Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in Başbakanı görevden aldığı ve Meclisi feshetmesinin yolunu açan 25 Temmuz 2021 olağanüstü kararlarının ardından Gannnuşi, farklı davalardan birçok kez ifade vermek üzere terörle mücadele merkezine çağrıldı.

Her seferinde saatlerce sorgunun ardından serbest kalan Gannuşi, 17 Nisan’da iftar vaktinde evine düzenlene polis baskınıyla gözaltına alınmasından sonraki 48 saatlik sorgunun ardından sevk edildiği Tunus Asliye Mahkemesi tarafından 20 Nisan'da şafak vakti tutuklandı.

 "Soruşturma dosyasında birçok hukuk ihlali var"

Önceki soruşturmalarda avukatlarıyla ifade veren Gannuşi, gözaltına alınmasından mahkemeye sevk edilmesine kadarki 48 saat süresince avukatlarıyla görüştürülmedi.

Tunus Ulusal Güvenlik Kuvvetleri Sözcüsü Hüsameddin el-Cebabli, 19 Nisan’da yaptığı açıklamada, Gannuşi ve beraberinde gözaltına alınanların sayısının 7’ye çıktığını, şüphelilere “devletin yapısını değiştirme ve halkı birbirine karşı silahlı çatışmaya, kargaşaya, cinayete ve yağmaya sevk etme” suçlamasının yöneltildiğini duyurdu.

AA muhabirine konuşan Gannuşi’nin savunma ekibinden Avukat Muhtar ec-Cami, müvekkilinin "devlet güvenliğini tehdit eden açıklamaları" olduğu iddiasıyla tutuklandığını belirtti.

Soruşturma dosyasında birçok “hukuk ihlali” olduğunu vurgulayan Cami, şunları söyledi:

"Devletin yapısını değiştirmek ve halkın silahlarla birbirine saldırmasına neden olmak iddiasıyla alınan tutuklama kararı, iktidarın Gannuşi’nin de destek verdiği muhalefetteki Ulusal Kurtuluş Cephesi’ni kendisine karşı büyük bir tehdit olarak görmeye başladığını gösteriyor."

 "Gannuşi’ye yöneltilen suçlamaların cezası idam"

Siyasi aktivist ve Gannuşi’nin avukatlarından Samir Dilo ise, Nahda liderine yöneltilen suçlamaların idamla sonuçlanabileceğine dikkati çekti.

Gannuşi’nin tutuklanmasının ardından açıklamalarda bulunan Dilo, "Gannuşi’ye yönelik devletin yapısını değiştirmek veya halkın silahlarla birbirine saldırmasına neden olma suçu Tunus Ceza Kanunu'nun 72’nci maddesine atıfta bulunuyor. Bu maddeye göre bu suçun cezası idam." ifadelerini kullandı.

Söz konusu kanun maddesinin sözlü değil fiili suçları kapsadığını vurgulayan Dilo, "Bir insan sadece bir sözle devletin yapısını değiştiremez. Fiili olarak işlenecek bir suçtan yani planlı programlı ve araç gereçlerle işlenecek bir suçlamadan bahsediliyor." dedi.

 Parti merkezleri kapatıldı

Gannuşi’nin tutuklanma kararının ardından başta Nahda Hareketi olmak üzere Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin ülke genelindeki merkez ve şubeleri, terörle mücadele kanunu kapsamında ikinci bir emre kadar giriş çıkışlara kapatıldı.

Demokratik Akım Partisi, Nahda Hareketi Partisi ile Ulusal Kurtuluş Cephesine ait binaların kapatılmasına ve siyasi faaliyetlerin engellenmesine tepki gösterdi.

İdari bir kararla parti merkezlerinin kapatılmasının ve siyasi faaliyetlerin engellenmesinin kabul edilemez olduğu vurgulanan açıklamada, siyasi hasımları saf dışı bırakmak için "devlet güvenliğine karşı komplo kurmak" suçlaması yöneltildiği vurgulandı.

Cumhuriyet Partisi de yaptığı açıklama ile "özgürlükleri hedef alan tutumların ve partilerin yasaklanmasının" ciddi sonuçları olacağı konusunda uyarıda bulundu.