Sapkınlıkta azgınlaşmış Siyonistlerin, şu son on üç günde Gazze’de katlettikleri Filistinli yavruların görüntüleri karşısında vicdan ehlinin susması elbette mümkün değildir ve elbette gerek Gazze’deki mazlumlar, gerekse yürekleri onlarınkiyle birlikte atanların salt akıllarını muhafaza edebilmek için Siyonistlere sövmelerine ahlâkî ruhsat da verilmiştir.

Fakat yanan yüreklerin biraz olsun soğuması için yapılan sövgüler sonuçta hiçbir problemi halletmez. Çünkü onunla ne olayların sebeplerini açıklamış ne de ilgili problemleri halletmiş oluruz. Ayrıca salt sövme yoluyla Siyonist-severlerin seviyesizliğine inmiş, gerçekte onların bu yolla seviyesizliği de aşarak bir çukurluğu temsil ettiklerini ıskalamış oluruz.

Bu sebeple, Filistin dostlarının sosyal medyadaki hâkim tahkirci ağza kapılarak sövgü sallamak yerine, bunu gerektiren olgu ve olayların gerçek yüzünü bilmeleri öncelik taşır.

Örneğin, kukla bir BM, Yahudi olduğunu söyleyerek dünyayı iki kutuplu bir düşmanlığa teşvik eden bir Blinken ve başta BBC olmak üzere Batı medyasında gerçekleri gizleyerek katil Siyonistleri düzmece haberlerle aklayanlar, özü itibariyle terbiye edilmiş köpeklerin sahiplerine hırlamamaları gerçeğine tabidirler.

Ancak söyleyebilmek için Siyonist-BM-ABD’nin et-tırnak müşterekliğine dönüşen ilişkisini bilmek gerekir.

Bunun bir örneğini okurlarıma George Armstrong’un Rothschild –Para İmparatorluğu– Derin Yahudi Devleti adlı kitabından ben nakledeyim, benzerleri ise okurlarım kendileri bulacaklardır:

“Dünya Savaşı sona erdiğinde Rothschild ailesi ve temsilcileri arta kalan yıkıntıları ele geçirmek üzere harekete geçtiler. Yahudi ‘âkil adamı’ Bernard Baruch, Başkan Wilson’un danışmanı olarak tüm kabinenin karşı çıkmasına rağmen Fransa’daki Barış Konferansı’na katılmaya ikna etti. ‘Akil adam’ Baruch savaş süresince Silah Endüstrisi Komisyonun Başkanlığını yapmaktaydı ve tüm alım satımlardan pay almaktaydı. 

On ABD başkanına Beyaz Saray’da mübaşirlik yapan Ike Hoover, hatıralarında ‘Bugün Başkan ve eşi Bayan Wilson ile Bay Baruch’un kiraladığı kır evine yemeğe gittik. Her birimiz sanki birbirimizden kaçar gibi ayrı yerlere dağıldık. Aslında hepimiz birbirimize bakmaktan sıkılmıştık. Akşam yemeğinde hepimizin birbirimizden sıkıldığımızı söylediğimde masada büyük bir kahkaha koptu!’ demektedir.

Bu işe yaramaz Yahudi neden kır evi kiralamıştı veya neden Versay Sarayı’nın yanına Milletler Cemiyeti’nin kurulmasına neden olan barış görüşmeleri sırasında adeta kamp kurmuştu?

Bu adamın Milletler Cemiyeti’yle ne alakası olabilirdi? Barış Anlaşması’nın şartları ve Milletler Cemiyeti’nin prensipleri Başkan Wilson’ın Amerika’yı, Lloyd George’un İngiltere’yi ve Georges Clemenceau’nun Fransa’yı temsil ettiği toplantılarda kabul edilmişti. Ama tüm bunların arka planında çalışan ‘Siyon kanının büyük despotu’ Yahudi sermayesi ve ırkının çabaları vardı. 

Başkan Wilson’un danışmanı Baruch’un o zaman ve sonrasında Rothschildların Amerika’daki siyasi danışmanı olduğu bilinmektedir. İngiliz Başbakanı David Lloyd-George’un danışmanı ise Kraliyet Konseyi Üyesi Sir Philip A. G. D. Sassoon’dur ve bu kişi direkt olarak Mayer Amschel Rothschild’ın soyundan gelmektedir. Bu kişi Lloyd-George’un özel sekreteri olarak barış görüşmelerinde Başbakanın yaptığı özel ikili görüşmelere bile katılmıştır. Jeroboam Rothschild (Mandel) ise buna benzer bir görevi Fransız Başkanı Clemenceau için yapmıştır. Baruch’un Başkan Wilson ile olan ilişkisi yakın arkadaşlık ve danışmanlıktır. Time dergisi Georges Mandel (Jeroboam Rothschild) için Clemenceau’nun ‘sağ kolu’ diye bahsetmektedir. Dergi şöyle demektedir: 

‘Başbakan Reynaud, İç İşleri Bakanlığı gibi önemli bir makama Koloniler Bakanı 54 yaşında enerjik Georges Mandel’i atamıştır. Bu iş Clemensist Mandel için zor bir şey değildir zira kendisi geçen savaşta da ülkenin iç işlerini idare etmiş ve halkın moralini yüksek tutmuş bir kişidir. Jeroboam Rothschild ismiyle doğan Mandel’e Fransa’nın Disraeli’si denmektedir. Politikacılar ülkesi olan Fransa’da çok başarılı bir siyasi olan Mandel daha önce Posta ve Koloniler Bakanlıklarında bulunmuştur.’ 

Şimdi 1. Dünya Savaşı›ndaki ihanetleri ve suç dolu barış anlaşmalarını anlamamız daha mümkün gözükmektedir.

Dünya Savaşı’nda Almanları arkalarından vuran Başkan Wilson değildir. Yalan vaatlerle Arapları savaşa sokup ortada bırakan da Lloyd George değildir. Bu ihanetlerin arkasında Jeroboam Rothschild, Sir Philip Sassoon ve Bernard Baruch vardır. Wilson, Lloyd George ve Clemenceau, sadece karşı gelmeye cesaret edemedikleri kötü güçlere hizmet etmekten dolayı sorumludurlar.”

Demek ki neymiş: Terbiye edilmiş köpekler sahiplerine hırlamazlarmış!