Depremin şokunu ve acısını yaşadığımız şu günlerde en çok sormamız gereken sorulardan birisi, “İnsana değer katan sahip oldukları mı yoksa oldukları mı?” sorusudur diye düşünüyorum. Var olan ve zaten emanet olduğu hâlde bizim zannettiğimiz her şey depremde gitti. Evler oturulamaz hâle geldi. Sahip olmak için kıyasıya mücadele ettiğimiz ve hatta bize değerlerimizi bile unutturan ne varsa gitti. Çevremizdekilerin itibarını kazanmak için, kendimizi iyi hissedebilmek için, dünyanın parasını vererek aldığımız marka ürünler de yok oldu. Şimdi ise para pul derdi değil, can ve cananlarımızın derdi kaldı geriye.

Derdimiz de değişti dermanımız da

Lazım olan şey neymiş anladık. Gördük ki insana değer katan şeyler sahip olduklarımız değil, olduklarımızmış. Bu zamana kadar kendimize, insana ve bu yaşadığımız hayata ne kadar değer kattık? Son anda ellerimizi ve yüreğimizi açtığımız Rabbimizi (c.c) hayatın içinde ne kadar hesaba katarak yaşadık? Aldığımız kararlarda, sosyal ilişkilerde ve aile hayatımızda, insanın içten güçlenmesi ve hayata daha dengede devam edebilmesi için elimizden geleni ne kadar yaptık diye sorgulamamız gerektiğini düşünüyorum. Asıl sahip çıkmamız gereken şeyler; merhamet, şefkat, paylaşma, dayanışma ve bilhassa da aile hayatında sevgi ve muhabbetin, değer vermenin bizzat yaşanması imiş, bunu anladık. Basit şeylerden dolayı kalbini kırdıklarımız, olanı değil de olmayanı sürekli gündeme getirerek mutlu olabilecekken mutsuzluğa ve huzursuzluğa sebep olduğumuz bütün meseleler, ne kadar da anlamını kaybetti; farkında mıyız? Kalıcı olanlar nelermiş, geçici olanlar gittiğinde açığa çıktılar ve gördük. Deprem bölgesinde enkazın altından kurtulup yeniden hayata devam edebilmek, rahat bir nefes alabilmek, elimizde avucumuzda ne varsa hepsinden daha önemli geliyor değil mi? Bunların kıymetini bunu yaşayanlar en iyi bilirler, fakat bunu anlamak ve hayata geçirebilmek için aynı acıları çekmeyi beklememeliyiz. İlâveten, deprem kimi zaman dışımızda olur, fakat içimizdeki depremler de bizi enkaz altında bırakabilir. O zaman kimsenin yüreğinde depreme sebep olmamak da buradan çıkaracağımız derslerden olmalı. Artık derdimizi ve dermanını yeniden gözden geçirme zamanı. Bu dünyada kalsak da ahirete irtihal etsek de yanımızda kalacaklara yatırım yapmak, aklı olmaktan ziyade akıllı olmayı gerektirir.

Derdimiz bizi insanca ve Müslümanca yaşatacak olan ahlâka erişmek olmalı

Bunu bize sağlayacak olan bilgi kaynaklarına ulaşmalı, istikamet sahibi dost ve arkadaş çevresi edinmeliyiz. İnsana değer vermeyi öğrenmeli, insana iyi gelecek ve onun iç dengelerini sağlamlaştıracak şekilde konuşmayı ve davranmayı mutlaka başarmalıyız ki içten güçlenelim ve dış tesirlere karşı daha dayanıklı olalım. Yaşadığımız her durum, daha doğru bir hayat inşa etmemiz için bir fırsattır. Ya ilâhi (c.c) vefat edenlere rahmet, yaralılara acilen şifa, kalanlara sabrıcemil ihsan et. Hayatı daha anlamlı hâle getirecek değişimleri bize nasip et. Ders alalım ve derste kalalım inşallah.