Lobi nedir?

Amerika’da, eski parlamenterlerin, parlamento (Kongre) binasında meydana getirdikleri grup. İngilizce olan lobby kelimesi, "hol, koridor, kulis" manalarına gelir.

ABD’de Temsilciler meclisi ve Senato eski üyeleri, kongre koridorlarında dolaşırlar ve buralarda lobi adı verilen bir grup meydana getirirler. Bu gruplar resmi değildir. Amerika’da yaşayan azınlıklar vasıtasıyla, dış devletlerin menfaatlerini temin etmeye çalışan lobiler de mevcuttur.

Lobicilik önceleri suç sayılmış ve yasak edilmişti. Fakat devlet bunlarla baş edemeyince 1946 tarihli bir kanunla, belli şartlarla serbest bırakıldı. Buna göre, lobiler, hangi devlet adına çalıştıklarını, aldıkları yardımları, kimden aldıklarını bildirecekler ve fiş keseceklerdi. Bugün gelirleri milyarlarca doları bulan lobiler mevcuttur.

Amerika’da birçok önemli mesele ve konu parlamento koridorlarında lobiler tarafından halledilmektedir. Amerika’da bugün yürürlükte olan 1787 tarihli Anayasa, başkanlık hükümeti sistemini kabul etmiştir. Bu sistemde yasama organı durumundaki kongre ile, yürütmeyi tek başına temsil eden Başkan, karşılıklı olarak son derece geniş yetkilere sahiptir. Bu sistemde kongre, Başkana güvensizlik oyu verip düşüremeyeceği gibi, başkanın da, kongreyi feshederek, seçimlere gitmek yetkisi yoktur.

Bu sebeple Amerika’daki sistemin işlemeyeceği, günün birinde donup kalacağı zannedilmiştir. Fakat lobi sistemi sayesinde başkanlık rejimi işleyebilmiştir. Çünkü kongre ile Başkan arasında herhangi bir konuda ihtilaf çıkarsa, araya derhal lobi girmekte ve meseleyi hallederek aralarını bulmaktadır. Yani her iki tarafı sulh edip asgari müşterekte birleşmelerini sağlamaktadır. Lobi, Başkan ile kongre arasında köprü vazifesini görmektedir.

Bunlar eski parlamenterler oldukları için siyasi sahada tecrübeleri oldukça fazla politikacılardır. Bu yüzden arabuluculuk faaliyetini çok iyi başarırlar. Lobiler, bazen dış devletlerin menfaatlerini korumak için de kurulur ve faaliyette bulunur. Hatta bunlar, "Rum lobisi", "Ermeni lobisi", "İsrail lobisi"gibi isimler alabilmektedirler. Bu lobiler belli gruplar ve devletlerin menfaatleri için çalışırlar. Mesela rum lobisi Yunanistan lehine, Amerika Kongresinden karar çıkmasını sağlamaya çalışırlar. Aynı lobi, diğer taraftan da Amerikan Kongresinde Türkiye aleyhine faaliyetlerde bulunurlar.

Türkiye’ye yapılacak askeri ve ekonomik yardımları engellemeye ve mikdarını azaltmaya çalışırlar. Çok önemli etkisi olan lobiler için "Üçüncü Meclis" tabiri kullanılmaktadır. Yani Temsilciler Meclisi ve Senatonun yanında üçüncü bir meclis olarak lobi gözükmektedir. Bazıları da lobicilik için, "Koridor Parlamentasizmi" tabirini kullanmaktadırlar. Bunlara "Kanun Simsarları" diyenler de vardır. İlk zamanlar suç sayılan lobicilik, artık bir meslek haline gelmiş ve eski parlamenterlerin inhisarından (tekelinden) çıkmıştır.

Sözlükte "lobi" ne demek?

Bir yapının kapısından içeri girildiğinde görülen ilk boşluk, dalan.

Otel, tiyatro gibi yerlerde girişe yakın genişyer.

Bazı ortak çıkarları olan grupların temsilcilerinden oluşan topluluk.

Lobicilik Nedir?

Lobicilik, hükümetler tarafından verilen kararları etkileme çalışmasıdır. Bu çalışmalar kanun koyucuları ve memurları etkilemeye yönelik her türlü faaliyeti kapsar. Faaliyetler organize gruplar tarafından ya da kanun koyucular ve memurlar arasındaki gruplar tarafından yürütülebilir. Devlet çalışmalarını ve yasaları özel bir çıkar ya da bir lobi faydasına etkilemeye çalışan kişilere lobici denir. Hükûmetler çoğunlukla organize grup lobiciliğini tanımlar ve regüle ederler. Lobicilik ilk kez 1946'da Amerika'da "Federal Regulation of Lobbying Act"le yasal bir çerçeve içine alınmış, federal hükümetler lobicilik faaliyetlerini modern devlet sisteminin ve hükûmet anlayışının önemli vazgeçilmez bir unsuru olduğunu kabul etmişlerdir.

