2018'de Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) 90’ıncı kuruluş yıl dönümü nedeniyle Ankara'da, Başbakanlık Osmanlı Arşivi incelenerek hazırlanan “İstihbarat araçları sergisi” açılmış ve Resneli Niyazi Bey’e ait olduğu belirtilen dört namlulu tabanca da ziyaretçilerin gözlemine sunulmuştu.

O tarihte, Padişah II. Abdulhamid’i, Meşrutiyet’in ilanına zorlamak için Makedonya dağlarına çıkan Resneli Niyazi ile MİT Başkanı Hakan Fidan arasında genetik bir bağ olabileceği kimsenin aklına gelmemişti. 10 Ekim 1958 Trabzon doğumlu, İlkokul ve Ortaokul tahsilini Bayburt’ta, lise ve üniversite tahsilini Ankara’da tamamlayan, Bayburt ili Pulur (Gökçedere) beldesinde 540 yıldan beri meskun Akkoyunlu ailesine mensup Murat Bahadır Akkoyunlu; bir TV programında MİT Başkanı Dr. Hakan Fidan'ın Osmanlı İstihbarat Teşkilatı Fedaisi Resneli Niyazi'nin torunu olduğunu  iddia etti.

Daha önce de gazeteci Soner Yalçın, ‘‘Teşkilatın İki Silahşoru’’ adlı kitabında, Binbaşı Cem Ersever'in İttihat ve Terakki Fedaisi Resneli Niyazi'yle yakın akraba olduğunu söylediğini, yıllar sonra Bedrettin Dalan'ın da bu iddiayı doğruladığını yazmıştı. Resneli Niyazi ile Cem Ersever’in, birlikte görev yaptıkları kişiler tarafından öldürülmüş olmaları kader benzerliği kadar dikkat çekici de. 

Cem Ersever ve Hakan Fidan'ın akrabası oldukları iddia edilen Resneli Niyazi kimdir?

Bugün Makedonya sınırları içinde kalan 1873 Resne doğumlu Ahmet Niyazi, Resne’nin önde gelenlerinden Arnavut asıllı Abdullah Ağa’nın oğludur.

1897 Türk-Yunan Savaşı'ndaki başarıları, kahramanlıkları ile tanındı.  Makedonya'ya bağımsızlık verilmesini önlemek ve Sultan Abdülhamit'e meşrutiyeti zorla kabul ettirmek üzere İttihat ve Terakki gizli cemiyetinin devrim stratejisi doğrultusunda bir isyan başlatarak 3 Temmuz 1908 Cuma günü, emrinde topladığı 150 kadar asker ve gönüllü ile Ohri yakınındaki dağa çıktı. Niyazi Bey, dokuz ay önce evlendiği eşini, kız kardeşini ve kız kardeşinin çocuklarını emanet ettiği bacanağı Manastır Kaymakam İsmail Hakkı Bey’e, “Alçakça yaşamaktansa ölmeyi seçtim. Onun için mavzerlerle silahlı 200 vatan çocuğu ile vatanım için ölmeye gidiyorum” diye yazmıştı. 

Plan başarı ile sonuçlandı. Bu olay, İkinci Meşrutiyet'in ilan edilmesine ortam hazırladı. Padişah II. Abdülhamit'in 1878 yılında askıya aldığı meşrutiyet rejimi, 24 Temmuz 1908'de resmen ilan edildikten sonra Resneli Niyazi şehre indi.  Selanik'te “Hürriyet kahramanı” olarak büyük gösterilerle karşılandı. Dağda bulunduğu sırada evcilleştirdiği geyik, bir hürriyet sembolü kabul edildi, “gazal-i hürriyet” olarak tanındı. 

Resneli Niyazi'nin öldürülmesi…

Resneli Niyazi’nin hakiki fedai ruhu ile herhangi bir makam mevki talebinde bulunmaksızın sadece vatan ve devlet sevdası ile hareket etmesi, türlü beklentileri olan İttihat ve Terakki liderleri ile 1913 yılı Nisan ayının 29'unda, Arnavutluk'un Avlonya limanına sekiz kişi geldi. Sivil giyimliydiler.  İstanbul'a kalkacak olan vapuru bekliyorlardı. İçlerinden biri bilet almaya gitmişti. Tam bu sırada üç el silah sesi duyuldu, iki kişi yere yuvarlandı. Sonra birkaç el daha ateş edildi. Herkes kaçışırken orada bulunanlar, kırçıllı bir paltonun içindeki şahsı zar zor tanıdılar. Bu kişi, Resneli Niyazi Bey idi... 

