Muhterem Sağlık Bakanı kardeşimizin yeni görevini tebrik ediyor ve Rabbimizden rızasına uygun hizmetlerinde yar ve yardımcısı olmasını diliyorum. Sağlık Bakanlığı’nın yasal mevzuat çerçevesinde uygulamaya koymak ve yaygınlaştırmak istediği süt bankası uygulaması, bilhassa prematüre (erken) doğumlar zemininde düşünülmüş, Osmanlının son döneminden beri devam eden çok eski bir projedir. Fakat ilim ve hal ehli kanaat önderleriyle yaptığımız istişareler neticesinde aşağıda bir kısmına işaret edilen sebeplerle Süt bankacılığının çok tehlikeli sakıncaları vardır; “Dinî Açıdan: Emen çocuk ile emziren anne ve onun belli düzeydeki soyu ve akrabaları arasında evlilik engeli meydana gelir. (Nisa 4/22-24). Belli şartların gerçekleşmesi durumunda süt bankasından alınan sütle beslenen çocuk için de aynı yasak hükmü oluşur. Yasal düzenleme ne kadar hassasiyetle yapılırsa yapılsın, her bir verici ve tüm çocukları, torunları ve torunlarının torunları için kayıt tutulması başta olmak üzere uygulamada ciddî sorunlar baş gösterecek, hatta bilinçli ve kasıtlı suiistimaller yaşanacaktır. Hatta İslam Ümmetinin neslini ifsat etmek isteyenlere bizzat zemin hazırlanmış olacaktır. Haliyle bu durumda, evliliklerle açık bir haramın işlenilmesine kapı aralanmış olacaktır. Kur’an-ı Kerim’de öz annenin çeşitli mazeretler sebebiyle çocuğunu emzirememesi halinde dondurulmuş ana sütünü değil bizzat sütannenin emzirmesi istenmektedir (Talâk 65/6). Ve en önemlisi İslam Hukukumuzun “Emenin emzirene nefsi haram, emzirenin emene nesli haramdır” kaidesince doğuşundan 2 yaşa kadar olan sürede bir kerede olsa süt emen bebek sütanne ve babasına öz evladı gibidir. Ve İslam Hukukuna göre sütannenin tüm çocukları, süt emenin öz kardeşleridir. Sütannenin torunları ve torunlarının torunları… da süt emenin öz yeğenleridir. Ve onlarında nikâhları haramdır. Hiçbir fert, kurum ve kuruluş böyle bir büyük günaha ve vebale sebep ve ortak olmamalıdır. Süt evliliğinden doğan çocukların sakat ve özürlü olma tehlikesi unutulmamalıdır. Psikolojik-Ruhî / Manevî Açıdan: Dünyaya getirmediği bir çocuğu sütüyle besleyen anne ile çocuk arasında tam anlamıyla ve bütün boyutlarıyla izahı mümkün olmayan derin bir duygusal-manevî ilişki meydana gelir. Sütanne, öz yavrusu gibi bağrına bastığı çocuğu emzirirken, biçareye annelik etmenin hazzını yaşarken; çocuk ise, en doğal kundak olan anne kucağında şefkatle beslenmek suretiyle anne şefkatini ve sıcaklığını iliklerine kadar hisseder. Tamamen mekanik bir süreç olan süt bankası uygulamasında bu psikolojik-ruhî halin yaşanması mümkün değildir.” Yukarıda tırnak arasındaki İlim ehlinin kendi kelam ve kalemlerinden, ilavemle aktardığım bu uyarılarına ilaveten asıl dikkatlerimizden kaçan en tehlikeli boyutu içilecek sütün helal ve haram yönüdür. Sütü veren ana ve eşinin ahlaki durumlarını, huyunu, karakterini, kazançlarının helal olup olmadığını, hangi kişi ve kurum inceleme imkânına sahiptir. Sütü alınan annenin ve kocasının ahlaki konumu ve kazançlarının durumu çocuğun ahlak ve karakterinin oluşmasında en büyük etkendir. Çünkü her çocuğun ahlaki yapısı ve kişiliği helal veya haram lokmayla şekillenmektedir. Asırlarca helal lokma yedirmek ve helal süt emzirmek için ne kadar hassas davranmış bir milletin torunlarıyız. Değil faiz, zina, kumar gibi haram yolla edinilenleri yemeği, harama bakmayı bile kendine haram eden bir ecdadın torunlarıyız. Halk arasında “sütü bozuk” tarif edilen nesillerin, toplumları huzursuz edip tarihten sildirdiği gerçeği unutulmamalıdır. Süt Bankacılığı “Helal süt emmiş” bir neslin yetişmesine mani olabilecek, “sütü bozuk” bir neslin yetişmesine sebep olabilecek çok tehlikeli bir projeye dönüşebilir. Süt bankacılığı “Hakkı hak bilip hakka uymayı batılı

batıl bilip her çeşidinden kaçma” inancını bozarak, Hak ile batılı karıştıran bir toplumun yetişmesine sebep olacak tehlikeli bir projedir. Diyanet İşleri Başkanlığımız konuyu sütanne ve eşinin ahlak ve karakteri açısından doğacak tehlikeleri düşünerek yeniden değerlendirmelidir. Hiçbir kurum ve kuruluş haram lokmaya ve veledi zina mahsulü nesillerin çoğalmasına sebep olabilecek, böyle tehlikeli ve sinsi bir plana alet olmamalıdır. Süt bankası yerine, nesebi, soyu, ahlakı, kazancı helal olan, sütanneliği şuur ve bilinci toplumda teşvik edilerek geliştirilmelidir. Bu millet âlicenap ve merhametli bir millettir. Nasıl acil bir hastaya kan bulmak için yapılan çağrılarda hastanelere kan vermek için akın ediliyorsa yavrusuna süt bulunamayan annenin feryadına da koşacak çok anneler bulunacaktır. Onun için Müslüman toplumlarda süt bankasına ihtiyaç yoktur. Bu dini konularda çok hassas olduğunu bildiğimiz güzel ahlak sahibi Dr. Mehmet Müezzinoğlu kardeşimizin, bakanlığın yıllar önce başlattığı “Süt bankacılığı” projesini çöpe arttıracağına eminiz. Allah (c.c) hepimizi “Sözleri işitip en güzeline uyan” muhlis kullardan kılsın. Etrafımızdaki dalkavuk ve bukalemunların şerrinden muhafaza buyursun. Not. Aşkın ve sevginin merkezi Mekke-i Mükerreme’de bizimle beraber hac yapmak isteyen Hacı adayı kardeşlerimizi Vakıf eğitim hizmetlerine destek maksadıyla kurulan Nadide Tur Hac Organizasyonuna kaydolmaya çağırıyorum.. İrtibat : 0212 616 92 26 – www.nadidehac.com