırsa fotosentez miktarı da azalır. Bunun sonucunda besin ve oksijen miktarının azalması tüm canlıları olumsuz etkiler. Benzer şekilde azot döngüsündeki bir aksaklık, ölü organizmaların toprağa karışmasını engelleyebilir. Bu durumda dünya âdeta bir çöp yığınına döner. Örneklerden de anlaşılacağı gibi her bir madde döngüsü, doğrudan ya da dolaylı olarak canlı yaşamını etkilemektedir.” (S. 190)

Allah sizi annelerinizin karnından çıkardığında hiçbir şey bilmiyordunuz. Size işitmek için kulak, görmek için göz, hissetmeniz için gönüller verdi. Olur ki şükredersiniz.

Gök boşluğu uçmaları için uygun hale getirilmiş kuşlara bakmadılar mı? Onları havada ancak Allah tutuyor. Muhakkak ki bu anlatılanlarda iman eden bir topluluk için ibretler vardır.” (Nahl, 78-79)

Özetle her öğrencinin maruz kaldığı ve hakikat kabul ettiği kitabi bilgiler maalesef dinden uzak ve kendiliğinden oluyor şeklinde anlatılıyor. Oysaki her şey Allah’ın “kunfeyekûn” emrine bağlıdır.

Burada Milli Eğitim Bakanlığına sesleniyorum! Çocuklarımızı batının seküler, dinden uzak pedagojisi ile yetiştirmeyin. Kitap içeriklerini inançlı ve ehil eğitimcilere verin. Yoksa inançsız yetişen nesil anarşist ve toplumun başına bela olur. Nesli İhyâ, Medeniyeti İnşâ ancak fıtrat pedagojisi ile mümkündür.
 

Adnan Kalkan
Eğitimci Yazar/Aile Danışmanı

[email protected]