Avlonya limanında İstanbul’a gitmek üzereyken İttihat ve Terakki'nin ona muhafızlık edip, korumalık yapmakla görevlendirdiği kişi tarafından vurulması tam bir trajedi. Sırtından üç iri kurşun deliği vardı. Rivayete göre bu kurşunları yedikten sonra yere yuvarlanan Niyazi’nin son sözü, “Niçin bre?” olmuş. Öldürülme sebebi halen gizemini koruyor.

Cinayeti üstlenen olmadı. Rumeli halkı tarafından çok sevilen Resneli Niyazi'nin, kendisine rakip olabileceğini düşündüğü Enver Paşa tarafından öldürülmüş olabileceği ihtimali  sözkonusu olmakla birlikte korumalarının Arnavut olması, Resneli Niyazi'yi vur emri veren alçakların, tetiği çektirenlerin kendisi gibi Arnavut kökenli ve İngiliz destekli müstakil Arnavutluk kurulmasına taraftar Esat Toptani ve İsmail Kemal'in olabileceği de kuvvetle muhtemel.

Hain Esat Toptani'yi Rumeli Bektaşileri öldürdü…

Rezil Toptani o kadar haindi ki, Balkan Savaşı sırasında İşkodra Kuşatması'na katıldı. Kale komutanı Hasan Rıza Paşa'yı öldürterek, İşkodra'nın Karadağ ordusunun eline geçmesinde önemli rol oynadı.  Resneli Niyazi’nin katillerini azmettirdiği  düşünülen Esat Toptani, Balkan Savaşları'ndan sonra Balkan Birliği'ne destek vererek, özellikle Sırbistan yardımıyla orta Arnavutluk'ta Dıraç merkezli Merkezi Arnavutluk Cumhuriyeti adı verilen bir devlet kurdu.

Arnavut Bektaşileri, Esad Toptani'yi Nisan 1913'te İşkodra komutanı Hasan Rıza Paşa'yı öldürdüğü ve İşkodra Kalesi'ni Karadağ'a verdiği için hain ilan ettiler. Esad Toptani, Loşna Kongresi taraftarı bir Arnavut öğrenci olan  Bektaşi Avni Rüstemi tarafından 13 Haziran 1920 tarihinde Paris'te Hotel Continental önünde öldürüldü. Bu suikastçı, onun Sırbistan'ın ve yeni kurulan Yugoslavya'nın bir kuklası olduğuna ve Arnavutluk'a ihanet ettiğine inanmıştı.

Esad Paşa taraflılarının kurduğu Halk Meclisi onun öldürülmesinden birkaç gün önce Esad Paşa'yı Arnavutluk Kralı olarak ilan etmişlerdi. Esad Paşa, Toptani'nin cenazesi bir Sırp askeri merasimiyle Paris'te bulunan Sırp Askeri Mezarlığı'na gömüldü.

Vatan fadaisi Resneli Niyazi'nin mezarı bilinmiyor…

Resneli Niyazi'nin mezarının yeri bilinmemekle birlikte Avlonya'da olduğu düşünülür. Buraya bir heykeli dikilmiştir. Resneli Niyazi'nin oğulları ve torunları Mezarının yerinin belirlenmesi ve Türkiye’ye getirilmesi için çok uğrașmışlar ama hepsi de muvaffak olamadan hayata veda etmişler. 

Resneli Niyazi’nin ailesi Türkiye’de yaşıyor...

1908'de İstanbul'un Fatih Saraçhanebaşı semtinde çok eski bir aileye mensup, Konya îskân Müdürlerinden merhum Saim bey ve Ayşe Cemal hanımın kızı Feride Hanım ile evlendi. Mithat (1911) ve Saim (1913) adlı iki oğlu oldu. Ressam Saim Resnelioğlu'nun çocukları Ahmet ve Nilgün'dür. 

Hürriyet Kahramanı Şehit Niyazi Bey'in eşi, Yüksek Mühendis Mithat, Yüksek Ressam Saim Resnelioğlu'nun anneleri, Niyazi, Ahmet ve Nilgün Resnelioğlu'nun büyükannesi Feride Resnelioğlu, 19 Nisan 1966 Salı günü İstanbul’da vefat etti. Feride Resnelioğlu'nun cenazesi, 20 Nisan 1966 Çarşamba  öğle namazını müteakip Fatih Camiinden kaldırılarak Edirnekapı Şehitliğindeki ebedî istitahgahına  defnedildi. Resneli Niyazi ile Feride Hanımın İki erkek evladı daha sonraları Türkiye’de farklı şehirlerde hayatlarını devam ettirdi.

