28 Şubat soğuğunda yine oyun, yine tezgah, yine gaflet ve ihanet! Tam yüz yıldır aynı oyun. Şantaj, iftira ve ihtilal! 27 Mayıs 1960 ihtilalinde zindanlara mahkûm edilip idam edilen Başbakan Menderes ve arkadaşlarına oynanan aynı oyun ve atılan aynı iftiralar! Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’yu ”Fransa’da, devlet imkânlarıyla ev yaptırdın” iftirasıyla astılar! Yıllar sonra iddia edilen evin bugün bile kullanılmaya devam edilen Türkiye’nin Paris’teki Büyükelçilik binası olduğu ortaya çıktı. Ama asılan geri döndürülemedi. Yıllarca kendi kendime “Terörü önleme bahanesiyle 1960 ihtilalini yaptılar. Peki terörün Dışişleri ve Maliye bakanıyla ne ilgisi vardı? Terörü önlemekle sorumlu İçişleri Bakanını değil de, neden Maliye ve Dışişleri bakanlarını idam ettiler. Bunda bir bit ve it yeniği var!?” diye sormuştum! Sonunda korkunç ihanetin iç yüzünü araştırarak buldum. Dört Müslüman ülke tarafından 1957 yılında ekonomik işbirliği amacıyla kurulan “Bağdat Paktı” antlaşmasına imza atanlar, emperyalist güçler tarafından imha ettirildiler! Antlaşmanın ev sahibi Irak Kralı Faysal, imzadan altı ay sonra Bağdat’ta vurularak tasfiye edildi. O tarihten itibaren ülkemiz karıştırıldı. Türkiye adına imzaları bulunan Başbakan, Maliye ve Dışişleri Bakanlarımız Paşa kılıklı, Maşa alçakları eliyle idam edildiler. Şehidlerimizi rahmetle anıyoruz. 12 Eylül 1980 İhtilali de aynı tezgâh ve ihanetin ürünüydü. Kendisini rahmetle andığımız Prof. Dr. Necmeddin Erbakan hocamızın ülkemizin maddi ve manevi kalkınması için başlattığı Milli Sanayi Devrimlerini devirmek için emir eri Kenan Hainine yaptırtılan Amerikan patentli ihtilal! Turgut Özal eliyle durdurulmak istenen “Yeniden Büyük Türkiye” idealine Merhum Özal sinsi ve akıllı çalışmalarıyla sahip çıktı. Kazıklandığını ve kandırıldığını anlayan Amerika

ve yandaşları Cumhurbaşkanı Özal şehidimizi de aynı şekilde zehirleterek tasfiye ettiler. Emperyalistlerin hile ve entrikalarına en uzun süre dayanan Milli Nizam hareketinin lideri merhum Erbakan ve arkadaşları bizlere de 28 Şubat 1997 Post modern darbesini yalan şantaj ve iftiralarıyla gerçekleştirdiler. Bizleri siyasetten tasfiye ettiler. Ama ülkemize ve milletimize hizmet bayrağı yere düşmedi elhamdülillah. Merhum Erbakan gitti talebesi Erdoğan geldi. Satılmış ve kiralık kalemlerin ifadesiyle “Yağmurdan kaçtılar doluya yakalandılar.” Başbakan Erdoğan ve ekibi AK kadrolar eliyle insan hak ve hürriyetlerinin önündeki engeller bir bir kaldırıldı. Silahlı ihtilal çeteleri Silivri’ye mahkûm edildi. İktisadi ve manevi sahada geri bırakılmış Türkiye’miz, gelişmiş 25 ülkenin arasına girmeyi başarınca kıyamet koptu! Şimdi ise İsrail, Amerika ve Avrupa şeytan üçgeninin defalarca yaptırttığı “Post Modern darbeyle” önleyemedikleri Milli Kalkınma Hamlesini “Dost Modern iftira ve şantaj ihtilaliyle” başarmaya çalışıyorlar. Bu darbelerin en ağır faturasını ödemiş Saadet Partisi’nin üst düzey yönetimi ise, liderlerinin kemiklerini sızlatacak şekilde ülkemizi yıkmaya, yakmaya ve bölmeye yönelik bu linç kampanyalarının figüranı olmaya devam ediyorlar. Merhum Erbakan hocamızı linç ettiren çevreler şimdi de talebesi Tayyib Erdoğan’ı siyasi mevta haline getirmek istediklerini niçin anlamıyorlar? Bu hakikati ne zaman anlayacaklar? Yıkılan enkazların altında milletimizle beraber “Kimse yok mu” diye bağırmaya başladığımız zaman mı ‘Can Suyu’ olacaklar!! Bosna Hersek Savaşındaki halkımızın yaptığı yardımları ve Devlet Hazinesinden gönderilen parti yardımlarını zimmetlerine geçirmek iftirasıyla yargılanıp mahkûm ettirilen Necmeddin Erbakan ve mahkûm arkadaşlarına yapılanlar, bugün kardeşleri Tayyib Erdoğan’a yapılmaktadır. Saadet Partimizin yetkililerinin Ulusal Cephe müfterilerinin yanında yer almaları ülkemize, yüzü gülmekte olan milletimize, gelecek nesillerimize en büyük kötülüktür! Bugün aynı çizgide koşanlar birleşmezlerse, yarın Afganistan, Irak ve Suriye’de olduğu gibi birlikte ağlayacağımızı unutmayalım. İktidarımıza sandık ihtilali yapmak için birleşen Ulusal, Derin güçlerin Meclis içi temsilcileri CHP ve MHP üst yetkilileri, geçen seçimlerde olduğu gibi şehir şehir ve ilçe ilçe ittifak yaptılar. Bu şer oyununu bozmak için Saadet Partisi ve AK Parti ittifak etmelidir. Saadet Partisi’nin seçim kazanma ihtimalinin olmadığı İstanbul, Ankara ve Rize gibi büyükşehirlerde ve ilçelerde Saadet Partisi’nin seçmenleri, iktidar partisi AK Parti’yi destekleyerek bu büyük şeytani oyunu bozmalıdır. CHP ve MHP’nin kazanma şansının olmadığı, Saadet Partisi’nin ikinci parti konumunda olduğu yerlerde ise AK Parti, Saadet Partisi’ni desteklemelidir. Böylece Saadet Partisi’nin de kazanacağı yeni belediyelerle siyaset sahnesinde tekrar yerinin alması sağlanmalıdır. Milli çizgideki Saadet Partisi gibi bir partinin, Türkiye siyasetinde güç kazanarak CHP ve MHP gibi partilerin yerine muhalefetteki yerini alması ülkemizin menfaatinedir. Bu gerçeği parti merkezleri, parti tavanı sağlayamayacaksa, partilerin seçmenleri olan taban sağlamalıdır. Ayrıca diğer tüm partilerin yalan ve iftiralarla aldatılmış sempatizanları kardeşlerimize sohbetlerle durumun vahameti anlatılmalı, iktidara destek sağlanmalıdır. Türkiye’mize ve gelecek nesillerimize kazılan bu şeytani kuyuya, kazanlar düşürülmelidir. Bu vesileyle merhum Erbakan hocama Allah’tan rahmet diliyorum. Makamı sevenleriyle beraber cennet olsun. Ruhu şad olsun. Talebelerinin yolu, saadet ve mutluluk içinde daim Hak ve ak olsun. Not: 10 Nisan’da KUTLU DOĞUM HAFTASI UMRE PROGRAMINDA Medine-i Münevvere’ de olacağız inşallah. Sizde Katılmak isterseniz Bilgi İçin: www.nadideturizm.com – 0212 616 92 26