Dünya’nın En Güçlü Lobileri

İsrail Başbakanı Ariel Sharon 3.10.2001 tarihinde şöyle demişti: “Amerika’yı ve Amerikan halkını kontrol eden biz Yahudi halkıdır.” ABD-İsrail arasındaki ilişkiler değerlendirildiğinde, zaman zaman ABD’yi Yahudi Lobisi aracılığıyla İsrail’in yönettiği sonucuna varılmaktadır.

Buna en iyi örnek, Başkan Bill Clinton’ın seçimi kazandıktan hemen sonra kabineye atadığı üyelerden 5’inin ve Yüksek Mahkeme’ye atadığı 2 yargıcın Yahudi olmasıydı. Buna benzer örneklere ABD siyasi tarihinde siyasi tarihinde sıkça rastanılmaktadır.  Yahudi Lobisi, olağanüstü organizasyon yeteneği, arkasındaki büyük mali güç ve medya desteği sayesinde ABD politikalarına yön verebilmektedir. Bu Lobinin başlıca resmi kurumları arasında (Yahudiler’in etkisi altında bulunan diğer örgütler hariç) Yahudi Federasyonları Konseyi, Ulusal Yahudi Topluluğu Danışma Konseyi, Büyük Amerikan Yahudi Organizasyonları Başkanları Konfederasyonu ve Amerika-İsrail Halkla İlişkiler Komitesi (AIPAC) yer almaktadır. 

Bu Lobinin etkin gücü sayesinde İsrail’e yılda ortalama 1.8 Milyar Dolar askeri ve 1.2 Milyar Dolar da ekonomik ABD yardımı yapılmaktadır. İsrail, ABD’nin an fazla maddi yardım yaptığı ülkedir. ABD’den gelen yıllık 3 Milyarlık yardım yanında, her yıl Amerika’da yaşayan Yahudiler’in kendi aralarında topladıkları 500 Milyon Dolar da bağış olarak İsrail’e gönderilmektedir. ABD’den gelen yardımlarla İsrail bugün dünyanın en güçlü 4. ordusuna sahip bulunmaktadır. Lobicilik yapan bu örgütlerin bir başka amaçları ise, başta ABD olmak üzere tüm dünyada yaşayan Yahudiler’in ekonomik yaşam düzeylerini yükseltmek ve aktif siyasete katılımlarını artırmaktır.

ABD Kongre Binası’nın yakınında bulunan AIPAC, İsrail’i ilgilendiren her konuda süratle raporlar hazırlayıp çok kısa sürede Senatörlere, Temsilciler Meclisi üyelerine ve ilgili komitelere ulaştırarak bilgilendirme yapmakta ve bu yolla politik etki ve baskı uygulayabilmektedir. Yahudi cemaatin ABD üzerindeki etkisinin perde gerisine bakılacak olursa bu gücü, binlerce yıldır uzmanlaşmış oldukları ticari tecrübeye, çok iyi organize olabilmelerine, Amerika’da sahip oldukları politik, ekonomik güce, lobicilik faaliyetlerine ve aralarında binlerce yıldır devam eden yardımlaşmaya borçludurlar. Bunun yanında Tevrat’ın öğretisinden kaynaklanan kendilerinin dünyada ayrıcalıklı bir ırk olması ve diğer milletler üzerinde onları yönetme hakkına sahip olmalarının da büyük etkisi bulunmaktadır.

Yapılan istatistiki araştırmalarda, 1965-1995 yılları arasında ABD’deki en önemli 200 entellektüelin yarısının, en iyi üniversitelerdeki “prof.” sıfatlı hocaların %20’sinin, New York ve Washington’daki en prestijli hukuk bürolarının ortaklarının, film yapımcılarının, direktör ve senaristlerinin %59’unun Yahudiler olduğu ortaya çıkmıştır. Bu güçlü lobicilik faaliyetleri nedeniyle ABD, İsrail’in Orta Doğu’da yaptıklarını durduracak nitelikteki her türlü BM kararını veto etmekte ve yürürlüğe sokmamaktadır.

Arap Ülkeleri, Avrupa ve FKÖ’nün BM nezdinde İsrail ile ilgili yaptığı diplomatik girişimler veya arabuluculuk istemleri ABD tarafından sürekli engellenmektedir. Suriye konusunda veto kullanan Rusya ve Çin’e kızan ABD, İsrail kurulduğundan bu yana onun için ise en az 60 kez veto kullanmıştır.