Resneli Niyazi'nin akrabaları Türkiye'ye göçmüşler. Bir kısmı Erzurum'a yerleşmiş. Daha sonra Ankara' ya taşınmışlar.  Niyazi Bey’in biri asker, diğeri Tıp eğitimi alan, iki erkek kardeşi de İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin üyesidir. Kardeşlerinden birinin adı Resneli İhsan Bey diğerinin adı da Osman Bey.  Resneli Niyazi’nin iki oğlundan biri olan Mithat'ın oğlu Niyazi kendisi ile yapılan bir söyleşi de kendi aile tarihleri ile ilgili  şu bilgileri verir;

“Soyadımız Resnelioğlu'dur. Böylece Resneli Niyazi'nin ismini taşımış oluyorum. 1945'de Karabük'te doğdum. İlkokulu İstanbul'da bitirdim. İzmir Türk Koleji'nde ortaokulu okudum ama liseyi İstanbul'da bitirdim. Babamın yanına İsviçre'ye gittim. Almanya'da Goethe Enstitüsü'nde Almanca öğrendim. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde okudum.  Askerliğimi bahriyeli olarak İzmir'de yapıp Almanya'ya babamın yanına döndüm. Yıllarca beraber çalıştık. Babam ölünce İstanbul'a annemin yanına döndüm. Annemin Anadolu Hisarı'nda babasından kalma bir kaynağı vardı, onu satıp annemin çok sevdiği Karşıyaka'ya yerleştik. Uzun yıllar orada yaşadık. Annem sonunda vefat etti.  Ben hala İzmir'deyim. Babam Mithat 1911'de Makedonya'nın Manastır Şehri'nde doğmuş. Babaannem Feride Hanım (Resneli Niyazi Bey'in eşi) İstanbul'un Fatih, Saraçhanebaşı Semti'nde çok eski bir aileye mensuptur. Orada 3 katlı evi vardı. Babam, o semtte Taş Mektep denen ve dini eğitim veren bir okula gider.  1928'de İstanbul Erkek Lisesi'ni bitirir, onlar eski harflerle son mezunlardır. Fransızca ve İngilizceyi çok iyi öğrenir. Atatürk kabiliyetli öğrencileri Avrupa'ya göndermektedir. İmtihana girer ve kazanıp Almanya'ya gider, Münih Teknik Üniversitesi'nden 1937'de mezun olur. Türkiye'ye döner.  İkinci Dünya Savaşı'nda 3 kez askerlik yapar. Sonra 17 yıl Karayolları'nda çalışır. Sonra özel şirketlerde emek verir. Tekrar Almanya'ya döner, 19 yıl calışır ve Münih'te vefat eder. Naaşını İzmir'e getirdim. Soğukkuyu'ya gömdüm. Dedem Resneli Niyazi Bey, suikaste kurban gittikten sonra büyük sıkıntı yaşamışız.  Babamın anlattığına göre, Resne'de sofrada yemek yerken, aniden Yunan askerleri geliyor diye bir haber gelir. Sofrayı olduğu gibi bırakırlar. Üstlerindeki ile kaçarlar. Babaannem, 'Bir mama kaşığı dahi alamadım' derdi. İstanbul'a Fatih'e sığınırlar.  Dedem öldürüldüğünde babaannem, amcam Saim Bey'e hamiledir. 1914'te Cihan Harbi başlar. İstanbul sefalet, yokluk içindedir. Dedemden bir maaş alınmaktadır, ama yetmemektedir. Evin bir kısmı kiraya verilir. Gayet dar imkanlarla geçinilmeye çalışılır.  İdare lambalarında sidik yakılır. Babaannem, "Biz, Resneli Niyazi Bey ile 5 yıl evli kaldık, 2 yıl beraber olabildik. Diğer zamanlarda Yunan, Bulgar, Sırp çeteleriyle mücadele içinde geçti rahmetlimin hayatı" derdi. Babaannem Feride Hanım, çok genç yaşta dul kaldı. Sonra paşalardan filan isteyeni olmuş. Ama kendisi, 'Niyazi Bey'in üzerine kimseyi hayatıma sokmam, hatırama da ihanet etmem' dedi ve hayatının sonuna kadar dul yaşadı. 1966'da 86 yaşında vefat etti. Şimdi Edirnekapı Şehitliği'nde uyuyor.  O zamanki insanlar, çok değişik insanlardı. Saim Amcam'ın oğlu Ahmet, Muğla’da ikamet eden kızı Nilgün Resnelioğlu ve babam Mithat Bey'in oğlu bendeniz Niyazi."

Resneli Niyazi'nin torunlarından Darüşşafaka Cemiyeti’nin değerli bağışçısı ve üyesi, Şenesenevler Rezidans sakini, iyiliksever insan Niyazi Ahmet Resnelioğlu, 13 Haziran 2016 tarihinde vefat etti. Cenazesi, 16 Haziran Çarşamba günü Sahrayıcedid Camii'nde kılınan öğle namazının ardından, Edirnekapı Sakızağacı Mezarlığı’ndaki aile kabristanına defnedildi.

Resneli Niyazi’nin kardeşi Lüleburgaz'da çiftlik aldı…

Lüleburgazlı koleksiyoner ve yerel tarihçi Mustafa Gültekin, Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’nde (BOA) bulduğu bazı belgelerde, Osmanlı’ya bir dönem damgasını vuran Resneli Niyazi Bey’in erkek ve kız kardeşinin Lüleburgaz'da yaşadığını  söylüyor.  Osman Resneli ve kız kardeşi yani Resneli Niyazi'nin kardeşlerinin, Cumhuriyet Arşivleri’nde de 1940’lı yıllara kadar Lüleburgaz'da çiftlik sahibi olduğunu gösteren belgeler mevcut. 

Hakan Fidan nereli? Resneli Niyazi'nin torunu olması mümkün mü?

 MİT Başkanı olması nedeni ile Hakan Fidan'ın aile şeceresi, memleketi ve etnik kökeni hep merak edildi.  Hakan Fidan, Sönmez Köksal’dan sonra MİT Müsteşarlığı’na gelen ikinci ‘sivil’ isim olarak biliniyor. Hakan Fidan'ın 2001'e kadar olan hayatıyla ilgili bilgiler sınırlı, doğum yeri Ankara olarak görünüyor. Evli ve 3 çocuğu olan Hakan Fidan'ın anne ve babasına dair bugüne kadar yayınlanmış biyografilerinde bilgi yer almıyor.

Kimi kaynaklarda Hakan Fidan'ın Kayseri, Kırşehir ve Yozgat üçgeninde yer alan Türkmen kökenli Kızılkoyunlu- Akçakoyunlu- Yabanlı aşiretlerinden meskun olduğu Kozaklı ilçesinden olduğu belirtilir.  Ancak Hakan Fidan'ın asıl memleketi hakkındaki bu iddia, hiç doğrulanmadı. Ankara doğumlu olmakla birlikte ailesinin, Kayseri-Yozgat arasındaki Boğazlıyan ilçesine bağlı bir köyden olduğu da söylendi.

  Başka bir rivayete göre aile büyükleri Gürcistan sınırları içerisinde kalan Borçalı’dan göç eden Ahıska Karapapak Türklerinden.

Ahıska merkezine bağlı Dadanış ve Zeydan köylerinden, Aspinza ilçesine bağlı aşağı ve yukarı Oşora, Kunsa, Damala, Zürzel, Varnet ve Gamze köylerinden halkın birleşerek kafileler halinde Anadolu’ya göç ettiği anlaşılıyor. Hakan Fidan'ın memleketi ve kökeni hayli merak konusu oldu; haliyle de bir çok senaryo üretildi. Son olarak Hakan Fidan'ın Vanlı Seyitki aşiretinden olduğu tezleri ortaya salındı.

Hakan Fidan, bu Seyitki sülalesine mensuptu. Bir başka iddiaya göre Hakan Fidan'ın babası Ercişli olup Torun aşiretine mensuptur.  Van Gölü kıyısında kurulan Karakoyunluların merkezi Erciş’ti. Erzurum ve güneyde Musul’a kadar topraklarını genişleten bu Devletin kurucu boyunun adı Bahani veya Buranlu olarak geçmektedir. Devlet, en parlak dönemini Kara Yusuf döneminde yaşamıştır.

Karakoyunlular; birçok cami, medrese yaptırmış ve ilim adına alimler yetiştirmiştir. Timur ile Bayezid arasında yapılan Ankara Savaşı’nda Karakoyunlu Devleti, Osmanlıların yanında savaştı. Paşayeva ailesinin; Karakoyunlu Hükümdarı Kara Yusuf döneminde Gencebasargeçer - Gazah - Borçalı civarına yerleşen Karapapak Türklerinden olduğu biliniyor. Van Erciş’i devlet payitahtı yapan Karakoyunlu devletinin bakiyesi Karapapak aileler günümüzde de bu bölgede yaşamaktadır. Hatta MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın akrabalarından bir kısmı da Erciş’te ikamet eden Karapapak aileler olduğu iddiası da daha önce basında yer almıştı.

“Hazar’ın Sultanı Mihriban Paşa”nın ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın soy silsilesi izlendiğinde her ikisinin de akraba olabileceği muhtemeldir. Hakan Fidan'ın kimliğinde doğum yeri Ankara görünüyor. Hakan Fidan, Ankara'nın Ulus semtinde şair Mehmet Âkif Ersoy'un, İstiklal Marşı'nı yazdığı mekân olan Taceddin Dergahı'na yakın bir evde büyüdü. ilk  orta ve lise öğrenimini Ankara’da tamamladı.  Ancak Denizlili olduğuna dair de iddialar var. Bir Denizli gazetesi "Hakan Fidan hemşehrimiz" manşetini atıp Fidan'ın aslen Denizlili olduğunu önü sürmüştü; “Hakan Fidan hemşerimizdir. Öğretmen olan babası Devlet Fidan, 1972-75 arasında Gazi İlköğretim Okulu Müdürüydü"  Belki tüm bu bilgi bombardımanı dezenformasyon amaçlı olabilir. İz sürmek zorlaştığından kimse Başkan’ın etnik kökeni hakkında kesin bir malumat sahibi değil.

  Ancak üç ipucundan hareketle Resneli Niyazi ile MİT Başkanı Dr. Hakan Fidan'ın dede-torun bağı iddiasını ortaya koyabiliriz.  Birinci ipucu: 15 Nisan 2010'da Millî İstihbarat Teşkilatı müsteşar yardımcılığına getirildi.

Kamuoyuna bu görevlendirme sızdığında Hakan Fidan'ın akrabalık bağı olduğu düşünülen Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na (SHÇESK) bağlı Karşıyaka Zübeyde Hanım Huzurevi'nde kalan hürriyet kahramanı Resneli Niyazi Bey'in torunu, 65 yaşındaki Niyazi Resnelioğlu'nun öldüğü 3 gün sonra anlaşıldı! 10 Mart 2010'da Resneli Niyazi Bey'in torunu 65 yaşındaki Niyazi Resnelioğlu uzun zamandır Karşıyaka Zübeyde Hanım Huzurevi'nde yaşıyordu.

11 Mart'ta özel izin alarak huzurevinden ayrılan bir süre sonra geri dönen Niyazi Resnelioğlu'nun dönüşü rapor edilmedi. 

İddiaya göre Resnelioğlu, odasına çekilip kapısını da arkadan kilitledi. Huzurevi görevlileri de yaşlı adamı izinli sandı. Odasından kokular gelmesi üzerine içeri giren görevliler yaşlı adamın cesediyle karşılaştı. Resnelioğlu'nun 2 gün önce öldüğü belirlendi. 

Resnelioğlu'nun ölümü kayıtlara 'şüpheli' olarak geçti. İzmir Valiliği, cesedin 2 gün sonra bulunması nedeniyle soruşturma başlattı. Bazılarının iddiasına göre bu ölüm; “Hakan Fidan'ın yeni görevi öncesinde kendisine verilmiş bir göz dağı” anlamında idi. . . . Bu dört resimdeki genetik özellikler dikkatlerden kaçmıyor. 

İkinci ipucu: 2018'de Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) 90’ıncı kuruluş yıl dönümü nedeniyle Ankara'da, Başbakanlık Osmanlı Arşivi incelenerek hazırlanan “İstihbarat araçları sergisi” açılmış ve Resneli Niyazi Bey’e ait olduğu belirtilen dört namlulu tabancanın sergilenmiş olması. Sergide, Resneli Niyazi’nin “Teşkilatı Mahsusa” mensubu olduğu tartışılmış, o tarihte Teşkilat’ın bu isimle faaliyet göstermediği belirtilmişti.

Belki de sergide, II. Abdulhamid karşıtı Resneli Niyazi’nin tabancasının  yer alması MİT Başkanı Dr. Hakan Fidan'ın özel isteği olabilir.  Üçüncü ipucu: Murat Bahadır Akkoyunlu'nun;  bir TV programında  MİT Başkanı Dr. Hakan Fidan'ın Osmanlı İstihbarat Teşkilatı Fedaisi Resneli Niyazi'nin torunu olduğunu  iddia etmesi ve bu bilginin tekzip edilmemesi.